İZAYDAŞ’a da karşıydılar…!

Kocaeli'nin yepyeni bir tartışma konusu daha oldu. Aslında konu yeni değil, hatta dondurucuda bekletiliyordu diyebiliriz. Olgunlaşmasını tamamlayan konu artık buzların çözülme aşamasına geçti. Mevzu; ilimizde üretilen günlük 2 bin ton...

Kocaeli’nin yepyeni bir tartışma konusu daha oldu.

Aslında konu yeni değil, hatta dondurucuda bekletiliyordu diyebiliriz.

Olgunlaşmasını tamamlayan konu artık buzların çözülme aşamasına geçti.

Mevzu; ilimizde üretilen günlük 2 bin ton evsel katı atığın bertaraf edilmesi…

Halk diliyle; çöp depolama alanı veya fabrikası.

*

“Çöp”

denilince nedense insanlarda otomatikman bir negatiflik oluşuyor.

Kimse ilçesinin çöp ile anılmasını istemiyor.

Onlar sesini yükseltmeden devreye Akademik Odalar Birliği giriyor.

Konu daha tartışmaya açılmadan itiraz sesleri yükseliyor.

Bu kısır döngü ile mesafe alınamadığını gören KBB Başkanı Tahir Büyükakın,

Akademik Odalar Birliği’ni işin içine katarak kendisinden beklenmeyecek bir adım attı.

Onlarla ortaklaşarak, katılımcı bir süreç yönetti ama onun öncesinde Akademik Odalar Birliği’nin daha önce hazırladığı bir rapor vardı.

O raporda, bir taraftan çöplerin bertaraf edilmesi konusunda geç kalındığını söylerken;

Öbür taraftan “Çöp depolama alanı Kocaeli’ye yapılmasın” şeklinde sonuca varılmıştı.

*

2017 yılında hazırlanan bu raporda çevre illerin kıraç alanları tavsiye edilmişti.

Sanki oralar terk edilmiş bölge, sanki o şehirlerde yaşayanlar insan değilmiş gibi!

Eğer bunun insan hayatına ve yaşam kalitesine olumsuz etkileri varsa, -ki böyle bir durum yok;

Kendimiz için istemediğimiz bir şeyi başkaları adına istemek en hafif tabiriyle vicdansızlıktır.

Mutlaka bilimsel verilere dayandırarak o tavsiyeyi yaptılar ancak yine de benim aklım bunu almıyor!

Kimse bizim pisliğimizi çekmek zorunda değil, bunu kavga dövüş kendi aramızda çözeceğiz.

*

Çöp söz konusu olunca kavgasız gürültüsüz yol almak imkansız.

Yıllar önce Sefa Sirmen İZAYDAŞ’ı Alikahya bölgesine kurdu diye ortalık toz duman olmuştu.

Türkiye’de eşi benzeri olmayan çöp fabrikasını Kocaeli halkına anlatmak hiç kolay olmadı.

Çok büyük riskler almayı gerektiriyordu çünkü atacağınız bu adım sizi yerinizden edebilirdi.

İdarecilik de bu değil midir? Risk almak, doğru bildiğinin üzerine gitmek, hepsinden öte; yapılan işin vatandaşın ve kentin hayrına olduğuna emin olmak.

Yani KARARLILIK bir idareci için en önemli sıfattır.

*

Peki, ne oldu? Sirmen’i ve CHP’yi İZAYDAŞ üzerinden vuranlar, daha sonra mührü ellerine alınca,

“Bir tane İZAYDAŞ yetmez, birkaç tane İZAYDAŞ daha lazım”

dediler ve İZAYDAŞ’ı sahiplendiler.

Kısacası o günün koşullarında “ihtiyaç” olan bir yatırım üzerinden siyaset ürettiklerini anlatmaya çalışıyorum.

Ama bazı konular vardır ki siyasete malzeme olduğu an, kaybeden şehir olur, biz oluruz.

Çöp depolama alanlarıyla ilgili yaşanan ve bundan sonra yaşanacak süreçte de benzer şeyler olacak.

Sırf siyaset yapma adına kentimiz vakit kaybedecek.

İhtiyaç olan hem de elzem hale gelen bir konuda kısır tartışmalarla vakit kaybedeceğiz.

O yüzden “siyasetin canı cehenneme” diyerek kitabın ortasından konuşacağım.

*

Son günlerde çöp depolama alanının Kandıra’ya yapılacağıyla ilgili sızıntı haberler yayılmaya başladı.

Gün geçtikçe tempo arttı. Her gün yeni bir bilgi eklendi.

Sanki bir dip dalgası yaratılmak isteniyordu.

Ve o dip dalgası dün akşam yapılan toplantı ile iyiden iyiye gün yüzüne çıktı.

Kandıra’da binlerce ağaç katledilirken susanlar, Kandıra’yı arazi mafyalarına terk edenler, pek çok olumsuzlukta kafasını kuma gömenler

Birdenbire kafa kaldırmaya başladı.

Neymiş, Kandıra’ya yapılacak çöp depolama alanından sonra oraya nasıl turist çekeceklermiş?

Kandıra 2006 yılında turizm bölgesi ilan edilmiş, 5 mavi bayraklı plaja sahip ilçeymiş.

Bu durumda turistler çöp dağları ile mi karşılanacak, diye sormuşlar.

*

Kusura bakmayın ama biraz geç kalmadınız mı?

2006 yılından bu yana tam 14 yıl geçmiş.

Peki o günden bugüne turizm adına Kandıra’da ne değişti?

Kocaeli’nin bir turizm master planı bile yokken Kandıra’nın bir “Çeşme, Bodrum” falan olmasını mı beklediniz?

Mavi bayraklı plajlara turist çekmek için ne gibi atılımlarınız oldu?

Kandıra’ya büyük oteller, pansiyonlar, marka restoranlar, hatta duble yol geldi de biz mi görmedik?

Geçtim onu, Kandıra’nın arazileri talan edilirken aklınız neredeydi?

*

Ben yaz tatillerinin büyük bölümünü Kandıra’da geçiriyorum.

Hala bir ilçeden çok kasaba görüntüsünü andıran Kandıra ile alakalı yazacak o kadar çok şey var ki!

Bunların yaptığı doğmamış çocuğa don biçmekten başka bir şey değil.

Durun bakalım. Daha konu netleşmedi.

Çöp depolama alanının Kandıra’ya yapılacağı yetkili ağızdan açıklanmadı.

Diyelim ki bu durum netlik kazandı.

Ama önce bir dinleyelim, öyle değil mi?

Bize nelerle gelecekler? Kandıra’yı onlardan çok mu düşünüyoruz, yoksa bunlar Kandıra’ya düşman mı, tartalım biçelim.

*

Öyle birilerinin isteğiyle “ön alma” gibi yapılan toplantılar bana samimi gelmiyor.

Kandıralı muhtarlar, Kandıra dernekleri konuyu büyükşehire sordu mu?

Afaki, ucu açık söylemler üzerinden, hiçbir doluluğu olmadan bayrak açmak doğru mu?

*

Yıl olmuş 2020 biz hala neyi tartışıyoruz?

Gelişen teknoloji ile yeni yapılacak depolama alanının Kandıra’ya, gıda organize sanayisinden daha fazla zarar vereceğini hiç sanmıyorum.

Bunun için beklemek gerektiğini düşünüyorum.

Bize neyle geleceklerini henüz bilmiyoruz.

Burada basın olarak üzerimize düşen görevleri de unutmamalıyız.

Zamanında Sirmen’e, -İZAYDAŞ’a karşı çıkanların hali ortada.

Onlara “Birkaç tane daha İZAYDAŞ lazım” dedirtti kurban olduğum Allahım.

Ve gerçek bu cümlede saklıydı, evet daha fazla İZAYDAŞ lazım.

Olayları akıl süzgecinden geçirerek yazıp çizmeliyiz.

Sırf bir tarafı karalayacağım diye şehir adına yapılacak olumlu işlerde köstek olmamalıyız.

*

Bakın, ortada bir şey yokken organize olarak açıklama yapan grup içerisinde halisane duygularla orada bulunanlar var ya;

Ben onların “kontrolsüz” olduklarını da pek sanmıyorum.

Yani bu işin bir üst aklı, hatta lobisi bile olabilir.

Geçen hafta CHP Milletvekili Tahsin Tarhan ne demişti?

“Kandıra’yı emlak mafyası basmış ama bunu konuşmuyoruz”

demişti.

Çok doğru bir söylemdi.

Kandıra’da ne var da emlak piyasası orada hiç olmadığı kadar hızlı?

Bedavaya satılan, köylünün elinden adeta gasp edilen o arazileri kimler ne amaçla topluyor?

Yoksa bu çöp depolama alanı çıkar çevrelerinin beklentilerine sekte mi vuracak?

*

Kandıra talan edilmiş,

köylünün elinde yaşayacak kadar arazi kalmış;

Neymiş, Kandıra’ya yazık ediliyormuş?

Son on yıldır oralardan kimlerin arazi kapattığına bir bakın!

İçinden iktidardan da muhalefetten de çok önemli siyasi aktörler çıkmazsa ben de bir şey bilmiyorum.

Eee, siyasi aktörlerin mallarının olduğu yere gelip “çadır kuracağım” derseniz, bu ayaklanmaları da normal karşılayacaksınız.

Onlar da önlem olarak ne yapacak?

Kandıra’nın gariban insanının duygularını kullanıp, mallarının heba olmasının önüne geçecek.

*

Onu bunu bilmem!

Ben doğru bildiğimi söylemekten sakınan biri değilim.

Bu yazım dolayısıyla Kandıralı vatandaşlarımızdan tepki alacağımı biliyorum.

Ama onlar da zamanla neyin ne olduğunu anlayacaklar.

Tıpkı Sirmen’i anladıkları gibi.

Sadece biraz geç fark etmiş olacaklar, hepsi bu.

*

Tabi bu arada basın camiasından çöp depolama alanına karşı çıkanların samimiyetini de sorgulamak gerekecek.

Vakti zamanında ilimize yatırım yapacak olan Güney Kore’nin sanayi devi POSCO fabrikasını yerden yere vuranlar;

Sahip oldukları gazetelerinde ortak bildirge yayımlayanlar ve bu işe karşı çıkan diğer medya mensupları

Meşhur danışman Ömer Polat’ın “dahiyane planı” çerçevesinde alıp Güney Kore’ye götürüldü.

Orada POSCO’nun “muhteşem yüzü” ile tanıştılar (!)

Polat’ın zekice yaptığı plan tutmuş, Kocaeli’ye “İKNA OLMUŞ GAZETECİLER” olarak dönmüşlerdi.

POSCO’nun bırakın çevreye zarar vermesini, çevre dostu olduğunu dahi söylemekten çekinmediler.

Yani bir geziye tav oldular.

*

Tabi biz öyle biliyoruz, işin arkasında onları tavlayacak ne gibi gelişmeler yaşandı orası sır(!)

Ama sonuçta hiçbirinin derdi bu kent değil, onu görmüş olduk.

Yüz seksen derecelik keskin dönüşlere baktığınızda bunu çok net görebiliyorsunuz.

O yüzden en başta fikrimi söyleyip, duruşumun ne olacağını ifade ettim.

Çöp depolama alanı olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır.

Dün İZAYDAŞ’ı anlamayanlar bugünkü ihtiyacı da anlamayacaktır.

Daha doğrusu anlamak istemeyecektir.

Ama onlar anlamıyor diye bu gerçeği öteleyemeyiz.

*

Bu tesis illa bir yere kurulacak ve hangi ilçeye yaparsanız yapın itirazlar yükselecek.

İşte burada, idarecilerin “KARARLILIĞI” devreye girecek.

Bilimsel veriler ne diyorsa oradan geri adım atılmasın!

Bilimin ışığından ayrıldığımız, siyaseti öne koyduğumuz an bu kent her yönüyle çöp olur gider(!)

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları