Gökte Bir Tekne
Elime aldığımdan beri etkisini üzerimde taşıdığım kitaplardan bir tanesi daha. Can Çocuk Yayınları tarafından basımı yapılan kitabın yazarı ve çizeri Quentin...
Elime aldığımdan beri etkisini üzerimde taşıdığım kitaplardan bir tanesi daha. Can Çocuk Yayınları tarafından basımı yapılan kitabın yazarı ve çizeri Quentin Blake. Türkçe’ye çeviren de Emrah İmre. Yazar ve çizer birlikteliğini hep sevmişimdir. Yazıdan sıkılınca çizime, çizimden sıkılınca söze veriyor istediği duyguyu ve böylece sürekli el değiştiriyor bu ikili. Arada asla kopukluk görmüyorsunuz ve bu da okur ayrı bir tad bırakıyor size. Bu kitapta bundan da öte kocaman bir emek var. Quentin Blake farklı coğrafyalarda yaşayan toplamda 1800 çocukla hümanizm üzerine sohbetler kuruyor. Onlarla pek çok yol ile fikir alışverişinde bulunuyor ve birarada yaşamanın nasıl mümkün olabileceği üzerine düşünüyor. Bunu yaparken de kendisine Geneviève Roy ve LSA -17 adındaki çocuk edebiyatı grubu destek oluyor. Yani elimizdeki kitap aslında bir projenin çıktısı diye de okunabilir. Daha da merak uyandırıcı değil mi sizce de?
Isabella ve Nicolas adındaki iki arkadaş kumsalda yürüyüş yaparken harap olmuş bir tekne buluyorlar ve onu tamir ediyorlar. Macera işte tam böyle başlıyor aslında. Bu güzel ikili havalanan tekneleri ile dünyanın farklı yerlerinde yardıma muhtaç kişileri görüp onları alıyorlar teknelerine. Hafif masalsı bir yanı var kitabın. Bendeki etkisi biraz da böyleydi. Başka bir yönüyle de Nuh’un Gemisi’ne benzettim. Bir yaşam tarihi hikayesiydi ama sadece insanlık için değil. Çünkü yaralı leyleği de alıyorlar tekneye, savaşta zor durumda kalan anne ve bebeğini de. Yine şehir hayatının getirdiği olumsuz hava koşullarında nefes alamayan bir çocuğu da alıyorlar mesela. Ayrıca fiziksel görüntüsü nedeniyle ötelenen ve zorbalığa maruz kalan kız çocuğunu da alıyorlar. Kocaman ve oldukça şefkat dolu bir tekne bu. Okurken projeye dahil olan her bir çocuğun nasıl da hayatından izler görüyorsunuz bir bilseniz. Çok etkileyici ve resimleriyle güzel ilerleyen bir kitaptı elimdeki.
Bunca canlıyı nereye götürüyor peki bu tekne ve çocuklar? İşte
bu da ayrı bir güzellik. Okur olarak bizleri de ters köşeye
düşürüyor yazar. Çünkü görüntü olarak zorbalığa uğrayan kızın
anneannesini görünce önce azıcık çekiniyorsunuz. Sonra onun da
aslında nasıl güzel bir yardımsever olduğunu görüyorsunuz. Meğer
burası aslında tüm ötekileştirilenlerin sığınağıymış. Bu anneanne
de onları beslemekle ve yardımcı olmakla görev almış, çünkü
tekneden ilk inenlerden birisiymiş. Beraberce yenilen yemek ve
geçirilen vakit sonrasında tekne yeniden göreve gitmek üzere hazır
hale getiriliyor ve zarar gören kısımları onarılıyor. Böyle hızlıca
anlattığıma bakmayın, her sayfa ayrı bir şenlik havası. Bazı
bölümlerde içiniz sızlıyor ama başta da söylediğim gibi bir umut da
bırakıyor okur olarak bizlere. Çocuk edebiyatında hayata dair hemen
her konunun işlenebileceği ve bunu yaparken nasıl ustalıkla yol
alınabileceğini gösteren bir kitap elimdeki aynı zamanda. Madem
hepimiz küresel köydeyiz, o zaman bu değerli ve yoğun emek içeren
kitap hiç de uzak değil farklı coğrafyalarda yaşayan çocuklara ve
okur olarak bizlere. Hem sıcacık bir sevgi yumağı da sarıyor sizi
ve bence bu harika bir duygu.