Deliler Ülkesinde-Keloğlan Masalları-1
Bilgi Yayınevi'nin Çocuk Kitapları bölümünden çıkan Hasan Latif Sarıyüce'nin Deliler Ülkesi'nde kitabı geçiyor elime. Keloğlan Masalları-1 diye yazılan kitap kültürel olarak hemen hemen hepimizin çocukluğunda yer alıyor...
Bilgi Yayınevi’nin Çocuk Kitapları bölümünden çıkan Hasan Latif Sarıyüce’nin Deliler Ülkesi’nde kitabı geçiyor elime. Keloğlan Masalları-1 diye yazılan kitap kültürel olarak hemen hemen hepimizin çocukluğunda yer alıyor zaten. Farklı versiyonları ile televizyonlara da konu olan Keloğlan hikayelerini Hasan Latif Sarıyüce’den okumak benim için ilk deneyimdi.
Keloğlan Masalları’na bugünden bakınca eleştirecek çokça şey buluyorum anlatılanlarda, öncelikle bunu belirtmem gerekiyor. Haddimi aşmamak için de özellikle üzerinde düşünerek yazıyorum bu yazıyı. Yine de kültürel yaşamımıza konu olan ve pek çoğumuzun hikayelerine tanık olduğumuz Keloğlan Masalları ile ilgili bu kitap önemli ve kıymetli. Önem ve kıymeti de vermek istediği mesajlarda. Genel itibariyle haksızlığa karşı duruşu, adalet arayışı, kötülüklerin yok edilmesi, pratik zeka gibi ilk sırada sayacaklarımızın dışında başka şeyler de var bu kitapta.
Bölümler halinde kısa masallardan oluşan kitapta toplamda altı konu işlenmiş. Köy enstitüleri mezunu olması ve öğretmenlik mesleğinden emekli olan Hasan Latif Sarıyüce’nin mesaj kaygısı belirgin, öncelikle bunu belirtmek gerekiyor. Her masalın sonunda bu mesaj belirgin bir şekilde yazılmış. Klasik masallarda “gökten üç elma düştü” diye devam eden kısmı tam da bunun için yazılmış.
Keloğlan hepimizin bildiği fakir bir aileden gelen ve annesiyle yaşam karşısında mücadele veren bir halk kahramanı. Bununla birlikte umut veren bir yanı da kötülere karşı her zaman galip gelmesi. Bu yönleri zaten belki de hepimizin zaman zaman hatırladığımızda memnun olacağımız kısımlar. Adaletin sağlanması, iyilerin galip gelmesi, kötülerin cezalandırılması gibi kavramlar çocukların kendilerini daha güvenli hissetmelerini sağlayacaktır elbette. Dolayısıyla aslında bu duyguların geliştirilmesi kıymetli bir çaba.
Sanırım kültür kavramını daha çok düşündüm bu masalları okurken. Masal anlatma şekline uygun giriş ve sonuç kısımları özellikle tam da benim çocukken dinlediğim masallar gibi. “Bir varmış, bir yokmuş, develerin tellal, pirelerin berber olduğu…” diye başlayan ve sonuç kısmında da “gökten üç elma düştü” diye biten masallar tam da hayal dünyasını geliştirici yönde. Pirelerin berber olduğunu hayal edin, yetişkin dünyasına ait olmasa da çocuk olmak böylesine güzel ve kıymetli işte. Masallarda da doğaüstü güçler ve olaylar bu yanıyla çocukların dünyasını besliyor.
Birinci masalın sonunda gökten düşen elmalar akıllarını kullanan çocukların, ikincisinde iyiliği güneş gibi alınlarında doğduran çocukların başlarına düşmüş. Keloğlan’ın Altınları adlı üçüncü masalda ise haksız davranmayan, haksızlığa karşı koyan, hakkına razı olan çocukların başlarına düşüyor elmalar. Hasan Latif Sarıyüce’nin masallarında Keloğlan adaletli, merhametli, zeki ve başarılı olarak tasvir ediliyor. Dogmatik şeyleri eleştiriyor bu masallarda Keloğlan. Sunulanı olduğu gibi kabul etmiyor, hakkını arıyor ve adaletin yerini bulmasını sağlıyor. Bu masallarda bir taraftan eğlendiren, diğer taraftan düşündüren olaylar anlatılıyor. Bunda elbette yazarın çabası çok büyük. Bir başka masalın sonunda o elmalar sorunlarını çözmesini öğrenen çocukların başına düşüyor.
Yazmadan duramayacağım eleştiri noktalarımı da hemen belirtiyorum; Keloğlan’ın sorun çözdüğü yerlerde kendisine istediği kızı alabileceğinin söylenmesi (kadının söz hakkı olmadan), padişahların ceza yöntemlerinin çok sert olması. Örneğin hırsızların idamla cezalandırılması gibi. Bir ayrıntıyı belirtmem gerekiyor, o da Keloğlan’ın ağzından bu konuya dair eleştiri yapılıyor olması, Keloğlan İle Marifetli Hırsızlar adlı masalda. Bu masalda suç işleyen vezirlere dönen Keloğlan “İşlediğiniz suçlar nedeniyle sizi görevlerinizden uzaklaştırıyorum. Aslında geleneğe uyarak idam edilmeniz gerekirdi. Ama bu kanlı uygulamayı ortadan kaldırıyorum” diyor. Bir de ilerleyen bölümlerde yine Keloğlan için kimseyi incitmediği, haksızlık ve yolsuzluğun önüne geçtiği yazılıyor. Zaten bu masal iyilik teması ile son buluyor.
Bu kitabı okurken aklıma çok şey geldi. Kitap okurken çocuklarla konuşmak ve onlarla okuduklarınızı tartışmak belki de en güzeli. Böylece eleştirel okuma pratiği küçük yaşlardan edinilebilir. Örneğin sizi rahatsız eden konular veya sözler ile ilgili çocuğunuzla konuşun. Masalı okuduktan sonra “Sence nasıl olsaydı daha iyi olurdu?” veya “Sen olsan Keloğlan’ın yerinde ne yapardın?” gibi sorularla konuyu açabilirsiniz. Böylece hem aranızdaki bağ güçlenir, hem de yazılanı zihninizde ve çocuğunuzun zihninde tartışmaya açarsınız. Bunun çocuklar açısından geliştirici olabileceğini de düşünüyorum. Onları dünyadaki her şeyden yalıtılmış şekilde büyütemeyeceğimize göre eleştiri ve özeleştiri yapabilmelerinin yollarını açmak belki daha olumlu olacaktır.
İlerleyen dönemde bu okuma ve konuşmalar çocukta karşılaştırmalı okuma davranışını geliştirebilirse çok güzel ve kıymetli bir şey edindirmiş olursunuz çocuğunuza. Bir haberi okurken, bir olayı çözümlerken, bir konuyu irdelerken farklı şekillerde düşünmesi, araştırması ve karşılaştırmalara gitmesi kendi adına en büyük kazanımlardan olacaktır. Hata yapabileceğimizi, bizlerin o eleştiri oklarına maruz kalacağımızı bilerek ve isteyerek çocuklarımıza bu alışkanlığı kazandırmalıyız diye düşünüyorum. Bu arada bahsi geçen kitaptaki kahraman Keloğlan ile ilgili çizgi filmleri izlemek yerine kitap okumak sizin çocuğunuzla geçireceğiniz zamanın kalitesini arttıracak ve onun hayal dünyasına seslenmenizi sağlayacaktır. Ne kadar fazla sözcük ve masal dinlerse zihnindeki muhakeme yeteneği o kadar gelişecektir. Sizin sesinizle çocuğunuzun hayal dünyasına girsin kahramanlar. İlerde en güzel seslerin onlar olduğunu anımsayacaktır yokluğunuzda. Onun kulağını da, gözünü de güzel ve iyi şeylerle doldurun ki ordan size ve topluma güzel şeyler dönsün. Bumerang etkisi yapsın güzel ve iyi olan ne varsa. Tam da Hasan Latif Sarıyüce’nin vurgularında olduğu gibi değer sistemi hak, adalet, sevgi, iyilik ile dolsun.