O DA ALIŞACAK…!

Gelecek Partisi Kocaeli İl Başkanı Ömer Faruk Başaran ismini bilirsiniz. Son üç-dört gündür epey popüler oldu. Siyaset yapma sevdasıyla girdiği yolda net bir...

Gelecek Partisi Kocaeli İl Başkanı Ömer Faruk Başaran ismini bilirsiniz.

Son üç-dört gündür epey popüler oldu.

Siyaset yapma sevdasıyla girdiği yolda net bir tavır sergilediğine tanık olmadığımız Başaran;

Kendini fark ettirmek için çok akıllı bir hamle yaparak, basını hedef aldı.

Onu çok fazla ortalarda göremediğimiz şeklindeki eleştirilerden yola çıkarak,

Haftanın üç gününü İzmit’te geri kalanını Gebze’de geçirdiğini söyleyen Sayın Başaran’ın siyasetten anladığı bu işte!

Ortalıkta görememek demek, cüssesini, boyunu posunu göremiyoruz demek değil!

Elle tutulur, gözle görülür bir icraatını, açıklamasını, muhalefetini, eylemini göremedik demektir o.

Ama Ömer Faruk Bey o kadar sığ bir siyasetçi ki, bunun ne anlama geldiğini bile anlamamış.

Neyse…

O da buna alışacak.

Yani siyaset yapmaya…

Şimdilik basını eleştirmekle işe başlayan Başaran,

siyaset yapmanın il binasında oturmak olmadığı gerçeğiyle yüzleştiğinde bizi daha iyi anlayacak.

Kısacası Sayın Başaran’ın kişiliğiyle bir derdimiz yok, olamaz da.

Ama sergilediği politik anlayışla, izlediği yolla her zaman basın olarak gözümüz üstünde olacaktır.

Bizim işimiz bu, kusura bakmayacak.

Bizi eleştirme konusuna gelince…

Memnuniyet duyarız, saygı duyarız.

Seviyeyi muhafaza ettiği sürece basın eleştirilemez diye bir kaide yok!

Ömer Faruk Başaran’a bu aleme hoş geldiniz diyor, başarılar diliyorum.

İlgiyle takip ediyoruz. Ön yargısız, peşin hükümsüz, alabildiğince objektif hemde…

---------------------------

GÖMLEK YİNE REVAÇTA

On dokuz yıldır sarsılmadan, yıkılmadan, halkın inanılmaz kredisiyle bugünlere geldiler.

Ama artık AKP için iyiden iyiye tehlike çanları çalmaya başladı.

Özellikle ilk on senenin ardından yapılan her seçimde “bu sefer gidiyorlar” dediler.

Çünkü teslim aldıkları eski Türkiye’den bambaşka bir Türkiye yarattılar.

Üretimin bittiği, eğitimin yap boz tahtasına döndüğü, kaynakların yandaşlara peşkeş çekildiği, derelerin kuruduğu, dağların oyulduğu, denizlerin dolduğu,

Milli değerlerin tartışılır hale geldiği, manevi değerlerin ise böylesi muhafazakar bir yönetime rağmen hiç olmadığı kadar erozyona uğradığı,

Ekonominin dip yaptığı, hayat koşullarının iyiden iyiye ağırlaştığı,

işsizliğin her geçen gün artarak sürdüğü, insanların ayrıştığı, sevgisiz, seviyesiz bir toplum ve ülke inşa ettiler.

Yani hayatımızda ne tat bıraktılar ne tuz…

*

Hal buyken insanlar artık AKP’ye rağbet göstermez deniyor.

Geçen sefer olmadı ama bu sefer olacak deniyor.

Muhalefet partileri hesapta alternatif olmak için her şeyi yapıyor.

Fakat sonuç yine hüsran oluyor.

Neden?

Çünkü insanlar umut görmüyor.

AKP’nin özellikle Erdoğan’ın yarattığı suni gündemlerin peşine takılıp gidiyorlar.

Ağız dalaşına giriyorlar.

Muhalefet etmenin rest çekmek, yapılan her işe karşı çıkmak olduğunu sanıyorlar.

Bu ülkeye iktidardakilerin verdiği zararın benzerini muhalefet partileri veriyor.

Akıllı bir muhalefetin taşları yerinden oynatacağını görmüyorlar.

Halbuki iyi bir stratejiyle etkili-yapıcı muhalefetle nelerin olabileceğini geçtiğimiz yerel seçimlerde gördük.

Melih Gökçek gibi neredeyse Ankara’nın tamamının maaşa bağlandığı başkenti, ortak aklı devreye koyarak kazanmayı bildiler.

Kimseyi irrite etmeyen, sağcısının da solcusunun da milliyetçisinin de sempatiyle baktığı Mansur Yavaş isminde uzlaştılar.

Keza İstanbul…

Ekrem İmamoğlu adında bir yıldız yarattılar.

CHP tabanından gelen İmamoğlu ismini binlerce insan tanımaz bilmezken adam şimdi en fazla umut veren siyasetçi oldu.

Dahası adı cumhurbaşkanı adayları arasında anılmaya başladı.

O da tüm çalışmalarını bu yönde yapıyor.

*

Peki, bunlara karşın AKP ne yapıyor?

Yanına aldığı ve her geçen gün eriyen Milliyetçi Hareket Partisi bu defa yetecek mi?

Tabiki hayır!

Recep Tayyip Erdoğan bunu çok net biçimde görüyor.

Bu nedenle de stratejisini değiştirip yeni oyun kuruyor.

Geçtiğimiz haftalarda Saadet Partisi’nin en köklü isimlerinden Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesiyle başlayan adımı,

Aynı gelenekten gelen Osman Nuri Kabaktepe’yi İstanbul gibi çok büyük öneme sahip kente il başkanı olarak atamasıyla devam etti.

Erdoğan’ın peş peşe gelen bu hamleleri aslında yeni açılımların da habercisi.

2016 yılında yaşanan FETÖ darbesine kadar zengin bir kadroya sahip olan AKP,

FETÖ ile arasına mesafe koymaya başladıktan sonra yetişmiş adam kıtlığı çekti.

Çünkü AKP demek cemaat (o zamanki söylemle) demekti.

Cemaatle bağı olan herkese sonsuz hürmet ediliyor, devletin bütün kademelerinde yapılanmasına izin veriliyordu.

Ama darbeyle birlikte hepsi sahneden çekilmek zorunda kaldı.

Böylece Erdoğan yalnızlaşmaya, damat Berat gibi adamların eline kalmaya başladı.

Erdoğan, Berat Albayrak gibi isimlerle bu işin olmayacağını çok geç de olsa gördü.

Erdoğan’ın damat ısrarının ülkeye verdiği tahribatın telafisi mümkün değil.

Ancak diğer taraftan bir şeyi kabul edelim.

Erdoğan hala toplumun çoğunluğunun gözünde lider konumunda.

Herkes ondan yeni atraksiyonlar bekliyor.

Dolayısıyla o da iktidarda kalmanın yollarını arıyor.

Ve etrafına baktığında yapabileceği, sarılabileceği tek şeyin “Milli görüş gömleği” olduğunu görüyor.

“Gömleğimizi çıkardık geldik” diyerek siyasete başlayan, muhafazakar demokrat çizgiyle halkın beklentilerine cevap veren AKP,

Tehlikeyi gördü ve yeniden gömleği giymeye karar verdi.

Oğuzhan Asiltürk ile yapılan görüşme ve İstanbul il başkanlığına yapılan atama bu adımların habercisidir.

*

Dahası, dönüp ilimize baktığımızda, AKP’nin her şeyine muhalefet eden,

Muhaliflikte CHP’ye, İYİ Parti’ye nal toplatan Saadet Partisi o gün bugündür kabuğuna çekildi.

Ben ne Temel Karamollaoğlu’nu görüyorum ortalıkta ne de Zafer Mutlu’yu.

Durum buyken Saadet Partisi’nin iktidar beklentisi içine girdiğini düşünmek sanırım çok uç bir düşünce olmaz.

Yanlışsam, yanılıyorsam cevap haklarını kullanabilirler.

Ama biz Saadet Partisi’nin cemaziyelevvelini biliriz.

AKP’den nefret edermiş gibi yapıp, son anda AKP’ye yanaşmaları artık alışılagelmiş bir tavır.

Kaldı ki tam da bu yüzden ülke genelinde yüzde bir-iki oranından yukarı çıkamıyorlar.

Anacak şu an o yüzde birlere herkesin o kadar ihtiyacı var ki!

Kapanın elinde kalıyor.

Geçen sefer CHP ve İYİ Parti ile ama açık ama örtülü ittifak yapan Saadet Partisi,

Çok büyük sürpriz olmazsa AKP ile aynı masa etrafında buluşacak gibi.

CHP’liler istediği kadar Necmettin Erbakan’ın anma törenlerinde boy göstersin.

İstedikleri kadar dini inancı ideolojiye çeviren ve bunu bir siyaset anlayışı olarak topluma empoze eden rahmetli Erbakan’a Fatiha okusun,

Onlar bu kez AKP’ye doğru yelken kırıyorlar.

Hep olan bir şeydi ama bu kez biraz erken mi oldu ne…(!)

Bu da siyasetin cilveleri işte…

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları