Neden geçmişe takılıp kalırız??
Hemen hepimiz sık sık geçmişe takılırız. Geçmiş olaylara çakılıp kalmanın aslında gereksiz bir durum olduğunu ve buna takıldıkça hayatı kaçırdığımızın da farkındayızdır. Ancak yine de dönüp dolaşıp bu eziyeti kendimize reva...
Hemen hepimiz sık sık geçmişe takılırız. Geçmiş olaylara çakılıp kalmanın aslında gereksiz bir durum olduğunu ve buna takıldıkça hayatı kaçırdığımızın da farkındayızdır. Ancak yine de dönüp dolaşıp bu eziyeti kendimize reva görürüz..
Bizi geçmişe böylesine çeken şey, zihnimizin nasıl bir oyunu olabilir ve bize nasıl bir fayda sağlar sizce?
Düşünsenize geçmişe her dönüşümüzde durmadan aynı olumsuz şeyleri görseydik, aynı duyguları yaşasaydık ne kadar sıkıcı ve çekilmez olurdu değil mi?
Örneğin bir film düşünelim ve her gün o filmi açıp izlediğimizi hayal edelim. Hep aynı filmi seyretmekten sonunda öyle bıkardık ki televizyonun ya da bilgisayarın fişini çekip o filmi er ya da geç kapatırdık. Fakat geçmişin filmi zihnimizin sinema salonlarında sürekli değişik versiyonlarda oynuyor ve biz de filmden kopamıyoruz bir türlü.
Mesela, geçmişi Türkçe dublajlı seyrediyoruz önce. Karakterler Türkçe konuşuyor, söylenenlerin tek sözcüğünü bile kaçırmadığımızı düşünüyoruz. Geçmişte biz ne dediysek, başkaları ne dediyse, onun bire bir versiyonu oluyor bu. Ama sonra aynı filmi tekrar açıyoruz ve bu sefer altyazılar devreye giriyor. “ o bana şunu demişti, ben de ona şöyle cevap vermiştim,” meselesi bitip, “o bana böyle demişti ama galiba söylediği şeyi değil de, şunu ima etmişti, kesin başka bir şeyi kastetmişti,” faslı başlıyor.
Yani geçmişe yönelik bir niyet okuma izlemesi oluyor bu. Kaçırdığımız mesajlar, ıskaladığımız fırsatlar, olayların akışını tamamen lehimize değiştirebilecekken değiştiremediğimiz için hayıflandığımız pişmanlıklar devreye giriyor.
Sonra filmi tekrar başlatıyoruz ve bu defa da süresinin uzadığını görüyoruz.
Diyelim ki izlediğimiz film, on gün öncesinde yaşanmış bir kırgınlığın filmiydi. Arkadaşımız bize ağır gelen bir söz söylemiş ya da bizi incitecek bir davranışta bulunmuştu. Ama bir de bakıyoruz ki, biz nasıl olduğunu bile fark etmeden film tekrar montajdan geçmiş ve araya on yıl önce işittiğimiz bir başka kırıcı söz, beş yıl önce sevgilimizin bizi nasıl da terslediğini filme katmışız. Birbiriyle zaman ve mekan birliği bile olmayan sahneler peş peşe dizilmiş ve film başka bir film olmuş. Artık on gün önce yaşanmış kırgınlığın filmi olmaktan çıkmış, hayatımız boyunca herkes tarafından nasıl incitildiğimizin filmi oluvermiş.
Şunu netleştirmekte fayda var; geçmişe dönmemiz ve tekrar o sahneleri olduğu gibi yaşamamız mümkün değil.. bugünkü mantığımızla geçmişimizi değerlendirdiğimizde yanlış karar almış, yanlış davranışlarda bulunmuş, yanlış tepkiler vermiş ve hatta bir çok güzel fırsatı geri tepmiş olabiliriz..
Madem geçmişe dönemiyoruz dedik öyleyse geçmişten ders çıkaralım.. geçmişin analizini iyi yapalım ve hem bugün hem de yarın aynı hayaları buyur etmeyelim hayatımıza..
Kim bilir belki de hayatımızdan yanlış kararlarımız sonucu gittiğine inandıklarımız bizim için doğru olanlardı ve biz bunu zamanla anlayacağızdır.. Unutmayalım ki, bazen geçmişteki hatalarımız gelecekteki doğrularımızı bulabilmemiz için başka kapılar açar..
Geçmişin hapishanesinden kurtulup yaşadığımız An’daki güzellikleri keşfetmemiz dileğiyle..
Sevgiyle kalın
J