Bedava reklama alıştırmayalım
Gündem hayli yoğun. Adaylar, projeler, seçim çalışmaları, mitingler derken kendimizi kaybettik. Herkes kendini göstermek için basınla temas halinde. Kimi, seçim kazanamayacağını bildiği halde kendi PR'ını yapma peşinde, Kimi kazanmak...
Gündem hayli yoğun.
Adaylar, projeler, seçim çalışmaları, mitingler derken kendimizi kaybettik.
Herkes kendini göstermek için basınla temas halinde.
Kimi, seçim kazanamayacağını bildiği halde kendi PR’ını yapma peşinde,
Kimi kazanmak için kılıktan kılığa girmekte.
Her türden adayın ortada kol gezdiği yerde biz de hepsini dikkate almak zorunda kalıyoruz.
Gazetelerin varlığını sürdürülebilir kılmak için ne gibi ihtiyaçları olduğunu merak dahi etmeyen siyasetçilerin, sığındığı yer yine Kocaeli medyası oluyor.
Biz, işimize saygımızdan mümkün mertebe bize ulaşan tüm adayların sesi olmaya, eşit temsil hakkı tanımaya gayret ediyoruz. Kendiliğimizden herhangi bir adayı arayıp davet etmiyoruz, reklam falan da istemiyoruz.
Ama bazen bu durum bana zul gelmiyor değil.
Aday adaylığı dönemini anlarım. Ancak hiçbir şansı olmadığı halde ortaya çıkan adayları anlayamıyorum.
Evet, ortada iki kutuplu bir seçim var.
Cumhur ittifakı adayları ile Millet ittifakı adayları yarış halindeler, onları anlayabiliyorum.
Fakat aradan çıkan tavşan adayların, hangi amaca hizmet ettiklerini bildiğim için, gelip bize kendini anlatması, büyük bir iddia ortaya koyuyormuş gibi yapması beni sıkıyor.
Biliyorum, bu da bir strateji...
Amaç; yakın durduğu düşüncedeki ittifak cephesine puan yazdırmak amacıyla aday olup, karşı cepheden alabildiği kadar oy almak.
Bu strateji doğru olsa da benim pek ilgimi çekmiyor.
O yüzden haber değeri taşımayan ve reklam kokan çoğu haberlerini gazetede yayınlatmıyorum bile.
Bedava reklamcılığa alıştırmayalım kimseyi, öyle değil mi?
------------
KAMAN'IN TOPLANTISINDA NELER GÖRDÜM?
Dün araya Erdoğan mitingi girince yazamadım, bugün biraz değineyim.
Mitingten bir gün önce Millet ittifakı Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Dr. Serdar Kaman’ın proje tanıtım toplantısı vardı.
Serdar Kaman’ın daveti üzerine toplantıya katıldım.
Orada edindiğim izlenimleri kısaca aktarayım.
Toplantının ev sahibi İYİ Partililerdi.
Otelin büyük salonunda yapılan toplantıda belli bir oturma düzeni sağlanmaya çalışılmışsa da pek başarılı olunamamış.
Sahnenin sağında basına ayrılan yer çok geride kalmıştı.
Bir de onun üzerine ilçe başkanlarına yer ayırmayı unuttukları için gelip önümüze iki sıra sandalye koymaları basına nezaketsizlikti.
Bunu gönül rahatlığıyla yazıyorum çünkü o an kendilerine de söyledim, basının önünü kapatıyorsunuz dedim.
Benimle birlikte basındaki diğer arkadaşlar da ikaz ettiyse de oralı olunmadı.
Hal böyleyken görüş mesafemiz kısıtlı olduğundan ben toplantıya odaklanamadım.
Kürsüdeki konuşmaları, hareketleri, seslerden takip etmeye çalıştık.
Bir de şu İYİ Partili arkadaşların fotoğraf çekme isteği yok mu?
Aman Allahım, her çıkanı fotoğraf çekmek için sahnenin önüne yığılıyorlar.
Birbirileriyle selfieler falan derken, ben dağıldım.
Oysa böyle ciddi toplantılarda ayakta gezinmek bile ayıptır.
Her şeyden önce adaya saygısızlıktır.
Hiç kusura bakmasınlar ama bu durumu kendilerine yakıştıramadım.
*
Proje toplantısında gide gide bu detaya mı takıldın, demeyin.
Size çok ufak gibi gelebilir ama bizim için önemli bir sorun.
Odaklanma sorunu yaşamamalı bir basın mensubu.
Doğru analizler yapabilmek için ortamının iyi olması gerekiyor.
Ben adaptasyon sorunu yaşadım, diğerleri de aynıydı, bilin istedim.
*
Devam edersek:
Serdar Kaman’ın eşiyle sahneden konukları selamlaması çok şık bir hareketti.
Eşinin pozitif enerjiye sahip olduğunu ilk orada gördüm.
Bence Kaman’ın eşi çok daha fazla ortada görülmeli.
Çok fazla gülmeyen, genelde ciddi bir görüntü sergileyen Kaman’ın bu yanını tolore edebilir düşüncesindeyim.
Kaman’ın sahne konseptini özensiz buldum.
Hürriyet’in sahnesinde nasıl ki CHP ifadesi çok öne çıkarıldıysa bunda da İYİ Parti logosu çok öndeydi.
Oysa her iki taraf da Millet ittifakı ifadesini ön plana çıkarmalıydı.
Sahne konsepti o kadar özensizdi ki, program sonunda arka fonun bitiminde derin bir boşluk bırakıldığından o boşluğun içine kadın konuklardan biri düştü.
Haliyle ortalık hareketlendi. Bu da salondaki dikkatin dağılmasına sebep oldu.
Küçük bir ayrıntı ama ister istemez ben bunlara takılıyorum, ki takıntılı biri de değilimdir.
*
Serdar Kaman’ın proje sunumuna gelelim.
Kaman’a saha tecrübesi yaramış, bu net belliydi.
Eskisinden daha rahattı, donuk değildi, siyasetçi profiline epey yaklaşmış ama beklenen düzeyde değil.
Bu avantaj mı, dezavantaj mı, orası tartışılır tabi.
Malum, insanlar siyasetçilere pek güven duymuyor.
Kaman da bunun bilincinde olsa gerek ki, sürekli doktorluğunu öne çıkaran güzellemeler yaptı.
“Bana güvenin” demeye getirdi. Herkesi iyi edeceğim dedi.
*
Serdar Kaman sahneye çağrılmadan evvel bir video gösterilecek denildi.
O videoda kısa bir tanıtım izleyeceğiz zannettim.
Ama öyle olmadı, videoda Kaman’ın projelerine yer verildi.
Öyle kısa bir film değildi.
Sonra Kaman sahneye geldi.
Aynı sunumun üzerinden geçti. Bu da tekrara girdiğinden ilgi çekmedi.
Yani projelerin sunum şekli profesyonel düşünülmemiş.
Gelişi güzel bir şey gibi oldu, merak uyandırmadı.
Önümüze bırakılan proje kitapçığına şöyle bir göz attım.
Serdar Kaman’ın güzel projeleri yok değil, var elbette.
Zaten yapılan hiçbir proje amaçsız değildir, o ayrı.
Ama etkileyici bir sunum hazırlayamazsanız amacınıza varamazsınız.
Sahne sunumunun ardından kitapçığa baktım, proje görselleriNİ aradım ancak bir tane bile görsel yoktu.
Genellikle büyük yazılarla ifade edilmeye çalışılan projeler tamamen bizim hayal gücümüze teslim edilmiş.
Şu ana kadar vakit ayırıp projeler üzerinde hayal gücümü kullanma fırsatı bulamadım.
Keşke bu işi projeleri hazırlayanlar tasarlasaydı da biz de daha rahat yorum yapabilseydik.
Yani iyi bir ekip çalışması göremediğimi anlatmaya çalışıyorum.
*
Serdar Hoca yalnız başladı, yalnız devam ediyor.
Buradan elde edeceği başarı da başarısızlık da sadece kendi hanesine yazılacak.
Öbür taraftan... Rakibinin ortaya koyduğu dört-beş projeyi destekleyen yanını gördüm.
Bunun yanında AKP’nin “Millet bahçeleri” adını verdiği projenin, Kaman’da isim değiştirerek yer aldığını fark ettim.
Konsepti birebir aynı olmasa da yeni dönemde bizi bol bol yeşillikler bekliyor.
Yatıp yuvarlanmamız garanti gözüküyor.
Bunların yanında projelerin ilçe ilçe ayrılmadığını gördüm.
Mesela Kandıra’ya büyükşehir eliyle yapılacak olan bir projeyle İzmit’e yapılacak olan aynı olmaz.
Her ilçenin ihtiyaçları, sosyolojik yapısı farklıdır.
Dolayısıyla 12 ilçeye ayrı ayrı hitap etmek gerekir.
Bunu Hürriyet’in toplantısından sonraki yazımda da belirtmiştim.
Büyükşehir destekli projeleri duyamadım demiştim, ortada koordineli çalışma yok diye bahsetmiştim.
Aynı fikrimde ısrarcıyım.
*
Her aday kendine göre proje yapmış.
İttifak sadece kağıt üzerinde kalmış.
Elbette her birinin projeleri güzel ama bir bütünlük olmayınca havada kalıyor sanki.
Biliyorum, illa eleştirecek bir şey buluyorsunuz diyorlar bana, ben bu tepkileri hep alıyorum.
Ama asla olmayanı var gibi göstermek benim fıtratımda yok!
Dost acı söyler derler.
Gördüklerimi, hissettiklerimi yazmazsam o zaman ben niye bu işi yapıyorum?
*
Kısacası; Serdar Kaman geçte olsa projelerini kamuoyuyla paylaştı.
Güzel şeyler ortaya koydu.
Seçilmesi halinde rahat bir şehir, özgür bir kent olacağına kuşkum yok.
Ama marka kent olma konusunda iddialı olacaksa, daha profesyonel ellere kendini emanet etmeli.