CHP sağlam temeller üzerinde kuruldu!

Cumhuriyet Halk Partisi, 9 Eylül 1923'te kurulan, Atatürkçü, sosyal demokrat ve sosyal liberal görüşleri benimsemiş bir merkez sol Türk siyasî partisidir. Milli Mücadele sonrası Türkiye'sinin ilk siyasi partisi olma özelliğini taşıyan...

Cumhuriyet Halk Partisi, 9 Eylül 1923'te kurulan, Atatürkçü, sosyal demokrat ve sosyal liberal görüşleri benimsemiş bir merkez sol Türk siyasî partisidir. Milli Mücadele sonrası Türkiye'sinin ilk siyasi partisi olma özelliğini taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi, 1923'ten 1950'ye kadar aralıksız iktidarda kalmış ve 1946'ya değin kısa aralıklar dışında genellikle tek parti yönetimini uygulamıştır. Türkiye'de en uzun süre iktidarda bulunmuş siyasi partidir.

Mustafa Kemal Atatürk tarafından "Halk Fırkası" adıyla kurulan partinin adının başına 1924'te "Cumhuriyet" sözcüğü eklenmiş, 1935'teki 4. Kurultay'da bugünkü "Cumhuriyet Halk Partisi" adı benimsenmiştir.

12 Eylül Darbesi'nin ardından, o dönem Bülent Ecevit'in genel başkanlık yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış; daha sonra 3821 sayılı yasaya dayanarak, kuruluşunun 69. yıldönümü olan 9 Eylül 1992 günü tekrar açılmıştır.

CHP, kurucusu ve ilk genel başkanı Atatürk'ün vasiyeti ile tasarruf haklarını CHP'ye terk ettiği Türkiye İş Bankası'nın bir bölüm hissesinin de sahibidir. CHP'nin tasarruf hakkına sahip olduğu %28,1'lik orandaki bu banka hisselerinin kazancı, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na aktarılmaktadır.

Partinin kuruluşunda Ulu Önder Atatürk başta olmak üzere Refik Saydam, Celâl Bayar, Sabit Sağıroğlu, Münir Hüsrev Göle, Cemil Uybadın, Kazım Hüsnü, Saffet Arıkan ve Zülfü Bey, ilk genel sekreter Recep Peker’in büyük katkıları olmuştur.

Evet, hekim olmam dolayısıyla sizlere bu süreçte görev alan Refik Saydam’dan bahsetmek istiyorum.

Kimdir Refik SAYDAM;

8 Eylül 1881 günü İstanbul'un Fatih ilçesinde, dünyaya geldi. Mahalle mektebinin ardından 1892 yılında Fatih Askeri Rüştiyesi ‘ne ve 1896 yılında İstanbul Kuleli Askeri İdadisine girdi.

22 Ekim 1905 tarihinde Askeri Tıbbiye'den Tabip Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Üç yıl Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde Embriyoloji ve Histoloji bölümlerinde çalıştı. 1910 yılında eğitim için yurt dışına gitti. Almanya da Berlin askeri tıp akademisinde eğitim gördü. Balkan Savaşı'nın çıkacağı belli olunca 1912 yılında İstanbul'a döndü.

Balkan Savaşı'nda Antalya'da ve Çatalca cephesinde Kolera hastalığını önleyici çalışmalar yaptı. 1914 yılında atandığı sahra genel sağlık müfettiş muavinliği sırasında bakteriyoloji enstitüsünü örgütleyerek tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının, tetanos ve dizanteri serumlarının burada üretilmesini ve I. Dünya Savaşı boyunca ordu ihtiyacının karşılanmasını sağladı. Salgın hastalıklarla mücadelesini Hasankale'de cephe hizmetinde sürdürdü.

Tifüse karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne geçti ve I. Dünya Savaşı'nda Alman ordusunda ve Kurtuluş Savaşı'nda kullanıldı.

Bugün bunların bir tanesini başarsanız Nobel Tıp ödülünü alırsınız.

1919'da 9. Ordu Sağlık Müfettiş Muavinliği görevi ile Mustafa Kemal Paşa'nın yanında Samsun'a çıktı. Erzurum'da Mustafa Kemal Paşa'nın karargâhı dağıtıldıktan sonra Erzurum askeri hastanesi bulaşıcı hastalıklar servisi şefliğine atandı. Fakat bu görevi kabul etmeyerek ordudan ayrıldı. Erzurum ve Sivas kongrelerine katıldı.

1920 yılında TBMM'ye Doğubayazıt mebusu olarak seçildi. Aynı zamanda Millî Savunma Vekâleti’ne bağlı Sıhhiye Dairesi Başkanı olarak görev yaptı. TBMM'nin II. döneminden itibaren İstanbul mebusu olarak görev yaptı. 10 Mart 1921 tarihinde TBMM tarafından Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekilliği görevine seçildi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından sonra 30 Ekim 1923 tarihinde 1. İsmet Paşa Hükümeti’nde Sağlık Bakanı olarak görevlendirildi. Bu görevini 2. İsmet Paşa Hükümeti’nde de 21 Kasım 1924 tarihine kadar sürdürdü. 4 Mart 1925 tarihinde 3. İsmet Paşa Hükümeti’nde yeniden Sağlık Bakanlığı görevine atandı. Bu görevini 25 Ekim 1937 tarihine kadar sürdürdü.

Kesintilerle 14 yıl süren Sağlık Bakanlığı döneminde sağlık hizmetlerinin temellerini attı. 1924 yılında Ankara'da ve daha sonra Erzurum, Diyarbakır, Sivas ve diğer birçok ilde memleket hastaneleri, doğum ve çocuk bakım evleri açtı. Ayrıca bu konuda nitelikli eleman yetiştirilmesine önem vererek sağlık kursları, tıp öğrenci yurtları 1928 yılında Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Mektebi'ni, İstanbul ve Ankara'da veremle savaş dispanserlerini kurdu.

Soyadı Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından "Saydam" soyadı verildi. 1931-1938 yılları arasında zaman zaman Millî Eğitim ve Maliye Bakanlıklarına vekâlet etti. Atatürk'ün ölümünden sonra İçişleri Bakanlığı, CHP Genel Sekreterliği ve 15 yıl Kızılay Başkanlığı yaptı.

1939-1942 yılları arasında Türkiye Başbakanı olarak görev yaparken, sağlık konusuna bakanlığı dönemindeki gibi önem verdi. 8 Temmuz1942 tarihinde İstanbul'da besin sorununun düzenlenmesi için yaptığı inceleme gezisinde hayatını kaybetti.

Cumhuriyet tarihimizdeki ilk yıllarda hizmet eden bu üstün insanları ne kadar büyük bir eser yarattıklarını görebiliyor musunuz?

O yıllarda aşı üretip kullanılması inanılabilecek bir şey değil gerçekten. Cumhuriyet Halk Partisinin temellerini atan bu değerlerin yarattığı Türkiye Cumhuriyetini hiçbir gücün yıkabileceğini inanmıyoruz.

Hepinize sağlıklı yarınlar diliyorum.

SON DAKİKA HABERLERİ

Erhan Uysal Diğer Yazıları