Dewey
Vicki Myron ve Bret Witter’ın kaleme aldığı, çizimlerini ise Steve James’ın yaptığı Dewey adlı kitap sıcacık bir hikaye ile karşımızda. Türkçe’ye Özkan...
Vicki Myron ve Bret Witter’ın kaleme aldığı, çizimlerini ise Steve James’ın yaptığı Dewey adlı kitap sıcacık bir hikaye ile karşımızda. Türkçe’ye Özkan Özdem’in çevirdiği kitabın basımını Pegasus Yayınları üstleniyor. Daha önce Kütüphanedeki Aslan kitabını okumuş, çok sevmiş ve üzerine yazmıştım. Bunda da biraz onun tadı var ama konu bir kedi olunca daha hareketli, eğlenceli ve daha muzip bir hal alıyor açıkçası. Küçücük bir kedi, kütüphane görevlisi tarafından bulunuyor ve yıkanıp temizleniyor, sonra da yeni bir eve kavuşuyor bu ufak kedicik. Adı da Dewey oluyor. Ev dediğime bakmayın, hepimizinkinden daha güzel, zengin ve büyük bir ev Dewey’inki; o artık bir kütüphane kedisi ve evi burası oluyor.
Başlarda ne yapması gerektiğini bilmiyor ve bir kedinin yapacağı her türlü yaramazlığı yapıyor. Sonra onun gözünden kütüphaneye gelen insanları izliyoruz. Bu kısmını çok sevdim. İnsanları Dewey’in gözünden izler ve onun sesinden dinlerken daha da komik oluyor her şey. Kediler ve çocuklar birbirine çok benziyor diyor kedi ile beraber yaşayanlar. Ben de sadece izlediklerim üzerinden benzer bir izlenime sahibim. Aradaki fark; kedi hiç büyümeyen küçük bir çocuk. Hal böyle olunca daimi oyun arkadaşınız var aslında hayatınızda. Dewey de insanları izlerken en çok küçük çocukları merak edip, onlarla ilgileniyor.
Zamanla kendisine “kütüphane kedisi” rolü biçen Dewey, bu rolü
yerine getirmek için bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyor.
Bundan sonrası da oradaki herkesin hayatına ayrı bir renk katıyor.
Masal dinleyen çocukları şaşkınlıkla izliyor ve sonra onların
kucağında dolanıp duruyor. Üzgün gördüğü bir kız çocuğu ile
ilgileniyor mesela bir başka sayfada. Küçük kızın neden üzgün
olduğunu anlayamıyor ve onu neşelendirmek için elinden geleni
yapıyor. Sonunda da başarılı oluyor bunda. Küçük kızın dikkatini
çekmekle kalmıyor, neşesini de yerine getiriyor. Resimler öylesine
güzel ki ara ara durup bakıyorum tek tek. Galiba pandemide
insanlara en iyi gelen şeylerden birisi de sevgilerini
paylaşacakları bir canlıyla vakit geçirmek. Yalnız bunda aklıma
hemen Felsefe Profesörü Afşar Timuçin hocamız geldi. Şöyle bir
cümlesi vardı hocanın: “İnsan ehlileştirdiği canlıdan bir ömür
sorumludur.” Ne kadar sorumluluk bildiren bir ifade değil mi?
Galiba gerekli de bir cümle. Çünkü insanlar ev hayvanlarını alıp,
sıkılınca çok rahat bırakabiliyor ve bunu önemsemiyorlar. Bu
durumda kalan hayvanların acı çektiğini görüyoruz ve bunun açıkçası
iyi düşünülerek verilmesi gereken bir karar olduğunu düşünüyorum.
Beraber yaşayacağınız canlıya bakabileceğinizi düşünüyorsanız buna
adım atmak en doğrusu galiba. Dewey gibi hayatımızı güzelleştiren
nice canlı var. Bizlerin de en azından bu sevgiye uygun hareket
etmemiz gerekiyor. Çok kolay olduğunu düşünmeden, ama bu
sorumluluğu taşıyacağımızı bilerek karar verdiğimizde daha az üzüp,
üzüleceğiz galiba.