Cumhurbaşkanlığı seçimleri
Türkiye tarihinde, 1921 ve 1924 Anayasalarının yürürlükte olduğu dönemlerde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde herhangi bir sorun yaşanmazken, 1961 ve 1982 Anayasalarının yürürlükte olduğu dönemlerde Cumhurbaşkanı seçimleri siyasi...
Türkiye tarihinde, 1921 ve 1924 Anayasalarının yürürlükte olduğu dönemlerde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde herhangi bir sorun yaşanmazken, 1961 ve 1982 Anayasalarının yürürlükte olduğu dönemlerde Cumhurbaşkanı seçimleri siyasi krizlere neden oldu. 1923-1961 yılları arasında yapılan 12 cumhurbaşkanı seçimine tek aday katıldı ve bu seçimler birinci turda tamamlandı. 1966’dan sonraki altı seçimde birden çok aday çıktı.
Çözüm arayışları sırasında, dört kez anayasa değişikliği gündeme geldi; 1973, 1980 ve 2000 seçimlerindeki değişiklik önerileri Meclis tarafından reddedildi; 2007 yılındaki Cumhurbaşkanı seçimlerinde gündeme gelen Anayasa değişikliği referandumla kabul edilerek seçim sisteminde köklü değişiklikler yapıldı.
Cumhurbaşkanları, 2007 Anayasa değişikliğine kadar TBMM üyeleri tarafından seçildi. 2007 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi öngörüldü.
Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar 20 kez cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Bunların 18’inde Cumhurbaşkanı Parlamento tarafından seçildi, 1980 yılında yapılan Cumhurbaşkanı seçimi sonuçsuz kaldı. 1982 yılında ise Kenan Evren, 1982 Anayasası'na konulan bir madde ile halk oylaması sonucu Cumhurbaşkanı oldu.
1923’ten günümüze 12 cumhurbaşkanı görev yaptı. 1921 ve 1924 Anayasalarının yürürlükte olduğu dönemlerde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü dört, Celal Bayar ise üç kez Cumhurbaşkanı olurken; Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan birer kez seçildi.
1923-1961 yılları arasında yapılan 12 cumhurbaşkanı seçimine tek aday katıldı ve bu seçimler birinci turda tamamlandı. 1966’dan günümüze kadar yapılan altı seçimde (1966, 1973, 1989, 1993, 2000 ve 2007) birden çok aday çıktı.
Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ve Kenan Evren asker kökenli Cumhurbaşkanları oldu.
Mustafa Kemal Atatürk, 1923'te ilk Cumhurbaşkanı seçildi
Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim 1923’te yapılan seçimde, tek aday olan Gazi Mustafa Kemal Paşa, toplantıda hazır bulunan 158 milletvekilinin oy birliğiyle (Meclis’teki milletvekili sayısı 287) Cumhurbaşkanı seçildi.
Atatürk 1927, 1931 ve 1935’te yapılan seçimlerle yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. 1 Kasım 1927’de yapılan oylama sonucunda tek aday olan Atatürk, toplantıda hazır bulunan 288 (toplam üye sayısı 316) milletvekilinin oy birliğiyle yeni genel seçime kadar yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. 4 Mayıs 1931’de yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde, Mustafa Kemal Paşa, toplantıda hazır bulunan 289 milletvekilinin oy birliğiyle (Meclis’in üye sayısı 317), yeni seçime kadar bir kez daha Cumhurbaşkanı oldu. 1 Mart 1935’teki seçimde ise Atatürk, toplantıda hazır bulunan 386 üyenin oy birliğiyle (üye sayısı 399) dördüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ve 15 yıllık Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de vefat etmesi üzerine 11 Kasım 1938’de TBMM, yeni Cumhurbaşkanını seçmek üzere toplandı. Meclis toplantısına katılan 348 milletvekili, CHP Grubu'nun adayı İsmet İnönü’yü oy birliğiyle Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak belirledi.
İsmet İnönü, 3 Nisan 1939’da toplantıda hazır bulunan 413 milletvekilinin oy birliğiyle ikinci kez Cumhurbaşkanı olurken, 1943 genel seçimlerinden sonra toplanan TBMM, 8 Mart 1943’te toplantıda hazır bulunan 435 milletvekilinin oybirliğiyle İsmet İnönü’yü üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçti.
1946 genel seçimlerinden sonra toplanan TBMM ilk toplantısını 5 Ağustos 1946’da yaptı ve Kazım Karabekir’in Meclis Başkanı seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanı seçimine geçildi. İsmet İnönü 388 milletvekilinin oyuyla dördüncü kez cumhurbaşkanı seçilirken, Fevzi Çakmak 59 oyda kaldı. İki milletvekili, aday olmayan Yusuf Kemal Tengirşenk’e oy verdi, iki milletvekili de boş oy kullandı. İnönü’nün cumhurbaşkanlığı 1950 seçimlerinden sonra DP’nin iktidarı devralıp Celal Bayar’ın cumhurbaşkanı seçilmesine kadar devam etti.
14 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimlerin ardından iktidar değişikliği yaşandı ve 27 yıldır iktidarda bulunan CHP muhalefete düştü. Demokrat Parti (DP) Meclis Grubu, 20 Mayıs 1950 günü toplanarak Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı adaylığına karar verdi. 22 Mayıs 1950’de toplanan TBMM’de Divan seçiminin ardından Cumhurbaşkanı seçimine başlandı. Oy kullanan 453 üyenin 387’si DP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Celal Bayar için oy kullandı ve Bayar ilk turda seçildi. İsmet İnönü 64, Halil Özyörük ise 1 oy aldı.
Celal Bayar 14 Mayıs 1954’te 486 oyla ve 1 Kasım 1957’de 413 oyla tekrar Cumhurbaşkanı seçildi.
Çankaya'daki toplantıda imzalanan protokol seçimlere damgasını vurdu
15 Ekim 1961’de yapılan genel seçim sonuçlarından memnun kalmayan ve kendilerine “Silahlı Kuvvetler Birliği” adını veren bir grup İstanbul Harp Akademisinde bir toplantı yaparak “21 Ekim Protokolü”nü benimsedi ve yönetime yeniden el koyma kararı aldı.
24 Ekim günü ise Çankaya’da, Devlet Başkanı Cemal Gürsel başkanlığında siyasi parti genel başkanları ve kuvvet komutanlarının yaptığı toplantı sonucunda, TBMM’nin açılışını güvence altına alan bir protokol/taahhütname siyasi parti liderleri tarafından imzalandı. Siyasi parti liderlerine imzalatılan protokolün ilk maddesi "Partiler, cumhurbaşkanlığı için namzet göstermeyecekler. Gürsel’e oy verilmesi için elden gelen gayreti gruplarında sarf edeceklerdir" şeklinde idi.
Sözkonusu protokolün imzalanmasından bir gün sonra TBMM toplandı ve 26 Ekim’de Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. TBMM birleşik toplantısında oylamaya katılan 607 üyenin 434’ü Gürsel’e, 17’si çeşitli kişilere oy verdi, 156 üye ise boş oy kullandı. Bu seçimde, Adalet Partisi Cumhuriyet Senatosu Samsun üyesi A. Fuat Başgil aday olmak istedi, ancak Milli Birlik Komitesi üyelerinin baskısı üzerine üyelikten vazgeçmek zorunda kaldı. Başgil, senatörlükten istifa ederek Ankara’dan ayrıldı.
Gürsel, 26 Mart 1966 tarihinde tedavi için gittiği ABD’den yurda getirildi ve aynı tarihte toplanan Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı’nda kendisini muayene eden 37 uzman hekimin hazırladığı raporla görev ve yetkilerini yerine getirebilecek bir durumda olmadığı belirtildi. Bu rapor, 28 Mart 1966 tarihinde TBMM’de okunarak, Anayasanın 100. maddesi uyarınca yeni Cumhurbaşkanını seçmek üzere oylamaya geçilmesine karar verildi.
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün görev süresi sona ererken, başta CHP ve AP olmak üzere, pek çok partinin bir aday etrafında uzlaşma sağlayamadıkları seçimde, turların devamı boyunca pek çok aday çıktı. 5.5 ay süren 118 birleşimde Cumhurbaşkanı seçimi için yapılan 115 turda sonuç alınamadı ve ülke 5 ay 6 gün Cumhurbaşkansız kaldı.
TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı'nın, "1923’ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri" çalışmasına göre, Cemal Gürsel’in rahatsızlığı sırasında yeni Cumhurbaşkanının kim olacağı tartışmaları başladı.
Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanlığı sağlık nedenleriyle sona erdirilince Türk Silahlı Kuvvetleri, hem Hükümete hem de muhalefet partilerine kendi adaylarının Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay olduğunu yazılı olarak bildirdi. Yeni bir darbe korkusu taşıyan Adalet Partisi frenleyici bir güç olarak, 27 Mayıs darbecilerinin içinde olmamakla birlikte, sonradan onlara destek veren Sunay’ı doğal karşıladı; CHP, Sunay’a kendi adayı gözüyle baktığını, başka aday göstermeyeceğini ve bu konuda kararlı olduğunu kamuoyuna duyurdu.
Cevdet Sunay'ın kontenjan senatörü olabilmesi için, Kontenjan Senatörü Profesör Ragıp Üner ile görüşülerek istifa etmesi sağlandı, bunun üzerine Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, görevinden istifa etmesinin ardından Cumhurbaşkanı Vekili ve Cumhuriyet Senatosu Başkanı İbrahim Şevki Atasagun tarafından 14 Mart 1966’da kontenjan senatörlüğüne atandı.
28 Mart 1966 tarihinde yapılan seçimde, Sunay 650 üyeli TBMM’de 477 üyenin oyu ile Cumhurbaşkanı seçildi. Bu seçimde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Genel Başkanı AlparslanTürkeş de Cumhurbaşkanlığı için adaylığını koydu ve 11 oy aldı. Beşinci Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Cumhurbaşkanlığı 28 Mart 1973’te sona erdi.
Fahri Korutürk öncesi yaşanan görüşme trafiği
28 Mart 1973’te görevi sona erecek olan Cevdet Sunay, yeni Cumhurbaşkanının kim olacağına ilişkin siyasi liderlerle yaptığı birebir görüşmeleri tamamlayınca, önce kuvvet komutanları ile daha sonra da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürler ve Başbakan Ferit Melen ile görüştü. Böylelikle yol haritası ortaya çıktı; Gürler, Cumhurbaşkanı tarafından kontenjan senatörlüğüne getirilecek, 13 Mart günü de Parlamento tarafından Cumhurbaşkanlığına seçilecekti.
Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler, aday olmak amacıyla görevinden ayrılarak 6 Mart 1973’te Cumhurbaşkanınca Kontenjan Senatörü seçilmek suretiyle TBMM üyesi oldu.
13 Mart’ta seçim süreci başladı, Adalet Partisi (AP) ve DP, Gürler’in adaylığına karşı çıkarak kendi adaylarını gösterdi. CHP ise seçimlere katılmama kararı aldı. Gürler’in karşısında Adalet Parti'li üyelerce aday gösterilen Tekin Arıburun ve DP’li üyelerce aday gösterilen Ferruh Bozbeyli yer aldı. Arıburun ve Gürler, ilk altı turda seçilmek için gerekli oyu sağlayamayınca 21 Mart’ta adaylıktan çekildi.
En çok oy alan iki adayın çekilmesi üzerine iki büyük parti, bir ara çözüm üzerinde anlaşarak görevdeki Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın görev süresini iki yıl uzatacak Anayasa değişikliği üzerinde anlaştı. Ancak bu değişiklik, Millet Meclisi ve Senato tarafından reddedildi.
Sunay’ın görev süresinin uzatılamaması üzerine, siyasi parti liderleri yeni aday tespiti için görüşmelere başladı. Uzlaşma arayışları neticesinde AP, CHP ve Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP), Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhittin Taylan ismi üzerinde uzlaştı; ancak Cumhurbaşkanı Sunay’ın, Taylan’ı kontenjan senatörü olarak atamayı reddetmesi üzerine başka bir aday arayışına girdiler. Nitekim AP, CHP ve CGP halen Senato üyesi olan Fahri Korutürk’ün adaylığı üzerinde anlaşma sağladı. Korutürk, 6 Nisan 1973’teki oturumda yapılan 15. tur oylamada gerekli olan oy çoğunluğunu sağlayarak, 365 oyla Cumhurbaşkanı seçildi. 6. Cumhurbaşkanı Korutürk’ün görev süresi, 6 Nisan 1980’de sona erdi.
Seçim turları, aday çıkmayınca ertelendi
Fahri Korutürk’ün görev süresi sona ererken, Cumhurbaşkanı seçimine yönelik tartışmalar çok önceden başladı. 22 Mart 1980’de başlaması gereken turlar, aday olmaması nedeniyle 25 Mart tarihine ertelendi, aday çıkmayınca Mardin Bağımsız Milletvekili Nurettin Yılmaz aday oldu, turların başlamasını sağlayarak ilk iki turdan sonra da çekildi.
Başta CHP ve AP olmak üzere, pek çok partinin bir aday etrafında uzlaşma sağlayamadıkları seçimde, turların devamı boyunca pek çok aday çıktı. 5.5 ay süren 118 birleşimde Cumhurbaşkanı seçimi için yapılan 115 turda sonuç alınamadı ve ülke 5 ay 6 gün Cumhurbaşkansız kaldı.
Meclis’te gerçekleşen turlarda CHP adayı Muhsin Batur ile AP’nin adayı Saadettin Bilgiç arasında çekişme yaşandı. Daha sonra bu çekişme, Batur ile Faik Türün arasında oldu. Sonunda 99. turda Muhsin Batur senatörlükten ve adaylıktan çekildi. Tek aday AP adayı Faik Türün’ün ise Meclis ve Senato birleşik toplantısı yapılamadığından seçim şansı olmadı.
Kenan Evren, 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle Devlet Başkanı olduktan sonra, 7 Kasım 1982 günü yapılan halk oylamasıyla onaylanan Anayasa hükmü uyarınca Cumhurbaşkanı seçildi.
Muhalefet, seçimi boykot ederek oylamaya katılmadı
31 Ekim 1989'da yapılan seçim, 1982 Anayasasına göre TBMM’de yapılan ilk seçim oldu. ANAP’ın Meclis’teki sandalye sayısı yalnızca kendi oylarına dayanarak Cumhurbaşkanı seçmeye yeterli olduğu için, ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal Cumhurbaşkanlığı için aday oldu. Ancak ANAP’ın oylarının il genel meclisi seçimlerinde düşmesi (yüzde 21,8) sebebiyle, hem siyasi partiler hem de kamuoyunun önemli bir kesimi, Turgut Özal’ın aday olmasına karşı çıktı. Cumhurbaşkanının, seçmen çoğunluğuna dayanarak seçilebilmesi için partiler arası uzlaşma ile belirlenmesi gerektiği ileri sürüldü.
6 Kasım 1989 tarihinde görev süresi son bulan Kenan Evren yerine, oylamanın üçüncü turunda 285 milletvekilinden 263 oy alan Turgut Özal 8. Cumhurbaşkanı seçildi. Aynı partiden aday olan parti içi muhaliflerden Fethi Çelikbaş ise 14 oy aldı. Muhalefet ise seçimi boykot ederek oylamaya katılmadı.
İktidar ile muhalefet arasında gerilimin en üst düzeye çıktığı bu seçimin en önemli özelliği seçimin yalnız bir partinin katılımı ile gerçekleşmiş olması ve seçimin meşruiyet tartışmalarına konu olmasıydı. 9 Kasım 1989’da göreve başlayan Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993’te vefatı üzerine Cumhurbaşkanlığı makamı boş kaldı.
367 krizi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün seçilmesinden önce Türkiye'de, gergin ve tartışmalı günler ile 367 krizi yaşandı.
Gül, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda, 357 oy aldı.
CHP, oturuma 367 milletvekilinin katılmadığını gerekçe göstererek Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yüksek mahkemenin seçimin ilk turunu iptal etmesi üzerine seçim yenilendi ancak Gül adaylıktan çekildi ve seçim sonuçsuz kaldı. Gül, 22 Temmuz 2007 milletvekili seçiminin ardından yapılan Anayasa değişikliği sonrasında, 28 Ağustos 2007’de yapılan seçimde üçüncü turda Cumhurbaşkanı seçildi.
TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı'nın, "1923’ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri" çalışmasına göre, Turgut Özal’ın vefatı üzerine yeni Cumhurbaşkanı seçiminin 1. turu 8 Mayıs 1993’te yapıldı. Seçimde DYP-SHP koalisyon Hükümetinin Başbakanı Süleyman Demirel, hükümet ortağı SHP’nin de desteğini alarak aday oldu. Muhalefetin Demirel’e karşı ortak bir aday çıkarma girişimleri sonuç vermedi, partiler ayrı ayrı aday gösterdi. Seçimde MHP’nin de büyük bir bölümünün desteğini alan Demirel, 16 Mayıs 1993’te 3. turu yapılan seçimde 244 oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi.
Süleyman Demirel’in 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildiği Cumhurbaşkanı seçimleri, cumhuriyet tarihinde belki de gerilimin en az olduğu seçim oldu.
Demirel'in görev süresini uzatacak 5+5 kabul edilmedi
16 Nisan 2000’de başlayacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yeniden seçilmesine olanak verecek Anayasa değişikliği (5+5) gündeme geldi. Anayasa'nın 101. maddesinde önerilen değişikliğin amacı, Cumhurbaşkanının görev süresini 5 yıla indirmek ve bir kimsenin iki kez seçilmesinin önünü açmaktı. DSP, MHP ve ANAP’ın gündeme getirdiği değişiklik önergesine, DYP’den de destek gelmesine rağmen Anayasa değişikliği için yeterli oy çokluğu sağlanamadı.
Bunun üzerine ortak aday arayışına giren koalisyon ortakları, Meclis üyeleri arasında bir aday üzerinde anlaşma sağlayamayınca, dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in adaylığı üzerinde uzlaştı. Doğru Yol Partisi ve Fazilet Partisi de Sezer’in adaylığını destekledi. Buna rağmen çeşitli partilerden milletvekilleri, adaylıklarını devam ettirdi.
Ahmet Necdet Sezer, 3. tur oylamada 330 oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Bu seçim, partiler arasındaki uzlaşmanın, Cevdet Sunay ve Fahri Korutürk’ün seçilmesinden sonraki üçüncü örneğini oluşturdu. TBMM’de yer alan siyasi partilerin tamamı tarafından desteklenen Sezer, 1982 Anayasası döneminde Meclis dışından seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu.
TSK, Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turundan sonra bildiri yayınladı
Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin bitimi yaklaşırken, Cumhurbaşkanlığı için adaylar açıklanmaya başladı. İktidar partisi AK Parti, aday olarak Abdullah Gül’ü gösterdi, aynı partiden Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay da adaylığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı seçiminden önce tartışılan konu ise Meclis’in açılabilmesi için 367 milletvekilinin katılımına ihtiyaç olup olmadığı idi. Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda oturuma 361 milletvekili katıldı, CHP Milletvekili Kemal Anadol’un en az 367 milletvekilinin Genel Kurul salonunda bulunması gerektiğini ve Meclisin açılmamış sayılacağını ileri sürmesi üzerine oturumu yöneten Meclis Başkanı Bülent Arınç usul tartışması açtı. Tartışma sonunda Başkan’ın tutumu oylamaya sunuldu ve onaylandı. Daha sonra seçime geçildi ve Abdullah Gül, 357 oy alarak Cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli 367 oya ulaşamadı.
Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu tamamlandıktan sonra, Genelkurmay Başkanlığı gece saat 23.25’te Türk Silahlı Kuvvetleri adına kendi internet sitesinde bildiri yayınladı. 27 Nisan Bildirisi (e-muhtıra) Hükümet tarafından sert bir şekilde eleştirildi.
CHP, Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin oylamanın iptali ve yürütmenin durdurulması için aynı gün Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, Meclis’in toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiği yolunda karar aldı. Mahkemenin ilk turu iptal etmesi üzerine, seçimin ilk turunun 6 Mayıs’ta yenilenmesine karar verildi. Ancak oturuma 358 milletvekili katıldığı için, Gül adaylıktan çekildi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçsuz kaldı. Bu durumda Anayasa'nın 102. maddesi gereğince, TBMM seçimlerinin derhal yenilenmesi gerekiyordu. 3 Mayıs’ta zaten bu yönde karar alındığı için, Cumhurbaşkanlığı seçimi genel seçimlerin sonrasına bırakıldı.
22 Temmuz 2007 milletvekili seçimlerinde, sadece siyasal partiler ve siyasal liderler değil, aynı zamanda 27 Nisan bildirisinin ve dolayısıyla Abdullah Gül’ün de oylandığı iddia edildi.
Erken seçim kararının ardından Anayasa’da önemli değişikliklere gidildi. 21 Ekim 2007 tarih ve 5678 sayılı Kanunla, Anayasa’nın 96. maddesinde yeni bir düzenleme yapılarak, TBMM’nin yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının üçte biri ile toplanabileceği hükme bağlandı. Ayrıca Cumhurbaşkanı seçimleri, 7 yerine 5 yılda bir yapılacak ve Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Sezer, hem kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu hem de kanunu halk oylamasına sundu. 5678 sayılı Kanun, 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan halk oylamasında yüzde 68.95 oy oranıyla kabul edildi.
Abdullah Gül, 28 Ağustos 2007’de üçüncü tur oylaması yapılan seçimde 448 oyun 339’unu alarak Cumhurbaşkanı seçildi.
Diğer bir tartışma konusu ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin ne kadar olacağına ilişkin oldu. Tartışma 19 Ocak 2012’de 6271 sayılı Kanunla noktalandı. Kanunla, Abdullah Gül’ün görev süresi yedi yıl olarak belirlendi. Buna göre, Gül’ün görev süresi 28 Ağustos 2014’te sona erdi. .
10 Ağustos 2014 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan halk oylaması ile yapılan seçimle son cumhurbaşkanımız oldu.
Şimdi sizlere Cumhuriyet tarihindeki Cumhurbaşkanı seçimlerindeki oy oranlarını sunmak istiyorum.
İsim
Seçildiği tarihi
Toplam üye
Katılan üye
Aldığı oy (Seçildiği Tur)
Aldığı oy oranı
Göreve Başladığı Tarih
Mustafa Kemal Atatürk
29 Ekim 1923
287
158
158 (1. Tur)
%100
29 Ekim 1923
Mustafa Kemal Atatürk
1 Kasım 1927
316
288
288 (1. Tur)
%100
1 Kasım 1927
Mustafa Kemal Atatürk
4 Mayıs 1931
317
289
289 (1. Tur)
%100
4 Mayıs 1931
Mustafa Kemal Atatürk
1 Mart 1935
399
386
386 (1. Tur)
%100
1 Mart 1935
İsmet İnönü
11 Kasım 1938
399
348
348 (1. Tur)
%100
11 Kasım 1938
İsmet İnönü
3 Nisan 1939
429
413
413 (1. Tur)
%100
3 Nisan 1939
İsmet İnönü
8 Mart 1943
455
435
435 (1. Tur)
%100
8 Mart 1943
İsmet İnönü
5 Haziran 1946
465
451
388 (1. Tur)
%86
5 Haziran 1946
Celâl Bayar
22 Mayıs 1950
487
453
387 (1. Tur)
%85
22 Mayıs 1950
Celâl Bayar
14 Mayıs 1954
541
513
486 (1. Tur)
%95
14 Mayıs 1954
Celâl Bayar
1 Kasım 1957
638
607
434 (1. Tur)
%71
1 Kasım 1957
Cemal Gürsel
26 Ekim 1961
541
513
486 (1. Tur)
%95
26 Ekim 1961
Cevdet Sunay
28 Mart 1966
636
532
461 (1. Tur)
%87
28 Mart 1966
Fahri Korutürk
6 Nisan 1973
635
557
365 (15. Tur)
%66
6 Nisan 1973
Kenan Evren
7 Kasım 1982
-
-
-
-
9 Kasım 1982
Turgut Özal
31 Ekim 1989
450
285
263 (3. Tur)
%92
9 Kasım 1989
Süleyman Demirel
16 Mayıs 1993
450
431
244 (3. Tur)
%57
16 Mayıs 1993
Ahmet Necdet Sezer
5 Mayıs 2000
550
533
330 (3. Tur)
%62
16 Mayıs 2000
Abdullah Gül
28 Ağustos 2007
550
448
339 (3. Tur)
%76
28 Ağustos 2007
Halk oylaması
İsim
Seçildiği tarihi
Toplam seçmen
Katılan seçmen
Aldığı oy (Seçildiği Tur)
Aldığı oy oranı
Göreve Başladığı Tarih
Recep Tayyip Erdoğan
10 Ağustos 2014
55.892.858
41.026.021
20.844.232 (1. Tur)
%51,74
2014
Evet, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan halkoyuyla yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday seçilecek. ,
İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılacak. İkinci oylamaya, ilkinde en çok oy alan iki aday katılacak ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilecek.
Bundan sonra tabi ki hepinizin bildiği üzere;
- Cumhurbaşkanı ‘devletin başı’ olarak yürütme yetkisini kullanacak. Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu kaldırılacak.
- Cumhurbaşkanı, herhangi bir gerekçe ve koşula bağlı olmaksızın TBMM seçimlerinin yenilenmesine (fesih yetkisi) karar verebilecek. Bu durumda cumhurbaşkanlığı seçimleri de, milletvekili seçimleriyle birlikte yenilenecek.
- Cumhurbaşkanı kanunları yayımlayacak ve tekrar görüşülmek üzere Meclis’e geri gönderebilecek. Meclis'in veto edilmiş yasayı tekrar gönderebilmesi için, üye tamsayısının (600) salt çoğunluğunun (301) kararı gerekecek. Cumhurbaşkanı, mevcut anayasada olduğu gibi, kanunların anayasaya aykırılığı gerekçesiyle AYM’ ye iptal davası açabilecek.
- Cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanları atayacak ve görevlerine son verecek. Cumhurbaşkanının hastalığı ve yurt dışına çıkması durumlarında yerine bir yardımcısı vekâlet edecek ve cumhurbaşkanı yetkilerini kullanabilecek.
- Cumhurbaşkanı üst düzey kamu yöneticilerini atayacak ya da görevlerine son verecek.
- Yürütme yetkisine ilişkin konularda kararname çıkarabilecek, temel hak ve hürriyetler ile siyasi hak ve hürriyetler cumhurbaşkanı kararnamesi kapsamı dışında olacak. Kanunda açıkça düzenlenen konularda da cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak. Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanması için yönetmelik çıkarabilecek.
- ‘Tabii afet, ağır ekonomik bunalım, savaş, savaşı gerektirecek durumun baş göstermesi, seferberlik, ayaklanma, kuvvetli kalkışma, şiddet hareketlerinin yaygınlaşması’ gibi hallerde cumhurbaşkanı olağanüstü hal (OHAL) ilan edebilecek. OHAL döneminde çıkarılacak cumhurbaşkanlığı kararnameleri, olağan dönemdeki sınırlamalara tabi olmayacak ve bu çerçevede cumhurbaşkanı temel hak ve hürriyetlerle ilgili kararname düzenleyebilecek. OHAL döneminde çıkarılan cumhurbaşkanı kararnameleri, şekil ve esas bakımından iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülemeyecek.
- Bütçeyi cumhurbaşkanı yapacak. Parlamento, cumhurbaşkanının hazırladığı bütçeyi kabul etmezse, bir önceki yılın bütçesi "yeniden değerleme oranı" ölçüsünde artırılarak izleyen yılda uygulanacak.
- Ekonomik ve Sosyal Konsey, ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında cumhurbaşkanına istişari nitelikte görüş bildirecek (Mevcut sistemde başbakana bildiriyordu).
- Yükseköğretim Kurulu, üniversitelerce seçilen adaylar arasından cumhurbaşkanınca atanan üyeler ve cumhurbaşkanınca doğrudan seçilen üyelerden oluşacak.
Artık 24 Haziran 2018’e hazır olduğumuzu düşünüyorum.
Kardeş sevgi ve saygılarımla.