Birileri Ceyhan’ı dürtüversin!
AKP ilimizde beklenen mitingi gerçekleştirdi. Miting öncesi her zaman olduğu gibi Valilikten basına akreditasyon yapılır diye bekledim. Çünkü Başbakan veya Cumhurbaşkanı ilimize geldiğinde akreditasyon uygulamasını...
AKP ilimizde beklenen mitingi gerçekleştirdi.
Miting öncesi her zaman olduğu gibi Valilikten basına akreditasyon yapılır diye bekledim.
Çünkü Başbakan veya Cumhurbaşkanı ilimize geldiğinde akreditasyon uygulamasını valilik yapar.
Onlar da önlerindeki basın listesine göre kaç kişilik yer ayrıldığını ilgili kurumlara bildirir,
İsimler yazılırdı. Gazete Barış faaliyete başladığından beri Valiliğin basın portföyünde yer aldı.
Ancak bu kez miting için akreditasyon gelmeyince merak edip sordum.
Aldığım cevap malumunuz… AKP’nin il başkanlığından gelen listeye göre hareket edilmiş.
Hiç sıkıntı yok dedim.
*****
Bunların istediğini yazmayan basına tahammüllerinin olmadığını öğreneli çok oldu.
Ergenekon adı altında içeri alınan gazeteciler, basılmadığı halde toplanan kitapları unutmadık!
Bize yaptıkları uygulama onların yanında hiç kalır.
Neyse… “görev yasak tanımaz” deyip miting alanının yolunu tuttuk.
Elimizde fotoğraf makineleri yoktu çünkü mitinge fotoğraf makinesiyle girmek yasaktı.
Evet, yanlış duymadınız. Öyle CHP, MHP veya diğer partilerin mitinglerinde olduğu gibi,
Alana fotoğraf makinesiyle giremiyorsunuz. Telefonlarla idare ediyorsunuz.
Basın için özel bir platform ayrılmış, masa kurulmuş, ikramlar derseniz baş döndürücü.
Yeter ki alana inmesinler!
Yani onlar hangi açılardan fotoğraf alınması gerekiyorsa basını oraya hapsetmişler.
Öyle alanın bir orasında bir burasında dolanıp fotoğraf paylaşanları maalesef bu kez sahalarda
göremedik.
*****
E haliyle iş başa düştü. Girdik miting alanına ve başladık dolaşmaya.
Abartısız söylüyorum, orta alandan sonrasında o kadar boşluklar vardı ki, otur piknik yap.
Bize inanmayanlar olur diye tuttuk video çektik.
Çekim sırasında kürsüde Davutoğlu konuşuyordu. Yani ancak böyle inandırabilirdik.
Ama ona rağmen bizi yalancılıkla suçlayanlar çok oldu.
Bizim derdimiz, alanın ne kadar dolu olduğundan çok, seçmenlerin enerjisi,
Erdoğan’dan sonra AKP’lilerin Davutoğlu ile arasındaki bağı görmekti.
Kimsenin bir şey anlatmasına gerek kalmadan gittik gördük, hepsi bu!
Şimdi biraz gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.
******
AKP’de gerçekten ciddi anlamda mental yorgunluk başlamış.
Mitinge katılan seçmenlerin çoğu moralsiz ve heyecansızdı.
Ama heyecansızlığı sadece seçmene yüklemek yanlış olur.
Aynı şekilde Başbakan Davutoğlu’da bir o kadar heyecansız ve cansızdı.
Kolay değil tabi.
Erdoğan’ın sopası elindeyken Başbakanlık yapmak cidden kolay değil.
Konuşmasına “ey CHP, ey MHP, ey HDP” diye başlayan Davutoğlu’nu dinleyen halk, artık bunları
duymak istemediğini mimikleriyle belli ediyordu.
Sürekli tepkileri, insanların reflekslerini gözlemledim.
Davutoğlu’nun konuşmasının 13. Dakikasında insanlar oluk oluk dışarı çıkmaya başladılar ki, kayıtla
sabittir.
******
Yalnız şunu fark ettim. AKP’ye oy verenlerde 17/25 Aralığın izleri oturmuş.
Ar namus partilerine desteğe gelmişler ama her geçen gün ortaya saçılan israflar canlarını sıkmış.
Çok temkinliyimdir kolay kolay bir şeyi yazmam. Günün koşullarına göre kalem oynatmam!
Evet, ben bu iktidara oy vermedim vermem de ama bu demek değildir ki, gözüm kör kulağım sağır.
AKP iktidarı bu ülkeyi kanunlarla nizamlarla yönetmeyi becerebilseydi ve en önemlisi güç sarhoşu
olmasaydı, benim açımdan hiç sıkıntı yoktu.
Çünkü koalisyon hükümetlerin bu ülkeye ne kadar zarar verdiğini iyi biliyorum.
Ama yağmurdan kaçarken doluya tutulmanın ne demek olduğunu da hep birlikte gördüğümüze
inanıyorum.
Bugün AKP bütün şartsız kuralsız işler yapmasına rağmen hala iktidardaysa, bunda geçmiş dönem
koalisyon hükümetlerin payı büyüktür.
İnsanlar sırf istikrar diye diye gidip AKP’ye oy verdiler.
Ama bu iş buraya kadar.
*****
Gerçekten artık çok şımardılar. Bir sarı kart göstermenin zamanı geldi.
Ben öyle AKP’lilerin, bizler gibi özgür düşünen insanlar için dediği “Beyaz Türklerden” değilim!
Çevremde çok zengin insan var. Ama aynı şekilde çevremde el uzatmak istediğim binlerce insan da
var.
Ve zenginlerin sırf istikrar sürsün, düzen devam etsin dediği için bu iktidarı desteklemek zorunda
olduklarını biliyorum.
Öte yandan, herkeste bir bezginlik de var.
Bunu nereden anlıyoruz? Muhalefetin attığı doğru adımlardan.
Muhalefet partilerinin hepsi bu kez vatandaşa yönelik projeler ve söylemlerle iktidarı sarstı.
Emekliye ve asgari ücretliye vaat edilen paranın kaynağını sorgulayan iktidarın,
Diyanet işlerine Mercedes aldığını görebiliyorlar. İstediklerine kaynak var, bize gelince yok diyorlar.
Bunları gören AKP seçmeni, “canımız feda, oylar sizindir” demiyor ne yazık ki.
Alacağı paraya bakıyor. İki maaş ikramiye hiç de görmezden gelinecek bir vaat değil.
Üstelik geri dönüşü yok, banka faizi yok, dosya masrafı yok.
*****
MHP ilk defa ekonomide ve dış siyasette önemli isimlerle bende varım derken,
Saadet Partisi ve BBP’nin İttifakı eski seçmenine “Kendine gel, Allahtan korkunuz yok mu? Yuvana
dön” çağrısı itibar gördü.
HDP inşallah samimidir ve sandıktan çıkar.
Onlar da demokrasi olmadan ne ana dilin tadı var ne yörede Barışın adı var. Sanırım bu gerçekle yüzleşmişlerdir.
Anlayacağınız; AKP açısından bırakın 400 vekili, tek başına iktidar bile her geçen gün zorlaşıyor.
Ama hiç biri burnundan kıl aldırmıyor.
Hayatını zor geçiren insanlara “size bir şey yok, elinizdeki misketlerin kıymetini bilin yeter” diyor.
*****
Ve son bir şey… ilk gün ne yazdıysak o’dur. Mitinge katılım asla 30 binin üzerinde değildi.
Birileri Ceyhan’ı dürtüversin, uyandırsın.
104 bin hedefini tutturduk masalına en çok kim gülüyordur dersiniz?
Ah Civelek ah..!