Kılıçdaroğlu Kocaeli’den program bekliyor
İki günlük Ankara programının ardından yine buralardayız. İlimizde önemli projelere imza atan Sayın Talha Kös'ün davetlisi olarak Ankara'ya gittim. Başbakanlık fonundan destek alarak yapılan, şehirleşme alanında yeni ufuklar açmayı...
İki günlük Ankara programının ardından yine buralardayız.
İlimizde önemli projelere imza atan Sayın Talha Kös’ün davetlisi olarak Ankara’ya gittim.
Başbakanlık fonundan destek alarak yapılan, şehirleşme alanında yeni ufuklar açmayı hedefleyen
Ve adına “İDEAL KENTLER” denilen çok önemli bir projeyle tanıştık.
Projenin koordinatörlüğünü Talha Kös üstlenmiş.
Aylardır bu zirveyi yapmak üzere gece gündüz çalışmış, emek vermiş.
Her şeyin kusursuz olması için hiçbir masraftan kaçınılmamış.
Çünkü yapılacak olan zirve toplantısı sonunda, ortaya çıkacak yeni fikirler, yeni projelerin
Tüm Türkiye’ye model olacak nitelikte olması hedeflenmiş.
İDEAL KENTLER
projesinin ilk adımı olarak başkent Ankara’nın seçilmesi de bu yüzdendir diye düşünüyorum.
*****
Bu konuyla ilgili geniş bilgiyi gazetemizden paylaşacağım.
Ancak ben Ankara ziyaretimin Salı gününe denk gelmesi nedeniyle TBMM’ye yaptığım ziyaretten söz edeceğim.
Hazır Ankara’ya gitmişken, grup toplantılarına bakalım dedim.
Öğleden sonraya kaldığımız için sadece CHP grubuna yetişebildik.
Aslında MHP grubunu izlemeyi çok istedim fakat yetişemedim.
AKP’nin bir genel başkanı olmadığı için grup toplantısı yapmadı.
Yani var da yok..!
*****
Neyse, CHP Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar’ın Ankara’daki başarılı danışmanı
Cihan Alptekin’in misafirperverliğiyle mecliste yabancılık çekmedik.
Defalarca kez gittiğim TBMM’yi hala karıştırıyorum.
Oranın kasvetli havasından mıdır nedir bilinmez, kendimi tuhaf hissediyorum.
Ama sevgili Cihan sayesinde istediğimiz noktaya rahatça ulaştık.
CHP grup toplantısı başlamadan beş dakika önce salona girdik.
Salon, tıklım tıklımdı.
Çeşitli kentlerden gelen örgüt temsilcileri, STK’lar salonda adım atacak yer bırakmamıştı.
Ama biz yine de oturarak rahatça Kılıçdaroğlu’nu dinleme fırsatı bulabildik.
*****
İzleyenlerin bildiği gibi Sayın Kılıçdaroğlu grup konuşmasını yaptı.
Bana göre gelmiş geçmiş en verimli konuşmalarından biriydi Kılıçdaroğlu’nun.
Net ifadeler kullandı. Davutoğlu’na yapılanın “siyasi darbe” olduğu noktasında ki ısrarını sürdürdü.
CHP Liderinin konuşması bittikten sonra geleneği bozmayarak meclis lokantasında Milletvekili Haydar Akar’ın davetlisi olduk.
Milletvekilleri kendi şehrinden gelen misafirleri yemekte ağırlıyordu.
Haydar Akar’a “buradaki en pahalı yemek neyse onu yemek istiyorum” diyerek takıldım.
En pahalısından birer Ankara tava yememizi tavsiye etti o da.
*****
Haydar Akar ile hem yemek yedik, hem de gündemle ilgili sohbet ettik.
Ardından Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmek üzere meclis binasındaki makam odasına çıktık.
Sayın Akar’ın orada forsu büyük. Her yere girip çıkıyor, herkesten itibar görüyor.
Kıdemli milletvekili olmanın avantajlarını yaşıyor.
Oldukça relax, oldukça rahat…
Kılıçdaroğlu ile diyaloglarında da bu fark ediliyordu.
Akar, Ankara’da epey kendini kabul ettirmeyi başarmış.
Sığ bir milletvekili gibi değil. CHP Genel Başkanının özel kaleminde beklerken yanımıza Antalya milletvekili Devrim Kök geldi bir ara.
Akar, bizi tanıştırınca Devrim Kök başladı konuşmaya.
“Haydar ağabey bizim kıdemli milletvekillerimizdendir. Burada bir tek o milletvekili rozetini takmaz. Biz ise yakamızdan bunu eksik etmeyiz. Çünkü o bu duruma alışmış ve aşmış. Çok çalışıyor, gece gündüz kitaplara gömülüyor. Her konuyu yakından takip ediyor. Biz de onun gibi olmak için çalışıyoruz ama daha yolun başındayız. Örnek alıyorum onu kendime”
diyor.
Tabi bir Kocaelili olarak bu sözleri duymak hoşumuza gitti.
Haydar Akar’ın Kocaeli’den nasıl göründüğünü biliyordum ama Ankara nasıl görüyor, onu da öğrenmiş olduk.
Kısa bir süre sonra Kılıçdaroğlu bizi içeri davet etti.
Ortalama 20 dakika sohbet etme imkanı bulduk.
*****
Hiç götürüp getirmeye gerek yok. Geçmişte benim bu partiye emeklerim oldu.
Emeklerim doğrultusunda da hedeflerim oldu.
Ve bu hedeflere giderken bir kez bile Kılıçdaroğlu ile görüşmek gibi bir derdim olmadı.
Çünkü bunların hiçbir işe yaramadığını iyi bilirim.
Bu sefer kendisini basın kimliğiyle ziyaret ettiğimi ifade ettim.
Siyasi kimliğimi gazeteyi kurduğum gün noktaladığımı ve şu an karşısında bir gazeteci olarak durduğumu anlattım.
Objektif yayın anlayışını benimsediğimiz için iki yıl gibi kısa bir sürede,
Geçmişi 20 yıllarla anılan gazetelerin seviyesine geldiğimizden bahsettim.
*****
Kılıçdaroğlu, can kulağıyla dinliyordu anlattıklarımı.
Bir ara Haydar Akar söze girerek, “Sayın Genel Başkanım; Aysun hanım bize de çok yazıyor, çok ağır eleştiriyor” dedi gülerek.
Benim bir şey dememe kalmadan Sayın Kılıçdaroğlu araya girdi ve şunu dedi.
“Tabi yazacak. Öyle olmazsa gazetecilik yapmanın ne anlamı kalır? Biz özgür basın anlayışını savunuyorsak, eleştiriye de açık olmalıyız. Tersi bir yaklaşım bizim düşüncemizle bağdaşmaz. Üstelik bayan ağırlıklı bir gazete olması çok hoşuma gitti”
diyerek, gazeteciliğin ilkesel yapılması gerektiğine vurgu yaptı.
Benim aylardır anlatamadığım şeyi Kılıçdaroğlu iki cümleyle özetleyivermişti.
*****
Neyse devam edelim…
Kılıçdaroğlu’na neden Kocaeli’yi ihmal ettiğini sordum.
İktidar partisinin liderlerinin sıklıkla Kocaeli’ye gelmesine karşın, kendisinin özel bir neden olmadan ilimize gelmemesinin eksiklik olduğunu söyledim.
Özellikle geçmişte CHP tarafından yönetilmiş bir kenti, neden bu kadar sahipsiz bıraktığını sordum.
Üç milletvekili almanın CHP’ye yettiğini mi düşünüyorsunuz dedim.
Evet, milletvekilleri elinden gelen muhalefeti yapıyorlar.
Gündemdeki konuları meclise taşımada başarılılar ancak halktan oy almak için bunlar yetmiyor.
Sizi neden Kocaeli sokaklarında göremiyorlar dedim.
*****
Sayın Kılıçdaroğlu, Kocaeli’yi çok önemsediğini ancak amaçsız gelmenin doğru olmayacağını savundu.
Dahası, Kocaeli örgütünden ayakları yere basan, sağlam programlar beklediğini ifade etti.
Benim bir göçmen kızı olduğumu bildiğinden midir yoksa tesadüf müdür bilinmez, göçmenlerden örnek verdi ve şunları söyledi.
“Aysun hanım, mesela bizim CHP olarak Kocaeli’de göçmenlerle bir kopukluğumuz var.
Halbuki göçmen derneklerini, onların sesi olan kişileri bir araya toplasalar, geniş bir program yapsalar neden gelmeyeyim?
Bunu kim yapacak? Milletvekilleri değil. Kocaeli örgütü yapacak. Yeter ki böyle programlar yapsınlar.
O zaman biz de Bulgaristan’dan kendilerine yakın hissedecekleri bir milletvekilini yanımıza davet ederiz, ortak paydanın yollarını ararız. Ben şimdi durduk yere Kocaeli’ye niye geleyim? Geldiğimde CHP’nin oy aldığı birkaç yere gitmekle bu iş olmaz. Biz bize zaten her yerde oturup konuşuyoruz. Önemli olan oy alamadığımız kesimlerle buluşmak. Örgütümüz bunu sağlarsa ben tabiî ki gelirim. Ben onlara tabiyim”
*****
Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinden anlıyorum ki, Kocaeli örgütü bu işlerde biraz zayıf kalıyor.
Bunun üzerine ben de kendisine; “o zaman bu gibi çalışmaları yapmakta eksik kaldıklarını düşünüyorsanız, örgütünüze talimat verin Sayın Kılıçdaroğlu. Evet, demokrasiye çok önem veren bir partisiniz ama gerektiği yerde neşteri vurmakta lazım. Maalesef siyaset sizin zarafetinizde işlemiyor” dedim.
Daha sonra söz döndü dolaştı İzmit belediye başkanlığı için yapılan ön seçime geldi.
Eskiden kalma bir hınçla, “İzmit’te ön seçim yaparak Sefa Sirmen’e karşı ezilen kişilerden biri karşınızda duruyor” dedim.
Kılıçdaroğlu; “Ben örgütün kararına uydum. Aslında hiç istemedim orada ön seçimi ama örgüt ön seçim istiyor diyerek kararı önüme koyduklarında onun üzerine söz söyleyemezdim. Orada işler zor. Eskiler bir türlü vazgeçmiyor, ne yapabiliriz” dedi.
Biraz güldük biraz da olaylara pencere açtık derken keyifli sohbetimizin sonuna geldik.
Türkiye gündemiyle ilgili birkaç cümlenin ardından ziyaretimizi noktaladık.
Kılıçdaroğlu, Kocaeli’ye ilk geleceği zaman gazetemizi ziyaret etmekten mutlu olacağını ifade etti.
Kocaeli’ye geleceği zaman Sayın Akar’a bunu hatırlatmasını istedi.
Ayrıca söylemleriyle bizim aracılığımızla da Kocaeli örgütüne bir mesaj vermiş oldu.
Evet, Kılıçdaroğlu CHP Kocaeli örgütünden çok farklı ve işe yarar programlar bekliyor.
Ben buradan bir kez daha bizi Ankara’da ağırlayan, gün boyu yanımızdan ayrılmayan Sayın Haydar Akar ve çok değer verdiğim danışmanı Cihan Alptekin’e teşekkür ediyorum.