Ramazan sonrası iki ihtimal!
COVID-19 pandemisinin ülkemizde geldiği boyut ortada. Her gün yüzlerce insanımız yaşamını yitiriyor, binlerce insan virüs kapıyor. Öyle ki pandeminin...
COVID-19 pandemisinin ülkemizde geldiği boyut ortada. Her gün yüzlerce insanımız yaşamını yitiriyor, binlerce insan virüs kapıyor. Öyle ki pandeminin başladığı günleri arar olduk. Türkiye’nin tüm şehirleri riskli durumda, turuncu renkteki birkaç ilin dışında tüm kentler kırmızı renge büründü. Korkarım ki o birkaç il de ilerleyen günlerde kırmızı renge bürünmüş olarak karşımıza çıkacak risk haritasında.
***
Peki biz bu duruma nasıl geldik?
AVM’ler, camiler açık tutuldu, maske ve mesafe tanımaz kongreler yapıldı, insanlar saat 21.00’e kadar sokağa çıktı, 21.00’den sonra ya evine kapandı, ya komşularıyla sokakta oturdu. Fabrikalar kapatılmadı, tam kapanma yerine taksitli yasaklar tercih edildi.
Vaka sayılarında artış sürerken 2 Mart itibariyle bazı gevşetmeler gerçekleşti. Mavi ve sarı renkli illerde hafta sonu yasağı kalktı, turuncu renkli illerde cumartesi yasağı kaldırıldı. Kırmızı renkte olmayan illerde ise kafe, restoran, lokanta ve kıraathaneler, esnafın dayanacak gücünün kalmaması nedeniyle ilginç bir saat diliminde hizmete açıldı. Saat 07.00-19.00 arasında müşteri kabul edebilen bu işletmelere yüzde 50 kapasite sınırlaması da getirildi. Masalarda oturacak kişi sayısı dahi sınırlandırıldı. Yani, sokağa çıkma kısıtlamasının olmadığı saatlerde birlikte gezip tozan, birlikte dolaşan bir arkadaş grubu ya da aynı evi paylaşan bir aile, 2 kişiden fazla kişinin bir masada oturması yasak olduğu için gittikleri mekanlarda yan yana oturamadı.
Okullarda yüz yüze eğitim, belli sınıflar için tekrar başladı. Öğrenci öğretmene, öğretmen öğrenciye, öğrenci öğrenciye virüs bulaştırdı, okuldan evlere virüs taşındı.
Şehirler arası seyahatin yasak olmaması, kırmızı illerdeki vatandaşların hafta sonu yasağı ve mekanların kapalı olması nedeniyle, kırmızı olmayan illere seyahat etmesine neden oldu bu kararlar. Virüs getirildi, virüs götürüldü bu seyahatlerle.
Kışın kayak merkezleri, turizme açık tutuldu, vatandaşın iki tercihi vardı; ya hafta sonu evine kapanacak ya da kayak merkezlerine gidip maske mesafe tanımaz bir şekilde normal bir süreçteymiş gibi eğlenebilecekti. Maddi durumu elverenlerin tercihi kayak merkezlerine gitmek oldu.
Ülke dışına çıkmak ve Türkiye’ye yurt dışından gelmek yasak
olmadığı, yani sınırlar kapanmadığı için mutasyonlu virüs ülkemize
girdi ve hızla yayıldı.
Toplu taşımada her ne kadar ayakta yolcu sayısına kısıtlama
getirildiği söylense de iş öyle değil. Özel halk otobüsleri de
belediyelere bağlı tramvay ve otobüsler de tıka basa dolu.
***
Vakalar artıyordu, Hükümet, gevşetme yapma gereği duymuştu. En fazla gevşeyen de kendileriydi, bunu yaptıkları kongrelerde net bir şekilde tüm topluma gösterdiler!
Akabinde tüm illerin kızarması sonrası bir adaletsizliği gidererek, Ramazan ayına kadar tüm illerdeki mekanlara açılış izni verdiler(!)
Vakalarda artış hız kesmiyordu, zaten alınan kararlar da hız kesecek kararlar değildi. Derken Ramazan ayı geldi, mekanlar tekrar kapatıldı, cumartesi pazar yasakları geri döndü, kamuda esnek çalışmaya tekrar geçildi, şehirler arası seyahat kısıtlaması getirildi ve saat 21.00’den sonra başlayan sokağa çıkma yasağı, saat 19.00’a çekildi. Yani yasak 2 saat daha uzatıldı. İnsanların iftar ziyaretleri yapmaması içindi belki bu karar lakin bu da pek işe yaramadı! Vatandaş, gündüz birlikte olduğu komşusunu, akşam iftara çok rahat çağırdı, çok da rahat iftara gitti.
Saat 19.00 kısıtlaması, insanların sokağa daha az çıkmasını önlemek bir yana aynı anda, aynı saatlerde alışveriş yapmasına neden oldu. Zaman daraldıkça insanların daha önce zamana yaydığı plan ve programları çakışmaya başladı anlayacağınız. Bunu sokağa ve trafiğe çıktığınızda çok net görebilirsiniz.
***
Mekanlar kapalı, şehirler arası seyahat yasak, sokağa çıkılabilecek saat aralığı daha da kısıtlandı, tekrar uzaktan eğitime geçildi ama gelin görün ki 10 gündür vakalarda ve vefat sayılarında düşüş yok. Sadece artış hızı azaldı dün ve iyileşen hasta sayısı, vaka sayısını geçti.
Ramazan ayında alınan tedbir kararlarının işe yarayıp yaramadığını görmek için henüz erken diyelim hadi, ilerleyen günlerde vaka sayılarında bir azalma yaşanacağını varsayalım. Ramazan ayı sonrası, bu Ramazan Bayramı’nı da evde geçirelim, peki sonra..?
İki ihtimal var ve bir de bu iki ihtimalin sonuçları…
Birinci ihtimal; tedbir adı verilen kararlar, Ramazan ayında bir düşüşe neden olursa vaka sayıları 40 binlere düşerse gevşetme kararları geri gelecek. Ramazan ayı sonrası kafe, restoran, lokanta ve kıraathaneler tekrar açılacak. Esnek çalışma saatleri tekrar eski haline gelecek, öğrenciler tekrar yüz yüze eğitime başlayacak, seyahat yasağı ve hafta sonu kısıtlamaları tekrar kalkacak.
İkinci ihtimal ise kafe, restoran, kıraathane, lokanta gibi işletmeler, yine hiçbir destek sağlanmadan kapalı tutulacak. Hafta sonu yasakları devam edecek. Öğrenciler uzaktan eğitimini sürdürecek, kamuda esnek çalışma sürecek, seyahat yasağı kararında bir değişiklik olmayacak.
***
Her iki ihtimalde de sancı büyük…
Birinci ihtimal gerçekleşirse vaka sayılarında, tekrar bir yükseliş olacağı kesin. Yani bu bankadan kredi çekip, borcu kapatan vatandaşın, sonra bu kredi borcunu da başka bankadan çektiği kredi ile ötelemesi ve sürekli faiz yükü altında ezilmesine benzer. Yani o borç hiç bitmez. Hükümet, Ramazan ayında yaptığı gevşetmeden alacağını düşündüğü olumlu sonuçları, Ramazan Bayramı sonrası tekrar olumsuz bir sonuca dönüştürerek, “Aç-kapat” kararları arasında gider gelir. Esnafı bitirir, vatandaşı daha da boğar.
***
İkinci ihtimal gerçekleşirse vakalardaki düşüş sürebilir, bu da geçen yaz olduğu gibi bu yaz da normalleşme sürecine girmemizi sağlayabilir ancak kafe, restoran, lokanta ve kıraathane gibi işletmeler, hiçbir destek almadan kapalı tutulacakları için iflasın eşiğine daha da sürüklenir. Öğrencilerin eğitim süreci daha da aksar. Bu kararlar da pandemiyi bitirmez, sadece yeniden vaka yükselişini yaz sonrasına kadar erteler. Kredi çeken vatandaş örneği, bunda da geçerli.
***
İki ihtimal var dedim çünkü işe yarayacak, kesin çözüm olabilecek üçüncü ihtimal, AKP iktidarının bir türlü yanaşmadığı bir ihtimal. Tam kapanma ihtimali. Fabrikalardan tüm iş yerlerine kadar her sektörü kapsayacak bir kapanma. Tam olarak eve kapanma, yarım yamalak değil. Yani sınırlar kapanacak, fabrikalar, işyerleri kapanacak, vatandaş evine kapanacak. En az 15 gün sürecek bu kapanma sonrası ise sokağa çıkma yasağı tamamen kalkacak, sınırlar açılmayacak, turist giriş çıkışına izin verilmeyecek. Aşılama da bu süreçte hızlandırılacak. Lakin ekonomimiz anlatıldığı gibi uçan ekonomi olmadığından AKP, tam kapanmaya bir türlü yanaşmıyor.
İşte Ramazan ayı sonrası iki ihtimal var bu yüzden, her ikisi de hiç iç açıcı değil!