FETÖ’cüler az kenarda dursa ya!
Meclisteki tartışmalı Anayasa oylamalarının ardından kritik referandum sürecine giriyoruz. Bu süreç bana tıpkı 2010 yılında yapılan referandum sürecini hatırlattı. O zamanların cemaati, şimdilerin FETÖ terör örgütü, mezardakileri bile...
Meclisteki tartışmalı Anayasa oylamalarının ardından kritik referandum sürecine giriyoruz.
Bu süreç bana tıpkı 2010 yılında yapılan referandum sürecini hatırlattı.
O zamanların cemaati, şimdilerin FETÖ terör örgütü, mezardakileri bile oy kullanmaya davet etmişti.
Yapılacak olan “EVET-HAYIR” oylamasının sonucu onlar için hayati önem taşıyordu.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu dahil, devletin bütün kademelerini ele geçirmenin son adımıydı o referandum.
***
Biz, bir avuç gönüllüler olarak alanda kendi çapımızda bu referandumda neden “hayır” denilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştık o dönemde.
Cemaate karşın, Laiklik kavramının tamamen meşruiyetini yitireceğini söylemeye çabaladık ama inanın hiç kolay değildi.
Çünkü Laiklik kelimesini alıp din kelimesinin karşısına koyarak propaganda yapıyorlardı ve başarılı da olmuşlardı.
Muhalefetin ise buna karşı geliştirdiği bir politika, argüman veya ses getirecek kampanyası yoktu.
***
Ana muhalefet partisi CHP örgütlerinde il ve ilçe binalarına doğru dürüst insan gelmiyordu.
O referandum onlar için baştan kaybedilmiş ve kaybetmenin kabullenilmiş hali gibiydi.
Sokak çalışmalarında adam bulamıyordu CHP.
Çünkü ortada kazanılacak bir koltuk olmadığı için o çok ünlü siyasetçiler ve onların değirmenine su taşıyanlar meydanlara çıkmadı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın gücü karşısında bükemedikleri bileği öpmeye çoktan hazırdılar.
Tüm bunlara bir de kendini solcu zanneden sözde aydınlar eklenerek 2010 referandumunda “Yetmez ama evet” diyerek
Bugünlerin temelini oluşturdular.
***
Kısacası CHP, 2010 yılındaki referandum oylamasını özümseyerek çalışmadı.
Genel merkezin yaydığı bir sinerji de yoktu.
“CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlıkta daha çok yeniydi ve gelir gelmez kucağında seçim buldu” safsatalarıyla kendilerini avuttular.
Ama artık avunacak veya seçmenleri avutacak bir doneleri kalmadı.
CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu, yenile yenile yenmeyi öğrenecek kadar tecrübe edindiği gibi
Bu referandumda neden “hayır” denileceğini halka anlatmak için yeterli veriye ve zamana sahip.
***
Diğer yandan;
AKP cephesine bakıyorum, referandumdan “Evet” çıkması için teşkilatlar çoktan işe girişti bile.
Zaten AKP’nin en takdir ettiğim yanlarından biri de budur. Her seçimi, her olayı fazlasıyla ciddiye alıyorlar.
Hiç vakit kaybetmiyorlar, işi şansa bırakmıyorlar, mazeret üretmiyorlar.
Kutuplaşmış ekipler bile küskünlüklerini erteleyip, elini taşın altına koyabiliyorlar.
Bu referandumda da aynısının olacağını öngörmek dahilik değil!
İlçeler birer birer seçim startı vermeye başladı, SKM yapılanması tamamlandı.
Yine kararlılar, yine çok azimliler.
***
Benim AKP adına bir endişem var, o da şu malum FETÖ’cüler.
Her zamanki gibi kendilerini ispatlamak adına ortaya atılıp en azılı Erdoğancı kesilecekler.
Tıpkı 15 temmuzda başarıya ulaşamadıklarında demokrasi meydanlarında ön saflarda yer almaları gibi…
Daha şimdiden başladılar bile. Bu yamalı bohçaları her gün sıkılmadan takip ediyorum.
Sosyal medyaya bakıyorum, ne olduğunu bildiğimiz kimi iş adamları, iş kadınları, siyasetçiler, bürokrasidekiler, STK’lardakiler sırıta sırıta fotoğraf koyuyor ve üzerine “EVET” yazıyor, “Evette hayır vardır” diyor.
Hal böyle olunca AKP’ye ciddi anlamda gönülden bağlı olan kişileri afakanlar basıyor.
“Yine mi bunlar, yine mi siz” diyorlar.
***
Fakat yapacak bir şey yok, yine onlar ve onlar hep var olacaklar.
Var oldukları sürece kendilerini aklamaya devam edecekler.
Ta ki, sıra onlara gelene kadar…
Gelir mi dersiniz?
Hele şu Anayasa geçsin, hele şu başkanlık sistemi onaylansın, hele şu referandum bitsin, inek ağaca çıksın öyle…
Bunlar küçük işler!