Dadının Perdesi

Bir itirafla başlıyorum; bu kitabı tamamen kendi merakımla ve kendime hediye olarak aldım. Çocuk edebiyatı zaten bence yetişkinler için de oldukça güzel bir...

Bir itirafla başlıyorum; bu kitabı tamamen kendi merakımla ve kendime hediye olarak aldım. Çocuk edebiyatı zaten bence yetişkinler için de oldukça güzel bir şey. Çocuğu bahane etmeden insan kendisine hediye alır mı sizce? Alır dedim cevap olarak ve bunu kendime hediye olarak aldım. Virginia Woolf ismini görünce merak duydum ve çocuklara yönelik çalışmalarını hiç görmemiştim daha önce. Sonra kapak resmi çok güzeldi ve burada da Julie Vivas sanatını konuşturmuş. Yapı Kredi Yayınları tarafından basımı yapılan kitabı Türkçe’ye Tunç Tayanç çevirmiş.

Aslında küçücük bir detaydan yola çıkıyor yazar. Dadı Lugton elinde bir örtü ile dikiş yapıyor. Uyuklamaya geçince de hikaye başlıyor. Fantastik öğeler taşıyan hikayede örtüdeki tüm hayvanlar canlanıyor ve özgürlüklerine kavuşarak bizleri de kendi eğlencelerine, telaşlarına dahil ediyorlar. Çocuk edebiyatında ve özellikle resimli çocuk kitaplarında fantastik öğeleri seviyorum. Bunda da aynı tadı aldım. Renkler, hayvanlar ve mekan bir anda bir hayal alemiyle birlikte yer değiştiriyor ve daha güzel bir ortama bırakıyor yerini. Tüm canlılar kardeşçe ve huzur içinde suyun kenarına gidiyorlar. Masalsı bir tad var kitapta. Resimler; yukarıda da belirttiğim gibi ayrı bir sanat olarak duruyor. Lugton Dadı uyuyunca renkler de çeşitleniyor ve tüm canlılar beraberce neşe içinde vakit geçiriyorlar.

Virginia Woolf sahiden iyi bir çocuk edebiyatı ürünü ile karşımızda. Çok önceden yazılmış olan bu çalışma, Mrs. Dalloway’e ait el yazmalarının arasında bulundu ve sonra 1991 yılında resimlenerek yayınlandı diyor arka kapak bilgisinde. Oldukça trajik bir hayatı olan yazar pek çok açıdan hayata dokunan çalışmalar bıraktı ardında. Elimdeki de onlardan birisi. Keyifli ve huzur veren bir yanı var hikayenin ve resimlerin. Galiba bir anlamda geçmişe ve o tüm canlıların huzur ve neşe içinde yaşadıkları ortama olan özlemle de okuyoruz okur olarak kitabı. Aslında ütopik bir dünya kuruyor yazar ve biz de ona dahil oluyoruz. Zaten bizi hayatta tutan şey de o ütopyalarımız değil mi?

SON DAKİKA HABERLERİ

Saadet Sevinç Doğan Diğer Yazıları