Gündeminde yokmuş!

İzmit Sanayi Mahallesi'nin muhtarı, mahallesini Başiskele'ye taşımak istediğini açıkladı. Gerekçe olarak da CHP'li Başkan Fatma Kaplan Hürriyet'in yönettiği ilçede mahalle olarak hizmet alamadıklarını ileri sürdü. Muhtar...

İzmit Sanayi Mahallesi’nin muhtarı, mahallesini Başiskele’ye taşımak istediğini açıkladı.

Gerekçe olarak da CHP’li Başkan Fatma Kaplan Hürriyet’in yönettiği ilçede mahalle olarak hizmet alamadıklarını ileri sürdü.

Muhtar İsmail Moğultay’ın derdinin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu bariz ortadayken

Bahane üreterek İzmit Belediyesi’ni suçlamasını tuhaf karşılamamak lazım.

İsmail Moğultay mahalle halkının taleplerinden önce kendi siyasi görüşünün hakim olmadığı İzmit’e karşı hazımsızlık yaşıyor.

Durum buyken Başiskele’nin Kullar tarafının İzmit’e sınır olan kısmının İzmit’e bağlanmasını dümen tutarak,

Sanki bütün mahalle bunu istiyormuş gibi imza kampanyasına kalkıştı.

***

Hoş, mahallenin tamamı istese ne yazar?

Bu kural bir kez delindi mi bunun sonu gelir mi?

O zaman İzmit’in sınır mahalleleri hangi ilçeye yakınsa oraya gitsin, bu mudur yani?

Olmayacak bir rüya görüyor.

AKP’li kimliğiyle bilinen ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bu muhtar bazen densiz paylaşımlarıyla bazen böyle absürd çıkışlarla kendini fark ettirmeye çalışıyor.

Ait olduğu partiye yani AKP’ye sinyal çakıyor.

Acaba buradan yürüyebilirmiyimin hesabını yapıyor. Çünkü muhtarlıktan çok siyaseti seviyor.

Rol kapma çabaları falan da bu yüzden.

***

Ama muhtarın gördüğü rüyadan kimsenin haberi olmadığı gibi kimsenin onu ciddiye aldığı da yok.

Mahalle halkı ne kadar imza verirse versin iş yukarıda bitiyor.

Bunun için evvela gitmek istediği ilçenin belediye başkanıyla istişare etmesi daha sonra büyükşehir belediye başkanının onayı ve milletvekillerinin konuyu sahiplenip bakanlar kuruluna taşıyıp takipçisi olması gerekiyor.

Bugüne kadar böyle bir sahiplenme duymadım. Tabi bu olmayacağı anlamına gelmez.

Ancak aklın yolu birse muhtarın bu talebi milletvekilleri tarafından da dikkate alınmaz.

Konuyu sıkı sıkıya takipteyim.

Belki gereksiz yere gereksiz bir konuyu fazla büyütüyorum amma ve lakin işimiz bu.

Mevzu varsa sonuna kadar takip etmek durumundayız.

***

İşte bu saikle muhtarın ne yapmaya çalıştığını, kimin ona nasıl baktığını anlamak adına ilk önce Başiskele Belediye Başkanı Yasin Özlü’yü aradım.

Özlü’ye sordum; Sanayi Mahallesi Başiskele’ye bağlanmak istiyormuş, siz buna ne diyorsunuz?

Bakın, Yasin Özlü ne cevap verdi:

“Beldeler ilçe olmadan önce Sanayi mahallesinin bir kısmı o zaman Kullar’a bağlıydı.

Oradaki insanların çok uzun zamandır böyle bir talebi vardı. Çünkü oradakilerin İzmit ile işi yok.

Bizi nerede görseler bu taleplerini söylerler ama bu bir konu değildir.

Sanayi mahallesi muhtarının yapmak istediği şey kendisini bağlar.

Bize gönlü düşmüş, ne diyeyim. Bizim gönlümüz, kapımız herkese açık. Bugüne kadar gelene git demedik”

***

Devam ediyorum sorularıma…

-Sanayi mahallesinde AKP oldukça yüksek oy alıyor, İzmit Belediyesi ise CHP’de. Sanayi mahallesi Başiskele’ye bağlandığında bu AKP için bir kayıp olmaz mı sorusuna ise;

“Ben öyle spekülasyonlarla mahallenin ilçemize geçeceğini sanmıyorum zaten bu durum bakanlar kurulu kararı gerektiriyor. Buna muhtarın üzerinden cevap vermek istemem.

Benim böyle bir gündemim yok!”

-Peki, Muhtar İsmail Moğultay bu talebini sizinle istişare etmedi mi?

“Benim bu konuları İsmail’le (Özlü’nün söylemiyle) konuşmam şık olmaz.

-Gelmek istediği ilçenin belediye başkanını aramadan, fikrini almadan mı imza kampanyasına başlayacak?

“Kesinlikle benimle bir görüşmesi yok, kendi kendine bir şeyler yapıyor.

Ben ona sadece ramazan ayında birkaç mağdur aile için yardım istediğinde yardım yollamıştım o kadar.

Bu ona özel bir şey değildi. Başka mahallelerden de talep olduğunda boş çevirmedik.

Kısacası ben bu tartışmanın içine girmek istemiyorum, işime bakıyorum.

Millet de zaten bizim birbirimizle itişmemizi istemiyor. Ama gelene de git demeyiz.

Başiskele Mevlana gibidir. Ne olursan ol gel diyoruz”

***

Görüldüğü gibi Başkan Özlü konuyu biliyor ama ilgilenmiyorum diyor.

Böyle bir gündemim yok, İsmail Moğultay kendi kendine bir şeyler yapıyor diyor.

Lafın tamamı aptala söylenir, başkan Özlü daha ne desin?

Onun demek istediğini özetlersem;

“Bu konu İzmit ile Başiskele arasında dolayısıyla AKP ile CHP arasında yeni bir tartışma demektir.

Millet bu tartışmaları istemiyor, hepimizden hizmet bekliyor” diyor.

Yasin Özlü bence de çok güzel noktaya temas ediyor.

Aklın yolu bir demiştik.

Özlü, parti tabanından yukarıya pişerek geldiğini işte bu sözlerle ispat ediyor.

Muhtara gelince…

İmza kampanyasında başarılar dilerim…

Umarım fikrinin iktidarda olduğu Başiskele’ye kavuşma hayali gerçek olur da;

Biz de “Şimdi Başiskele düşünsün” diye başlık atarız (!)

-------------------------------------------

BİR TÜRLÜ LİDER OLAMADI

AKP Kocaeli İl Başkanı Mehmet Ellibeş’in göreve gelişinin üzerinden bir yıl geçti.

Bu bir yıllık süreçte Mehmet Ellibeş nasıl bir performans sergiledi?

Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.

Durum ortada.

AKP’nin genel anlamda düşüşe geçtiği zor bir süreçte, teşkilatların seslerinin yükselmeye başladığı bir zamanda

Mehmet Ellibeş “ağabey” rolü biçilerek yaşına rağmen il başkanlığına getirildi.

***

Peki, Mehmet Ellibeş beklentilere ne kadar cevap verdi?

Ağabey olabildi mi?

Teşkilatları heyecanlandırmayı başardı mı?

Üye sayısını artırdı mı?

Parti içinde bütünlüğü sağladı mı?

Muhalefetle girdiği polemiklerde üstünlüğü ele geçirdi mi?

Bastığı yerde ses getirdi mi?

Recep Tayyip Erdoğan’ı Kocaeli’de en iyi şekilde temsil etti mi?

Akılda kalan işler yaptı mı?

Basının (demeç almak için) peşinden koştuğu insan oldu mu?

Belediye başkanlarıyla diyalogları nasıl?

Milletvekillerine söz geçirebiliyor mu?

Belediye başkanı kimliğinden sıyrılabildi mi?

Yarın kongre olsa Ellibeş’in arkasından gözü kapalı gidecek bir teşkilat yapılanmasından bahsedilebilir mi?

***

Tüm bu soruların cevabını en iyi verecek olanlar AKP’lilerin kendisidir.

Neden?

Çünkü yaşayan onlar.

Ama bu bizim fikir beyan etmeyeceğimiz anlamına gelmez.

Mehmet Ellibeş ile alakalı kamuoyu algısı nasıl, bunu en iyi basın analiz eder.

Fakat bugün bunu yapmadan önce Mehmet Ellibeş’in bir yıllık performansını

ondan önceki eski il başkanı Abdullah Eryarsoy’a sormayı uygun buldum.

***

Eryarsoy her zamanki gibi bu konuda konuşmaya yanaşmadı.

Fakat ses tonundan, kelimeleri özenle seçmesinden, vurgusundan aldığım mesajlar bana yetti.

Eryarsoy Ellibeş’in performansını yeterli görmüyor ancak bunu söylemesine partisine olan aidiyetliği engel oluyor.

Aidiyet deyince aklıma geldi.

Acaba Abdullah Eryarsoy, haksızlığa uğradığı AKP’de kalıp siyaset yapmaya devam edecek miydi?

Hazır telefon açmışken aklıma gelen birkaç soruyla Eryarsoy’u baya sıkboğaz ettim.

Evvela bu diyaloğu eksiksiz biçimde aktarayım, sonra Mehmet Ellibeş ile ilgili kanaatime geleyim.

***

-Sizden sonra koltuğunuza oturan Mehmet Ellibeş’in bir yılı doldu. İl başkanlığı yapmış biri olarak Ellibeş’in performansını nasıl buldunuz?

“Bir yıl geçtiğinin farkında bile değilim. Açıkçası çok takip etmedim ne yapıldığını. Teşkilatlarla görüşüyoruz, kopmadık ama il başkanının ne yaptığını takip etmedim.

-Bıraktığınız noktadan daha durağan bir hale geçti sanki, siz ne diyorsunuz?

“Yani bu normal çünkü şu an seçim yok bir şey yok. Seçimin olmadığı yerde çok fazla hareketli olmanın gereği var mı, orası tartışılır.”

-AKP biz görmeyeli seçimden seçime mi çalışıyor da bu yorumu yapıyorsunuz?

“Değil tabi ama sonuçta seçim zamanındaki yoğunlukla şimdiki yoğunluk bir olmaz.

-Siz de olsanız aynısı mı olurdu?

“Artık onu bilemem. Yorumu size bırakıyorum.”

-Olmaz sayın başkan, siz yorumlayın diye size soruyorum.

“Benim hiç girmek istemediğim bir noktadan girdiniz o yüzden yorum yapmıyorum.”

-Nedense sizin bir yerden çıkıp geleceğinizi, adınızın öne çıkacağı bir şey olacağını düşünüyorum. Kamuoyunda da böyle bir algı oluştu bende de aynı fikir hakim. Neden acaba?

“Süreç içinde uğradığım haksızlığın yansıması bu. Herkeste böyle bir beklenti var. Kimse içine sindiremedi yapılanı doğal olarak. Kiminle konuşsam benzer şeyleri söylüyor. Ama ben şu an rahatımdan memnunum. Ancak bu demek değildir ki bu böyle devam edecek.”

-Yeni partilerden teklif aldığınız söyleniyor?

Evet, Gelecek Partisi’nden de aldım, Deva Partisi’nden de…

-İl Başkanlığı noktasında mı?

“İl başkanlığı da aldım kuruculuk göreviyle ilgili başka mevkilerden de teklif aldım. Ama değerlendirmedim, şu an buna ihtiyaç yok. Onlara da benzer şeyleri söyledim, rahatım yerinde dedim.”

-Peki, ileride bir gün pat diye sizi DEVA Partisi’nde görürsek şaşıralım mı?

“Şu an için çok zor ama ilerisi için konuşmak hiç kimse için doğru değil. İlerisi için kesin konuşmak olmaz ama bugünü sorduğunuzda çok çok zor derim. Ancak pat diye 6 ay sonra seçim oldu diyelim. O günü bugünden konuşarak elini bağlamak bir siyasetçi için doğru değil.”

***

Abdullah Eryarsoy’un cümlelerinden ne anladınız?

Ben baya bir şey anladım.

İlk önce, her ne kadar rahatım yerinde dese de; siyaset yapmaktan vazgeçmediğini anladım.

Sonra kendisine yapıldığını düşündüğü haksızlığı unutamadığını ve mutlaka güçlü bir aktör olarak bir yerden çıkacağı mesajını aldım.

Bakalım, yaşayıp göreceğiz.

Abdullah Eryarsoy gibi kimlikler Türk siyasetine lazım.

Partisi, ideolojisi ne olursa olsun. Siyasete kalite gelmesi açısından belli meslek sahiplerinin, toplumla iç içe yaşayanların, insani değerleri olanların, geçmişine sahip çıkanların, geleceğe çok geniş perspektiften bakanların kenarda durmaması lazım.

Eryarsoy bu tanımlamadan uzak bir figür değil.

Bakarsınız yarın öbür gün yeni kurulan partilerden birinde başrol oluvermiş.

Şimdilik bunu ret ediyor fakat tam anlamıyla kapıları da kapatmıyor.

Eryarsoy’u izlemeye devam edeceğiz.

***

Mehmet Ellibeş konusuna dönersek;

Evet, ona biçilen ağabeylik rolünün hakkını fazlasıyla veriyor.

Ama bir türlü kendisinden beklenen liderliğe geçiş yapamadı.

Hatırlarsınız, eski dönemlerde AKP’de il başkanı olmak Vali olmaktan bile daha forsu olan bir şeydi.

Hatta ileri gideyim. Valiler il başkanından habersiz kentte karar bile alamazdı.

Büyükşehir belediye başkanı hava civaydı.

Uygulama makamı gibi bir şeydi.

Her şey önce il başkanının onayından geçerdi.

Ondan habersiz tek bir kişi bile işe alınmaz, işten atılmaz, kadrolaşamazdı.

O da yetmezmiş gibi hangi ihalenin kime nasıl verileceğine bile il başkanı karar verirdi.

***

Abartmıyorum, bunları yaşadı bu kent!

Ama Ellibeş’in bu taraklarda bezi yok desek yeridir.

Münferit birkaç olayı saymazsak Ellibeş ne belediye başkanlarını sıkboğaz ediyor ne teşkilatları.

Öyle olunca da maalesef lider olamıyor.

Zira taban lider diye tanımladığı ali kıran baş kesen vasfındaki il başkanlarıyla çalışmaya alışmış.

Daha sert üslup bekliyor.

Dolayısıyla Ellbeş onlara hafif kalıyor.

***

İşte bu yüzden diyorum ki Mehmet Ellibeş artık belediye başkanı olmadığını anlamalı.

Taraftar edinmeli, hem de çok sayıda taraftarı olmalı.

Siyasetin doğası bu.

Gözü kapalı peşinizden gelecek adamlarınız yoksa ne sizden ne de o teşkilattan bir şey olmaz!

Bir laf vardır, kuş uçmaz müritler uçurur diye.

Ellibeş’in müritleri hiç yok!

Herkes ağabey diye, büyük diye saygıda kusur etmiyor o kadar.

AKP gibi bir parti için bu özellik yeter mi, yetmez!

***

Bu saatten sonra Ellibeş’e format atacak halleri yok.

Ama üslubunu, çalışma usulünü değiştirmek için hala vakti var.

Şayet kamuoyuna göstermediği derin bir teşkilatçılık yanı yoksa

Mehmet Ellibeş’in ileriki günlerde tartışılır hale geleceğini öngörebiliriz.

Demek ki neymiş;

Belediye başkanlığı başka teşkilat başkanlığı başkaymış.

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları