KOTO’ya renk geldi…

Kocaeli Ticaret Odası yapısı itibariyle çok sesliliğe oldukça müsaittir. Çünkü iki kişi çalıştıran girişimciden tutun, yüzlerce insan çalıştıran irili ufaklı çok sayıda esnaf-iş adamı vs. Ticaret odasına kayıtlıdır. Haliyle birinin...

Kocaeli Ticaret Odası yapısı itibariyle çok sesliliğe oldukça müsaittir.

Çünkü iki kişi çalıştıran girişimciden tutun, yüzlerce insan çalıştıran irili ufaklı çok sayıda esnaf-iş adamı vs.

Ticaret odasına kayıtlıdır.

Haliyle birinin derdi öbürküne dert bile değil baktığınızda.

Büyük iş adamlarının derdi ise küçük esnafın algılayacağı boyutun çok çok üzerinde olduğundan

Birbirilerini anlamaktan da oldukça uzaklar.

Doğal olarak bu da kimi yönetimsel sıkıntıları da beraberinde getiriyor.

****

KOTO yönetimine şöyle bir bakıyorsunuz, “Bu adamlar gerçekten bizim derdimize çözüm olabilirler mi” diye düşünmeden edemiyorsunuz.

Bu sözü kişiler bağlamında söylemiyorum.

Nitelik, etkinlik, donanım, çözüm odaklı olma, vizyon gibi değerler ölçüsünde konuşuyorum.

KOTO’nun yeni yönetimiyle ilgili tahlil yapmak, bir karara varmak için elbette daha erken.

Ancak perşembenin gelişi çarşambadan belli olmuyor da değil!

****

Hepimizin bildiği gibi çok çalkantılı bir dönem yaşadı KOTO.

En başından beri KOTO’nun Özdağ aracılığıyla FETÖ terör örgütüne teslim edildiğini, bu yapıya yakın insanların oraya doldurulduğunu söylemekten gram geri adım atmadım.

O hainlerin en güçlü olduğu dönemlerde bunu söylemek ise öyle her baba yiğidin harcı değildi.

Biz KOTO’da FETÖ vurgusu yaparken, bunun için mahkeme kapılarında hesap verirken

O zaman çoğu basın kuruluşu bizim KOTO’da açtığımız gedikleri kapatma, iade-i itibar yapma peşindeydi.

Özdağ’ın ne mükemmel işler yaptığını yazıp çizmeye devam ediyor, bizi de reklam alamadığı için KOTO’ya saldıran gazeteciler olarak tanımlıyorlardı.

Fakat zaman bizi haklı çıkarınca hepsinin nasıl tornistan yaptıklarını hep beraber gördük.

Bunun keyfi bana yetti de arttı bile...

****

Tüm bunların hepsi ibretlik hikayeler olarak hafızamda yerini aldı.

Yani bizim mevzumuz kişisel olmadı hiç, mevzu çıkarcılık da olmadı.

Benim amacım, devlet içinde yapılanan hainlerin buralara kadar sızdığını göstermek ve devletin harekete geçmesini sağlamaktı.

Nerede şimdi Özdağ? Nerede Bülent Karagöz? Nerede Oktay Koç? Nerede Yusuf Koçak ve diğerleri?

Bakın bunların hiçbiri kalmadı.

Kalmadı ama tam anlamıyla bitmişte değiller.

Ben inanıyorum ki pek çok kurumda hala hain yapının ayakları var.

Buna KOTO’da dahil…!

*****

KOTO’nun son seçim sürecinde özellikle yazılarımda buna vurgu yaptım.

Şimdiki Başkan Necmi Bulut üzerinde çok büyük bir uzlaşı olması bile beni o an için tedirgin etmişti.

Evet, Necmi Bulut için kimse o yapıya kıyısından köşesinden değmiştir diyemez, demediler.

Ama KOTO başkanı kadar etrafının da normalleşmesi son derece önemliydi.

Başkan Bulut, bu konudaki uyarıları dikkate almaya azami önem gösterdi.

Attığı her adımı izledim, yanında dolaştığı adamlar kimler, onların kimlerle yakın ilişkileri var, tartmaya çalıştım.

Ve geldiğim son noktada Necmi Bulut’un bu iş için uygun bir kimlik olacağı kanaatine vardım.

Bir adamı herkes istiyorsa orada sorun mu vardır, yoksa orada birlik mi vardır, anlamaya çalıştım.

Gördüğüm kadarıyla bunun adı sorun değil, tam tersi çözümdü…

****

İşte ben kendi penceremden bir basın mensubu olarak böyle bir kredi verdim Başkan Necmi Bulut’a.

Onun temiz bir mazisi ve kişiliği olduğuna dostların da etkisiyle ikna oldum.

Ha, diyeceksiniz ki senin ikna olman çok mu önemli?

Değil elbette… KOTO başkanının bireysel olarak bana ne faydası ya da ne zararı olabilir ki?

Veya benim ona ne faydam olacaktı?

Ama biz kamu yararına iş yapıyorsak, geniş düşünmek, büyük fotoğrafı görmek zorundayız.

Benim gördüğüm fotoğrafta da sakin, ağır, toparlayıcı, devletçi, milliyetçi, dürüst bir başkan modeli vardı.

Eksikleri yok mu, var tabi. Ancak temel taşlar yerinde mi ilk önce ona bakmak lazım.

O eksikler zaman içerisinde kendisinin de edindiği tecrübelerle, ekibine kulak vermekle, ortak akıl yöntemiyle çözülecek şeyler.

****

Buradan yola çıkarak düne dönmek istiyorum.

Bilindiği gibi Çarşamba günü KOTO meclis toplantısı yapıldı.

O toplantıya meclis üyesi Faruk Bostan’ın “ÜST AKIL” sözleri damga vurdu.

Bostan, Özdağ döneminde hayata geçirilen KOTO Akademi okulunun amacından saptığına dikkat çekti.

Özdağ dönemindeki yanlışların hala düzeltilmemesini üst akla yordu.

Bu çıkışında çokta haklıydı.

Faruk Bostan’ı iyi tanırım. Ondan herhangi biriymiş gibi söz etmek istemiyorum.

Bu kentte dostum, arkadaşım dediğim birkaç kişiden biridir.

Aykırıdır ama dümdüzdür.

En sonda söylenecek sözü en başta söyler ki vakit kaybı olmasın.

Dün de öyle anlardan biriydi Faruk Bostan için.

KOTO Akademi okuluna yapılan ziyarette gördüklerini meclis kürsüsünden paylaştı.

Normalde bunu Başkan Necmi Bulut’a birebirde de söyleyebilirdi ama bizim Faruk Bostan böyledir.

Kafasının arkasında bir şey yoktur. Başkan Bulut’u çok yakınında görünenlerden daha çok onun düşündüğünü gösterme yöntemi ise kendine hastır.

Dün de çok samimiydi, daha öncesinde de…

Söyledikleri ise asla yanlış değildi.

Madem bu okul ara eleman sıkıntısına çözüm bulmak için açıldı, o zaman ara eleman yetiştirecek bir sistem getirilmeliydi.

****

Ama onlar ne yaptı?

Meslek lisesi adının önüne “Teknik” kelimesini ekleyip, gerekli prosedürleri yapıp üniversite hedefindeki öğrencileri okula almaya başladılar.

Haliyle iş amacından sapıp da kimsenin sesi çıkmayınca ses çıkaran birileri de oluyor.

Çünkü bunların hepsi Özdağ yönetiminde olan işler, yani düzeltilmesi gerekiyor.

Normalde Başkan Necmi Bulut’un ne yapması lazımdı?

Getirin şu okulun gelirini, giderini, kayıtlarını, raporlarını bakalım neler var, demesi lazımdı.

Belki bunların tamamını yaptı, bilemiyorum ancak bu sistemle bu okulda pek çok sektöre ara eleman yetişmeyeceğini görerek ona göre adımlar atması gerekirdi.

Peki Bulut ne yaptı?

Her işi ben bilemem, işi bilenler devam etsin dedi iyi niyetiyle.

Fakat iyi niyet her yerde para etmiyor sevgili başkan!

KOTO öyle şeyler gördü ki ve bu hainler öyle bir yapılandılar ki, eğitim yuvaları da bu yapılanmanın odak noktalarından biriydi.

Hele de okulu kuranlar onlarsa (!)

Ama gördüğüm kadarıyla KOTO Akademi’deki yönetim kadrosunda en ufak bir değişikliğe gitmediniz!

Ne yöneticisi değişti ne müdürü ne alt kadroları!

Hadi değişmediler, o zaman hiç olmazsa şu sistemi doğru noktaya taşısaydınız!

Faruk Bostan’ın da dediği aynı şey.

****

Ve sen sevgili başkan… öyle bir kredin var ki üyelerde ve bizde; biz seni en ufak bir olayda harcama niyetinde değiliz!

KOTO’ya vurmak için fırsat falan kolladığımız da yok!

İstiyoruz ki geçmişe dönülmesin, acı tecrübelerden ders çıkarılsın.

Eksiklerini söyleyeceğiz, sende eksik kabul ettiğini düzeltmek için çaba harcarsın veya harcamazsın orası senin takdirin.

Çoğu insan gibi iyi niyetinden zerre şüphe duymuyorum fakat ortalık henüz süt liman falan olmuş değil.

En ufak bir delikten bile girmek için çaba harcayanları herkesten önce görmelisin.

****

Dün Faruk Bostan’ın sözleri de kardeşçe, dostça, aldığı sorumluluk bilinciyle yapılan uyarıdan öte bir şey değildi.

Etrafındaki şak şakçılardan duyamayacağın kadar önemli sözlerdi her biri.

Naçizane tavsiyem önce bir rahat ol, sonra da cesur ol!

Senden önce o makamda oturanlar koca kenti hop oturtup hop kaldırıyorlardı.

Tabiki sen de böyle yap demiyorum ama olduğun noktanın farkına var lütfen.

Artık KOTO’da bir şeyler değişsin, dört-beş aydır kıyı kıyı gittiniz ama artık hareket zamanı.

****

Sözü çok uzatmadan farklı bir noktaya daha değineyim.

KOTO meclisi bence dün hiç olmadığı kadar renkliydi.

Bütün komiteleri silip süpüren başkan ve yönetiminin hiç eleştirilmeyeceğini düşününce

İnsanın içi sıkılıyor nedense.

Hep mi doğru yapılır, hep mi güzel şeyler olur? Tabi ki hayır.

Kıran kırana fikir tartışmalarının yaşandığı çok meclisler görürüz inşallah.

Bu başkan hepsini göğüsleyecek kadar anlayış zengini biri.

Ve dileğim odur ki; bu tartışmalardan sonra kazanan Kocaeli Ticaret Odası olsun.

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları