Şimdi size bir olay anlatacağım.
Kokuşmuşluğun, liyakatsizliğin ne olduğunu anlamanıza yardımcı
olacak bir olay.
Kocaeli Üniversitesi’ni nasıl kendi şirketleri gibi
yönettiklerini gösteren bir olay…
Dayın yoksa istediğin kadar oku, istediğin kadar başarılı ol
nafile. O dayı illa olacak dedirten bir olay…
Buradaki olayda baş kahramanımızı takdim edeyim önce.
****
Kendisi Türkiye’nin en büyük sorununu çözmek için Hükümetimiz
tarafından görevlendirilen “AKİL İNSANLAR”
listesinin güzide temsilcisiydi.
2014 yılında AKP Hükümetinin başlattığı Çözüm sürecinde
Kürtlerle arayı bulmak mı dersiniz, Kürt vatandaşlarımızı kafalamak
mı dersiniz, artık adına ne diyorsanız deyin;
İşte o olayda kendisine büyük rol verilmişti.
Sanatçı Orhan Gencebay’dan bahsediyorum.
“Barış için elimi taşın altına koyarım” diyerek
AKİLLİĞİNİ ortaya koyan;
Ve hemen ardından “TÜRK MİLLETİ TANIMI BİR KÜLTÜR
BAŞLIĞIDIR, IRKLA ALAKASI YOKTUR” diyerek bir bilgeden
daha bilge olduğunu kanıtlayan (!)
İşte bizim Akil insanımız sadece Kürtlerle barışı sağlamakla
değil, başka işleri de vazife edinmiş kendisine.
***
Hafızalarınızı yoklayın; yakın zaman önce Kocaeli
Üniversitesi’ne gelmişti kendileri.
Rektör Hülagü’yü ziyaret eden Orhan Gencebay, İletişim Fakültesi
öğrencileriyle bir araya gelmişti.
Gencebay’ın bu ziyareti çok şirin bir şeymiş gibi basın
kuruluşlarına servis edildi haliyle.
Hepimiz bu ziyareti çok olağan, çok samimi bulduk, değil mi?
Maalesef değilmiş…
Bizim o çok saygı duyduğumuz, şarkılarını dinlerken mest
olduğumuz Gencebay, meğerse bir torpil istemek için KOÜ’ye
gelmiş.
Ve bu olay KOÜ çevresinde büyük yankı uyandırmış.
Daha fazla uzatmadan olayı anlatayım…
***
14 Mayıs tarihinde yayınlanan ilanla KOÜ Fen Edebiyat
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Anabilim
Dalı’na Yrd. Doç. kadrosu açıldı.
Bu kadroda aranılan şartlarda da “Türk romanı ve kent
sosyolojisi alanlarında disiplinler arası konularda çalışmalar
yapmış olmak” İbaresi yer aldı.
Buraya kadar her şey normal, her şey masum.
Ama asıl olay Mart ayının başında ünlü arabesk sanatçımız Orhan
Gencebay’ın Sayın Rektörü ziyaretinde gizli.
Sosyal Medya paylaşımlarında da alenen duyurulduğu üzere Orhan
Gencebay bu ziyarette yalnız değildi.
Yanında Maltepe Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Yeni Türk Edebiyatı anabilim dalında Öğretim Görevlisi olan,
babası müzisyen Cem Yılmaz Budan var.
Uzmanlık alanı da; tesadüf bu ya, tıpkı ilan şartlarında
arandığı gibi…
***
Bayram değil seyran değil Orhan Gencebay KOÜ’yü niye ziyaret
etmiş diye soranlara işte cevap…
Gencebay’ın isteğiyle Rektör Hülagü’nün
rızasıyla
çok münasip şartlara sahip (!) olan Cem Yılmaz
Budan, Maltepe’den gelip kadroyu kapıvermiş.
İşin en vahim tarafı ise, 1998 yılından beri Kocaeli
Üniversitesi’nde görev yapan, 17 Ağustos depreminde dahi bu kenti
terk etmeyip canla başla öğrencilerinin yanında olduğu
söylenen;
Ancak hala Yrd. Doç. kadrosu kendisine verilmemiş olan
Gonca Arkon Hoca’nın emeğinin üstüne basa basa bu
haksızlığın yapılıyor olması imiş.
Evet, Gonca Arkon da ilanın verildiği bölümün ve anabilim
dalının hocası ve hatta uzmanlık alanı da “Roman”…
Ama maalesef yıllardır Yrd. Doç. kadrosu bekliyor.
Ve maalesef onun adına Sayın Rektörü ziyaret edecek kimsesi
yok…
***
Bana anlatılanlara göre Sayın Rektör bunu o kadar başına buyruk
yapıyor ki, teamül falan dinlemiyor.
Yaptığı işten ne Bölüm Başkanı’nın ne de Yeni Türk Edebiyatı
Anabilim Dalı Başkanı’nın haberi yok! Orhan Gencebay’ın isteği
üzerine apar topar bir ilanla adrese teslim kadro açılması elbette
ki teamüllere aykırı bir durumdu.
Ki, bu durumun ortaya çıkmasının ardından Edebiyat Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Adnan Rüştü Karabeyoğlu ve Gencay Zavotçu
dışında
Tüm anabilim dalı başkanlarından oluşan Bölüm
Kurulu’nun istifa ettiği konuşuluyor.
****
Şimdi söyler misiniz, ADALET-HAK-HUKUK
nerede…?
Sınavda soruları çalınan çocukların hakkına girenlerden
farkınız ne?
Atmaya geldi mi mangalda kül bırakmayan o tavırlarınızı seveyim
sizin.
Hiç unutmam; bir gün tesadüfen karşılaştığım bir
ortamda Rektör Yardımcısı Ercüment Çiftçi ile bir muhabbetim
olmuştu.
KOÜ’nün ne kadar iyi yönetildiğini, Hülagü’nün KOÜ için büyük
bir kazanım olduğundan falan bahsetti.
Hoş, Ercüment Bey’den dinlediğim üniversite güzellemesi bana
bir şarkının nameleri gibi gelmişti ya; neyse…
Ama Ercüment Çiftçi’yi diğerlerinden ayrı bir yere koyduğum
için üniversite konusunda bir şey önüme geldiğinde iki kere
düşünmeye çalıştım.
Haklılık payı olabilirdi, bazen işler bizim buradan gördüğümüz
gibi olmayabiliyordu.
****
En nihayetinde yukarıda anlattığım olaya benzer bir olay geldi
karşıma.
Yine Fen Edebiyat Fakültesi ve yine hakkını alamayan
biri…
Kişi, doktorasını tamamlamış, Yrd. Doç. Kadrosunu çoktan hak
etmiş.
Sezer Hoca zamanından beri bekliyor, onunla da konuşulmuş, söz
alınmış.
Fakültede ilgili kim varsa bu kişiye kadro sözü vermiş, kadro
açıldığı takdirde verileceği kamuoyuna açıkça ilan edilmiş.
Ancak beklenen kadro ona değil, doktorasını yeni
tamamlayan, torpilli, dayısı olan birine verilmiş.
Yılmamış, işini takip etmiş, aynı kadroya tekrar başvurmuş,
mahkeme açmış.
O arada Sezer Hoca gitmiş, Hülagü Hoca gelmiş.
İlk davayı kazanmış ve hemen Rektör’den randevu istemiş hakkını
savunmak için fakat ne mümkün!
Derken Üniversite, idare mahkemesinin iptal kararına
jüriyi uydurarak torpili olan aynı kişiyi yeniden
atamış.
Yani randevu vermemesinin sebebi belli olmuş.
Bu kez derdini anlatmak için üniversite yönetimden randevu
almaya çalışmış fakat kapıya bile yanaşamamış.
***
Düşünsenize… bu işler için orada bulunanlar, sorun
çözmek için değil, sorun yaratmak için koltukları işgal eder
olmuşlar.
Sonuç olarak 8-10 yıldır kadro bekleyen bilmem kaç kişiden biri
olan bu vatandaşın derdine çare olur muyuz, işin aslı astarı nedir
diye Ercüment hocayı aradım.
Olayı özetledim. Bana göre ortada büyük bir haksızlık vardı ama
ona göre büyütülecek bir durum yoktu.
Tercih edilmeyen, öğrencisi az olan bölümlere kadro
açılmadığını ya da çok az açıldığını söyleyip işin içinden
çıkıverdi.
Ya, uygulanmayan mahkeme kararı ne
olacak?
Her torpili olana kadro var da Akademik kariyeri tavan
yapmışlara neden yok diye bile soramadım.
Bu hakları yerken hazmı zor olmuyor mu, diyemedim.
****
İnsana geri dönüp bilgi verme zahmetinde bile
bulunmuyorlar.
Biz torpil istemedik, ayrıcalık istemedik. Başkasının hakkını
gasp etmeyi ise aklımızdan geçirmedik.
Şahsı ne tanırım ne bilirim. Haber yapmadan önce işin aslını
öğreneyim istedim.
Ama verecek cevapları olmayınca işte böyle susarlar.
Kısmet bugüneymiş, o gün yaşananlara bir yenisi
eklenince dayanamadım.
Bir değil, iki değil, nedir bu başına buyrukluk Allah
aşkına…
****
Fakat o değil de, öyle haklılar ki hepsi, insan onların
yanında haklı olmaya utanıyor…
İşte Kocaeli Üniversitesi böyle liyakatten uzak
yönetiliyor.
Varsa itirazı olan buyursun ispatlasın…!
KOÜ’de işinin görülmesi için illa bir dayı olacak ve o
dayı oraya gidecek…!