Özgüven eksikliği mi; strateji mi?

Her gün bir şekilde basında 'Nihat Ergün” haberi yer alıyor. Yok, yeni parti için şunlarla buluştu, yok AKP'den istifa etti falan… Nihat Ergün isminden bana baygınlık geldi. *** Yanılıyorsam düzeltin… Bakanlık forsunun Fikri...

Her gün bir şekilde basında “Nihat Ergün” haberi yer alıyor.

Yok, yeni parti için şunlarla buluştu, yok AKP’den istifa etti falan…

Nihat Ergün isminden bana baygınlık geldi.

***

Yanılıyorsam düzeltin…

Bakanlık forsunun Fikri Işık’a geçmesinin ardından AKP’ye mesafe koyan bu adam değil mi?

O andan itibaren kendini geri çeken, alttan alttan partisini eleştiren Ergün değil mi?

Seçim çalışmalarının birinde katıldığı toplantıda ‘niye hiç konuşmadınız’ diye soran partili isimlere;

“Ne konuşacağım, damadı mı anlatacağım, ekonomiyi mi?”

diyen yine aynı adam değil mi?

***

Tüm bunlara rağmen hala AKP’den ayrılmayan ama bir ayağı hep dışarıda olan Nihat Ergün’ün takındığı “Cool” tavır bana çok itici gelmeye başladı.

Hele hele belediye başkanlarını ziyaret ederken yanında eski iş ortağı, Karaosmanoğlu’nun eski basın danışmanı Ömer Polat’ı görünce;

“Tamam” dedim. Nihat Ergün’ün klavuzu belli oldu, bundan gayri burnu pislikten kurtulmaz!

***

O da bir yana, yeni parti ile adeta adı bütünleşen Ergün, yürüttüğü ürkek siyaset ile gittikçe kan kaybediyor.

Yeni parti ile flörtünü soranlara “Sonuna kadar inkar” politikasıyla stratejik davrandığını zanneden Ergün’ün ilk günlerdeki havasının kalmadığını görüyorum.

Evet, donanım anlamında Ergün oldukça geniş kültüre sahip, ‘liberal muhafazakar’ bir aydın.

Hatta “Adım adım siyaset” adını verdiği kitabındaki söylemleri çok akılcı ve gerçekçi gelmişti bana.

***

Ergün’ün AKP’nin güçlü olduğu dönemlerde “Partiler bir süre sonra parti olmaktan çıkıyor, siyasi cemaate veya siyasi şirkete dönüşüyorlar...” deme cesaretini göstermesi önemli bir faktördü.

Çünkü o her ne kadar genellese de burada işaret ettiği parti, kendinin de kurucuları arasında yer aldığı AKP idi.

Gelinen noktada eski adı ‘cemaat’ olan FETÖ ile devletin bütün kurumları ve AKP’nin büyük çoğunluğu FETÖCÜLER tarafından neredeyse ele geçirildi.

Öte yandan gücün verdiği uçsuz bucaksız şımarıklıkla AKP’liler Nihat Ergün’ün dediği gibi siyasi şirkete döndüler.

Bunun adı ‘öngörüdür’ bunun adı ‘bilgidir, birikimdir, tecrübedir’

***

Nihat Ergün’ün birikimine, sezgilerine kimsenin bir şey dediği yok!

Ancak bu kadar donanımlı bir siyasetçinin özgüven eksikliği olması, kendini geri çekmesi, ağzını açıp tek kelime konuşmaması bana doğru gelmiyor.

Yine söylüyorum; bu bir strateji olabilir.

Şayet öyleyse buradan nasıl bir kazanım bekliyor, merak etmiyor değilim.

***

Nihat Ergün her şeye rağmen daha cesur olmalı, ürkek siyaset yapmamalı.

Bu iş öyle kapalı kapılar ardında damada saydırmakla olmaz Nihat Bey!

Çıkın da endamınızı bir görelim!

--------------------------------------------

ADAM ÖNÜNE GELENİ TOKATLAMIŞ!

Tam üç ay önceydi, bir arkadaşım aradı.

Tur firması tarafından dolandırıldığını iddia etti.

Sanem Özyuva

bilgili, birikimli, hakkını hukukunu bilen bilinçli bir tüketici.

O söylüyorsa çok fazla sorgulamaya gerek dahi yoktur.

Başından geçen olayı anlatırken bile öfkesi dışa vuruyordu.

Sevgili Sanem, SETUR adındaki turizm acentesinin AVM’deki ofisinden MİAMİ turu için tatil rezervasyonu yaptırmış.

Nakit ödeme yaptığı halde eline herhangi bir makbuz vs. verilmemiş.

Bir müddet sonra mail yoluyla elinde olacağını söylemişler.

***

Sanem, 4 ay boyunca makbuz isteğinde ısrar etmiş ama o makbuz hiç gelmemiş.

Ve SETUR’un sahibi Neşet Altun, Miami turuna bir gün kala Sanem’i arayıp turun iptal olduğunu söyleyip Antalya’yı önermiş.

Sanem Özyuva kabul etmeyip parasını geri istemiş ama arıza çıkarmış.

Sonra öğrenmiş ki Sanem’in adı Miami turuna hiç yazılmamış bile…

Bunun üzerine Sanem, avukatıyla birlikte Neşet Altun’un ofisine gidip zorla da olsa parasını geri almış.

Miami için kurulan hayaller ise hayal olmaktan öteye geçmemiş.

Fakat Sanem toplum bilinci yüksek, bir o kadar duyarlı biri.

Bu olayı kamuoyu duysun istedi ve beni aradı.

Çünkü etrafında bir sürü mağdur olduğu bilgisine ulaşmış.

Biz de bu olayı haberleştirmekte bir beis görmedik.

***

Haberin ardından kimler aradı inanamazsınız.

Meğer Neşet Altun bildiğiniz tokatçılığa çıkmış.

Mayıs ayında Sanem’in başına gelenler başkalarının da başına gelmeye devam etmiş.

Son olarak;

Piyasada kalburüstü iş adamlarını bir güzel silkeleyip sırra kadem basmıs Neşet Altun.

Kullar’dan birileri Neşet Altun’un ofisini basmış.

Anlayacağınız rezillik diz boyunu aşmış.

***

Bu olayı anlatmamın bir sebebi var.

Konuyu gündeme getirdiğimde Neşet Altun’un haberin kaldırılması için araya sokmadığı insan kalmamıştı.

Neymiş, ticari itibarı zedelenmiş.

Mahkeme yolunu önerdim

, onu haklı çıkaracak doneleri getirmesini istedim.

Bunların hiçbirini yapmadı.

Bu durumda ben de mağdur olan arkadaşımın yanında yer almaktan vazgeçmedim.

***

Bana yakın ne kadar insan varsa hatırla haber kaldırtmaya çalışan Neşet Altun’a kefil olanlar sanırım pişman olmuşlardır.

O gün bana gönül koyduklarını, haksızlık yaptığımı düşündüklerini biliyorum.

Ama görüyorsunuz ki zaman bir kez daha bizi haklı çıkardı.

Tıpkı 262 Towers projesinde Burçin Şahin olayında olduğu gibi…

Neşet Altun, acentesini kapatıp İzmit’ten arazi oldu, ortada bir sürü mağdur bıraktı.

***

Bizler aynı zamanda kamu yararını gözetmek durumunda olan kurumlarız.

Kimi parlatıp

kimin ipliğini pazara çıkaracağımızı iyi seçmeliyiz.

Elbette yanılabiliriz ama bu çok nadir olur.

Çünkü araştırmadan, sormadan

haber yapmamaya özen gösteririz.

***

Eğer o gün beni aradıklarında, Neşet Altun’a referans olanlara güvenip haberi kaldırsaydım

Bugün kendi kendimi yerdim.

Bu duruma sevinsem mi, üzülsem mi bilemedim (!)

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları