Sayın Valimiz bunu biliyor mu?

Valilik Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bir resepsiyon veriyor

O resepsiyona davet edilen gazeteciler basın ve halkla ilişkiler müdürünün keyfine göre seçiliyor.

Bilmem kaç Vali ile çalıştım diyerek sağa sola caka satan Birsel Kavcı hanım;

Acaba davetli listesini hazırlarken kimden esinlenmiş olabilir?

Şöyle bir fotoğrafa baktım;

Oraya katılan gazetecileri görünce zaten olayı şak diye çözüyorsunuz.

Kesin Ömer Polat’tan ilham almış (!) diyorsunuz.

Malum… bu şehirde o istemezse hiçbir yerde esameniz okunmaz!

Şimdi biz, birbiriyle bu denli koordineli çalışan büyükşehir belediyesiyle Kocaeli Valiliğinin basın birimini tebrik etmeyelim de ne yapalım?

Aynı gazetelere akreditasyon uygulamaları tesadüf mü yani?

Çok saygıdeğer gördüğüm ve kendisini bir kez ziyaret ettiğim Sayın Valimiz de onlar gibi düşünmüşse boynumuz kıldan ince!

Yok eğer onun bilgisi dışında bir tavır alınmışsa buna bir el atmasını rica edeceğim.

Zira yaptığımız görüşmede kendisi basının her rengine karşı hoşgörülü olduğunu dile getirmişti.

Bazı programlara ambargo uygulandığını bilmediğini ve durumu Birsel hanıma ileteceğini söylemişti.

Sayın Vali ya iletmedi ya da Vali’ye “siz benim kadar bilmezsiniz” anlamına gelen bir tavır sergilendi.

Mesele o davete gitmek ya da gidememek değil!

Emin olun davet edilseydik de beni orada göremezdiniz.

Egolarımı tatmin etmek gibi bir derdim hiç olmadı, olmaz da…

Ama değil mi ki bu şehirde basın sektöründen ekmek yiyen onlarca kurumdan biriyiz!

Değil mi ki Kocaeli Valiliği bize her haberi, her etkinliği mail yoluyla gönderip bizden hizmet bekliyor;

O zaman gereğini yapacaksınız!

İşinize geldi mi dikkate almak, gelmedi mi yandaşlara yüzünü çevirmek Valilik makamına yakışmaz!

Orada internet medyasında hizmet veren temsilci arkadaşlar olduğuna göre ayrım yapmaksızın herkesi davet etmeliydiniz.

Bizi geçtim, bizim hazmımız zordur bilirim, bari ortadan, yandan yürüyenleri es geçmeseydiniz!

Amacım Lastik-İş Sendikası’nın muazzam otelinde keyif çatmak değil!

Ben onu istediğim zaman yapıyorum zaten!

Amacım, Kocaeli’de birileri tarafından basın sektörüne karşı uygulanan anlamsız ambargoya

Valimizin de eklenmiş olması…

Ve bunu bile-isteye yaptığını hiç ama hiç sanmıyorum.

Bu konuda bizi aydınlatırsalar çok memnun oluruz…!

Ama bir zahmet açıklama Birsel Kavcı’dan gelmesin çünkü güvenmiyoruz!

NECMİ BULUT KRİZİ İYİ YÖNETTİ

Dün merakla beklediğim Kocaeli Ticaret Odası meclis toplantısı yapıldı.

Bu toplantıyı sadece ben beklemiyordum tabi, benden daha meraklıları vardı.

Bakmayın siz onların mezarlıktan geçerken ıslık çaldıklarına.

Acaba bize ne olacak diye kıvrandıklarına adım kadar eminim.

Malum, şu sahte imza olayından bahsediyorum.

Hani ilgili şahısların yalanlamadığı, daha doğrusu yalanlayamadığı olayı söylüyorum.

Susarak bu durumun düzeleceğine inananlardan bahsediyorum.

****

Evvela şunu söylemek isterim, bizim kimseyle şahsi meselemiz yok!

Biz gazeteciyiz ve işimizi yapıyoruz.

Tıpkı eski KOTO Başkanı Özdağ ve avanelerinin, KOTO’nun bilgisayarlarına izleme cihazı taktırdıklarını yazdığımız gibi.

O zaman da kimse cesaret edip yazamamıştı, şimdi de öyle.

Sonu benzemesin inşallah zira mahkeme ve süreç bizi haklı çıkarmıştı.

Bu olayda da yaptığımız tek şey sorumlu gazeteciliktir.

Bize gelen bilgiler eşliğinde KOTO’da toplantılara katılmayan meclis üyesinin yerine Yaşar Can ve Eray Bodur’un imza attığını duyurduk.

Bu büyük bir skandaldı!

Evrakta sahtecilik demekti!

****

Ardından gelişen olaylarda meclis başkanı Akın Doğan, olayı yalanlamadığı gibi;

İmzalarda benzerlik olmadığını ve durumu genel sekreterlik makamına bildirdiğini ifade etti.

Ondan sonrasında ses seda çıkmadı.

Ama bu demek değildir ki susarak bu olay kapanacak!

Çünkü ben yalan ya da yanlış haber yapmadım.

Çünkü o defterdeki imzalar buz gibi sahteydi!

Tüm bunları bilen, yazılanlardan haberdar olan Necmi Bulut neden hiç konuşmadı?

Odanın itibarını düşündüğünden olabilir mi?

Evet, Başkan Bulut adı geçen meclis üyelerinin istifalarını istedi ve işi yargıya taşıdı.

Basın savcısı süreci işletiyor.

Ben bunların hepsinin farkındayım, takip de ediyorum ayrıca.

İstedikleri kadar gazeteleri sustursunlar, istedikleri kadar gazeteci büyüklerine onu bunu aratsınlar durum değişmeyecek.

Çünkü bu iş ne benim ne bir başkasının kontrolünde değil!

İş tamamen yargıda!

****

Necmi Bulut da bu yüzden rahat olmalı!

Dünkü mecliste konunun hiç gündeme gelmemesinin sebebi de bu olmalı.

Başta bu işi sümen altı mı ediyorlar acaba diye düşünmedim değil!

Ama biraz araştırınca yargının yasal süreci işlettiğini öğrendim.

Doğal olarak da Necmi Bulut meclis toplantısında konuyu hiç açtırmadı.

Gayet profesyonel bir tavır sergileyerek işi çözüm merciine bıraktı.

Oraya kaos planlarıyla gelelerin de hevesleri kursaklarında kaldı.

****

Ne yalan söyleyeyim, bu kadarını ben bile beklemezdim!

Kriz yönetme konusunda Necmi Bulut’u ve Meclis Başkanı Akın Doğan’ı tebrik ederim.

Akın Bey de dilek ve temenniler bölümünde başka programa gidileceğini bahane edip konuşmaları uzatmadı.

Yani ekip hareketi içerisinde tavır aldı.

Bilerek mi yaptı, yoksa duruma göre mi vaziyet aldı bilmem ama sonuçta doğru yerde kesmeyi bildi!

Böylelikle sahte imza olayının doğruluğuna rağmen bundan bir kriz yaratma sevdasında olanlar, o salona o gün için özel gelen taraftarlarıyla birlikte hayal kırıklığına uğradı.

****

Ne kadar basit ve ucuz işler, öyle değil mi?

Ben beklerdim ki adı geçen şahıslar dün o meclis kürsüsüne çıksın kendisini savunsun.

Olmadı özür dilesin, yaptığının yanlış olduğunu kabul etsin.

121 yıllık odanın geçmişinde hiç olmayan bir olay olmuş ve siz 64 tane meclis üyesi arkadaşınıza bir açıklama yapma zarureti bile hissetmemişsiniz!

Onun yerine dolaylı yoldan bizi susturmak için çaba sarf etmişsiniz.

Çok yanlış bir girişim!

Çünkü bu iş şahsi değil, ADLİ…!

Biz ne yapabiliriz ki?

En iyi kararı yargı verecek. Dün meclis karar defterine (kendi isminizin altına) attığınız imzalara bir yenisini eklediniz.

Eskilere ek olan o imzayla birlikte savcılık bakalım ne karar verecek?

Hakkınızda hayırlısı…!------------------