Basın amaç mı araç mı...?

Yakında bir seçim var ama ortada heyecan yok. Adaylar ziyaretlerini sürdürüyor, parti teşkilatları adayı takip ediyor. Kısır bir döngü içerisinde biz de seçime malzeme olacak haber arayışlarıyla vakit öldürüyoruz. Ama her şey seçim değil....

Yakında bir seçim var ama ortada heyecan yok.

Adaylar ziyaretlerini sürdürüyor, parti teşkilatları adayı takip ediyor.

Kısır bir döngü içerisinde biz de seçime malzeme olacak haber arayışlarıyla vakit öldürüyoruz.

Ama her şey seçim değil.

Hayatımızı buna odaklayamayız.

Bazen gülmek, kahkaha atmak, yürümek, koşmak, uzaklaşmak hatta ağlamak için bile kendimize vakit ayırmalıyız.

Bu dünyanın yükünü hep biz mi çekeceğiz?

Durmadan çalışmak için gelmiş olamayız, olmamalıyız.

En azından kendi adıma böyle düşünüyorum.

Bu mesleğin yorucu temposundan daraldığım oluyor.

Herkesin bir derdi, herkesin kendine göre bir hesabı var.

Kimse ayranım ekşi demiyor.

Kimse hedefine giderken önünde dikenli yol istemiyor.

Ve hiç kimse maşa varken elini yakmak istemiyor.

Basını bir amaçtan çok araç görüyor.

İşte buna katlanmak bana zulüm geliyor.

Herkesin gönlünü yapabildiğin kadar iyisin bu hayatta.

Peki, ya bizim gönlümüz…?

--------------------------------

Bu şehri yeniden sevebilir miyim?

Kocaeli beni gerçekten çok kasıyor.

Bu şehirde anlamlandıramadığım bir kasvet var.

Sanki başımızdaki yöneticilerin sevimsizliği, iş bilmezliği, dar açıları kentin geneline hakim oldu.

Bir kişi yüzünden koca bir şehirden soğur mu insan?

Soğuyor işte…

Karaosmanoğu’nun o vizyonsuz, kendini halka kapatan yönetim anlayışının verdiği hava artık dağılsın istiyorum.

Bir an evvel seçimler bitsin ve kim gelecekse gelsin de şu şehre el atsın istiyorum.

AKP’nin yönettiği diğer büyükşehirlerde bile insanlar bu kadar ayrıştırılmıyor.

Özgürlük alanlarına bu denli müdahale edilmiyor.

Bir de bize bakın…!

Eğlenmek için buradan kalkıp İstanbul’a, Sapanca’ya, Bursa’ya falan gidiyoruz.

Bizimkiler derseniz, uluslararası isim yapmış sanatçıları mekandaki sahnesinden yaka paça aşağı indiriyor.

Sokaklara baktığımda kendimi Arabistan’da falan zannediyorum.

Herkesi itip, alabildiğince bağırmak istiyorum.

Kimsiniz ulan siz diye…!

Nerden koptunuz da geldiniz diye haykırmak istiyorum.

Sonra bizi yönetenlere dönüyorum.

Başlarım sizin yöneteceğiniz kente diyorum.

Yettiyseniz yettiniz, bir gidin istiyorum.

Bir gidin ki bir insan yüzünden koca şehirden soğumayalım.

Bir değişim olsun ki, bir insan yüzünden bu şehri sevmeye devam edelim…

***

Galiba bu psikolojiyi en iyi Can baba yorumlamış.

O kadar güzel dizmiş ve sıralamış ki, insan şiirin içinde kaybolup gidiyor.

Boşuna gitmeye gerek kalmıyor.

Gidebilme ihtimalini en iyi o anlatıyor.

Bakın ne diyor Can Yücel…?

***

Bu günlerde herkes gitmek istiyor

Küçük bir sahil kasabasına

Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

Hayatından memnun olan yok.

Kiminle konuşsam aynı şey...

Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.

Bir kendisi

Bu yeter zaten.

Her şeyi, herkesi götürdün demektir..

Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.

Ama olmuyor.

Hani kendimizden razıyız diyelim, öteki de olmuyor.

Yani her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

Böyle gidiyoruz işte.

Bir yanımız "kalk gidelim",

öbür yanımız "otur" diyor.

"Otur" diyen kazanıyor.

O yan kalabalık zira...

İş, Güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,

Güvende olma duygusu...

En kötüsü alışkanlık

Alışkanlığın verdiği rahatlık,

Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.

Kalıyoruz...

Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

---------------------------

SENİ ÖLDÜREMEDİLER…!

Yazdıklarıyla, söyledikleriyle 30 yıl önceden bugünü bize anlatan

Fikirleriyle hala ışık tutmaya devam eden

Benim hayranlıkla baktığım o derin insan Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’yu

bir kez daha saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Bir insan nasıl ölmez, nasıl olur da öldürülemez en doğru örneği olan Mumcu’nun

Hala duyarlı insanlar tarafından aynı saygı ve sevgiyle hatırlanıyor olması müthiş bir şey.

Işıklar yoldaşın olsun büyük usta…!

Sen bize, başımıza gelecek olan her şeyi en ince detayına kadar anlattın ama biz çok geç anladık.

Çocuklarımıza anlatmak için ise şimdi fırsat bile bulamaz olduk.

Keşkeler faydasız biliyorum ama keşke aramızda olsaydın.

Işığınla aydınlatmaya devam etseydin…

Nurlar içinde yat!

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları