Yaşlı Kadın ve Papağan
Açıkça itiraf ediyorum ki bazen sadece yazarından dolayı merak ediyorum kitabı. Elimdeki de onlardan birisi. Virginia Woolf’un çocuklar için yazdığı bir kitap...
Açıkça itiraf ediyorum ki bazen sadece yazarından dolayı merak ediyorum kitabı. Elimdeki de onlardan birisi. Virginia Woolf’un çocuklar için yazdığı bir kitap olan Yaşlı Kadın ve Papağan, yazara olan merakımdan evime geliyor. Daha önce, yine aynı yazarın Dadının Perdesi adlı kitabını alıp okumuştum. Hikayeden ziyade, yazarın çocuk dünyasına nasıl seslendiğini merak ediyorum. Kırmızı Kedi tarafından basımı yapılan ve İlknur Özdemir tarafından Türkçe’ye çevrilen kitabın, küçük ve sıcak bir hikayesi var.
Biraz masalsı bir anlatımı olan kitapta ayakkabı tamirciliği yapan yaşlı bir kadın ve bir papağanın sözsüz ama başka dilde diyaloğu anlatılıyor. Bayan Gage, ölen abisinden kalanları almak için onun evine gidince tanışıyor bu papağanla. Onun sayesinde de hem abisinin sakladığı altınların yerini buluyor, hem de aralarındaki bağ güçleniyor. Hayvanları çok seven bir kadın var karşımızda. Öyle ki bir yerde yazar; “…kendisi ne kadar yoksul olsa da hayvanları severdi, köpeğini kemiğinden yoksun kılmaktansa kendisi aç kalmayı yeğlerdi çoğunlukla” diyor. Galiba başka söze gerek yok. Bayan Gage abisiyle iyi bir kardeşlik ilişkisi geçirmemiş ama belli ki ikisi de hayvanların dilinden anlıyor. Başka türlüsünde papağını ve tepkilerini Bayan Gage de anlayamayabilirdi. Oysa o da abisi gibi başından beri bu papağanı seviyor ve onun davranışlarını anlıyor.
Bayan Gage’in başına bir sürü iş geliyor ve tehlikelerden
geçiyor. Sonunda abisinin evi tamamen yanıyor ve bir başkasının
evinde geceyi geçirmek zorunda kalıyor. Sonunda tüm bunların evdeki
papağan sayesinde gerçekleştiği ve kadına altınların yerini
göstermeye çabaladığı ortaya çıkıyor. Yaşlı kadın, köpeği ve
papağanı ile yaşamaya devam ediyor. Efsanevi bir havada devam eden
kitapta yaşlı kadın ölünce papağan da ölüyor. Hayvanların dilinden
anlayan bu yaşlı kadından ve hikayesinden bize kalanlar da; anlamak
ve anlaşmak için tek bir dile gerek olmadığı gerçeği. Yukarıda da
belirttiğim gibi hafif masalsı bir tadı var kitabın ve
çocukluğumdan gelen alışkanlıkla o tadı seviyorum.