Saydırdım gitti..!
Bizim iş zor iş… Birine güzel bir şey yazdığımızda ruhu okşanır, koltukları kabarır. O kişi için sizden iyisi yoktur. Ta ki eleştirel bir yazı ile karşılaşıncaya kadar. Ben bunları kafaya takan biri değilim. O memnun olsun diye oturup...
Bizim iş zor iş…
Birine güzel bir şey yazdığımızda ruhu okşanır, koltukları kabarır.
O kişi için sizden iyisi yoktur.
Ta ki eleştirel bir yazı ile karşılaşıncaya kadar.
Ben bunları kafaya takan biri değilim.
O memnun olsun diye oturup bir kurgulama yapmam!
Birini övmek için kendimi zorlamam
, ne hissediyorsam onu yazarım.
Övmüşsem kendimce hak ettiğindendir, yermişsem de aynı şekilde…
Ama duruma göre kıvraklık gösterenleri oldum olası sevmedim.
***
En ufak bir eleştiride gazetecileri düşman belleyenleri, onları hedefe koyanları ben adam yerine dahi koymuyorum.
Sözüm meclisten dışarı olsun BU SEFERLİK...
Bu konuda tavizsiz olduğumu anlamayacak kadar beni tanımıyorlarsa daha da tanımaya çalışmasınlar!
***
Buna ilaveten, bu gazetenin gücü özgürlüğündedir.
Bize pranga vuracak son insanların tutupta bana ne yapacağımı söylemesi
En hafif tabirle aymazlığın ta kendisidir.
Hiç saygısız biri olmadım, saygı sınırlarımı zorlamadım.
Fakat karşımdaki sınırları zorluyorsa ona yapacak bir şeyim yoktur.
Biz de sınırları zorlamaya nereden başlayacağımızı biliriz elbette…!
***
Diyeceksiniz ki “sen ne anlattın, kime çattın”
Boş verin gitsin!
Bazen yazarsın, yazar silersin ama ilgilisi okumaz. Ancak sen hepsini söylemiş olursun.
Bizimki de o hesap…!
Saydırdım gitti!
--------
İZMİT, ÖLÜ TOPRAĞINI ATTI
Uzaktan uzağa başka kentlerde yaşayan insanlara özenirdim.
Bizim şehrimizde üzerimizde hissettiğimiz baskının onlarda olmayışına gıpta ile bakardım.
Çünkü 17 yıldır bu kentte alabildiğince boğucu bir hava vardı.
O havanın etkisiyle ister istemez “Mahalle baskısı” dedikleri olayı yaşamaya mahkum oluyorduk.
İzmit’in sokaklarında bile gezerken kendimi tedirgin hissederdim.
Bir şey olacağından mı, tabi ki hayır.
Ama insan kalitesinin git gide aşağı doğru indiği bir gerçekti.
Belli bir saatten sonra yürüyüş yolunda yürümek benim açımdan cesaret isteyen bir şeydi.
Yaşadığım şehirle duygusal bağım kalmamıştı.
Becerebilsem burada beş dakika daha durmam giderim diyordum.
Ama doğup büyüdüğüm topraklara olan aidiyet duygum, eşim, dostum, yakınlarım, sevdiklerim bunu yapmama engeldi.
Elbet bir gün bu düzelecek, İzmit fabrika ayarlarına dönecek, bu şehrin geçmişi, bu şehrin yaşanmışlıkları var, kökler sağlam, mutlaka bir yerden filiz verecek derdim.
***
Konuyu siyasete bağlamaya çalıştığımı düşünmeyin!
İzmit’i CHP kazandı, ondan böyle oldu
gibilerinden sığ bir düşünce içinde değilim.
Bahsettiğim şey o değil!
Bugüne kadar bizi yönetenlerin zihniyeti nedeniyle bu hallere düştüğümüzü anlatmaya çalışıyorum.
Örneğin AKP’nin yönettiği pek çok şehirde
insanlar bizim hissettiğimiz baskının onda birini hissetmiyor.
O kentlerin çoğunda insanlar yaşam tercihleri nedeniyle ayrıştırılmıyor.
Herkesin düşüncesine saygı var. Kendinden olmayanlara vebalı muamelesi yapılmıyor.
Ama Kocaeli’ye geldiğinizde çoğu gelişimden geri kalmış, vizyonsuz, kırsal bir şehirle karşı karşıya kalıyorsunuz.
Bunda eski yerel yönetimlerin günahı olduğunu söylemeye çalışıyorum.
***
Ancak Kocaeli adına artık daha umutluyum.
Başta merkez ilçe İzmit olmak üzere büyükşehir yönetiminden de aynı derecede umutluyum.
Çünkü baskıdan uzak, ortaklaşma konusunda adımları olan, daha bütünleyici ve daha vizyoner bir anlayış hakim.
Yani bu iş siyasi parti meselesi değil!
Bu iş tamamen bizi yönetenlerin benimsediği zihniyetle alakalı…
***
İzmit üzerinden gidecek olursak;
Fatma Kaplan Hürriyet’in gelişiyle İzmit’in sokaklarında gözle görülür bir değişim var.
Belediye çalışmaları değil kastım!
Onlar olur, hepsi bir şekilde sisteme girer.
Bizim için önemli olan, belediye başkanının şehrine nasıl bir hava kattığıdır.
Hürriyet bu anlamda İzmitliler için büyük kazanımdır.
Bir kere genç ve kadın olması başlı başına avantajdır.
Yanlışları veya hataları insanlar tarafından çok çabuk tolere ediliyor.
Kredisi alabildiğince yüksek!
Albenisi var, onu toy görenlerin aksine gerektiğinde sert bir yanı da var.
Ama ondan önce gülen bir yüzü var.
***
Bazı insanlardan sıkça duyuyorum, “Fatma Hanım gülümsesin, halkın arasında olmaya devam etsin yeter” diyorlar.
İnsanlar “doğallığı” o kadar özlemişler ki, bunlar bile onlara yetiyor.
Doğallıktan kastım; bir yerlere gelince insana tepeden bakmayan, kendini izole etmeyen, halktan soyutlamayan…
Bazıları da şöyle diyor:
“Fatma Hanım sürekli sahte gülücükler atıyor, “Gülümse İzmit” sloganıyla bakalım nereye kadar gidecek”
diyor.
***
Ben onu bunu bilmem!
Dün gece Sekapark alanında yapılan Zafer Bayramı kutlamasında Hürriyet, Volkan Konak’tan fazla alkış aldı.
Konser alanına saat 18:00’de gelen Hürriyet, alandakilerle bire bir ilgilendi.
Bakın
, bu hiç küçümsenecek bir şey değil, her şeyden önce bunları yapmak sabır işidir.
Ama Hürriyet sabırla bıkmadan zaman yettiğince herkesle tek tek tokalaştı, sohbet etti, espriler yaptı.
Fotoğraf çekilmek isteyen yüzlerce insandan birini dahi ret etmedi.
İzmitliler ise yüksek moralle Volkan Konak ile birlikte Zafer Bayramının coşkusunu doyasıya yaşadı.
***
Gece geç saatlere kadar İzmit sokakları konserin etkisiyle oldukça hareketliydi.
Konserden sonra görüştüğümüzde Başkan Hürriyet, Emniyet raporuna göre alandaki kişi sayısının 65 bin civarında olduğunu söyledi.
Bu çok önemli bir rakamdı. Doğrudur, eksiktir fazladır bilmem!
Bildiğim bir şey varsa o da İzmitliler üzerindeki ölü toprağını atmaya başladı.
Beş gün boyunca bıkmadan bütün kutlama programlarına katılım sağlayan yüzlerce İzmitlinin dilinde
Daha şimdiden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yapacakları kutlama vardı.
Yani Başkan Hürriyet çıtayı öyle yükseğe koydu ki, bundan sonra İzmitlileri tutabilene aşk olsun.
***
Aynı şekilde dün gece Gebze’de de Zafer Bayramı coşkuyla kutlandı.
Şarkıcı Işın Karaca’nın sahne aldığı programa binlerce Gebzeli akın etti.
Şehrin her iki büyük noktasında halk Zafer Bayramında gönüllerince eğlendi.
İşte biz bunu özledik.
Bir olmayı, birlik olmayı, birlikte eğlenip birlikte gülmeyi…
Her görüşten insanı aynı çatıda buluşturan müziğin evrenselliği sayesinde Kocaeli, bir canlandı tam canlandı.
Emeği geçen herkese teşekkürler.
Milli bayramlarımızı gönül rahatlığıyla kutladığımız daha nice güzellikler yaşamak temennisiyle
Bir kez daha Zafer Bayramımız kutlu olsun.