Bana müsaade..!
Benim için yorucu bir yıl oldu. Yerel seçimler, yeni yere taşınma, ev, çocuklar, iş, güç derken İyice bittim… Ama bu tempoyu seviyorum. Başka türlüsü beni tatmin etmiyor. Sadece biraz ara vermek, kafa dinlemek gerekiyor. Hoş, ben tatile gittiğimde...
Benim için yorucu bir yıl oldu.
Yerel seçimler, yeni yere taşınma, ev, çocuklar, iş, güç derken
İyice bittim…
Ama bu tempoyu seviyorum.
Başka türlüsü beni tatmin etmiyor.
Sadece biraz ara vermek, kafa dinlemek gerekiyor.
Hoş, ben tatile gittiğimde de tam anlamıyla işten kopmam söz konusu değil.
Ben kopmak istesem de bırakmıyorlar.
Gün içinde gazetedekilerle üç-beş kez temas kurmadan olmuyor.
Bunun yanı sıra haber, şu-bu, arayan soran bitmiyor.
Bir neden sonra bir bakıyorum kendimi klavyeyle baş başa buluyorum.
‘Bu haberi benim yazmam’ lazım diyorum.
Çünkü çabuk özlüyorum, bu mesleğe aşığım.
Aşkla yapılan her işin meyvesi de bir başka güzel oluyor.
Ama şimdi bu aşka biraz ara veriyorum.
***
Bugün (Cuma) itibariyle ailem ve dostlarımızla birlikte Akdeniz’den başlayıp Ege’ye varan bir tatil planlıyoruz.
Planlıyoruz diyorum çünkü ilk adres Kaş- Kalkan ama ondan sonrası belirsiz!
Aksiyonu seviyorum, bir otele bağlı kalmaktan ısrarla kaçınıyorum.
Çünkü rutine bağlanan saatler aralığında bir bakmışsınız kendimi çalışırken buluyorum.
Bu kez kararlıyım, yazı yazmak, haberlerle ilgilenmek yok!
Yokluğumda çıkacak hiçbir haberden sorumlu olmadığımı şimdiden beyan edeyim.
O yüzden çıkan haberle alakalı beni değil, gazeteyi arayın!
Bunu niye söylüyorum? Çok başıma geldiği için…
Haberi okumamışım, bilgi sahibi değilim ama adam ısrarla benden yardım istiyor.
Yok kardeşim, ben iptale geçtim.
Arkadaşlar tam yetkilidir, ne varsa onlara anlatın!
***
Şaka bir yana yaklaşık on-on iki gün buralarda olmayacağım.
Bu süre zarfında köşe yazılarıma ara vereceğim.
Ama uzaktan da olsa gündemden kopmamaya gayret edeceğim.
Biraz dinlenmek bizim de hakkımız.
Gelince yapacağımız çok işimiz var.
***
Evet, burayı çok özleyeceğim.
Geride bıraktıklarıma hasret kalacağım.
Zaten bağlılıkta aptallığa ulaşan biriyim.
Yani sevdiklerimden, işimden, şehrimden ayrı kalmak bana göre değil.
Onun için kısa tatilleri tercih ediyorum.
Fakat bu kez şansımı zorlayıp uzun kalmayı deneyeceğim.
Becerebilirsem ne ala, beceremezsem en fazla bir haftaya buradayım.
Şimdiden buraları özledim bile.
Kalın sağlıcakla…
--------------------------------------
VALİ'NİN SABRINA, HAYRAN KALDIM!
Bundan bir süre önce Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy’un, iki yıllık değerlendirme toplantısına
Yazılı ve görsel basının dışında tutulan internet gazetelerinin davet edilmemesine tepkimi dile getirmiştim.
Sayın valimize bu ayrımcılığın kendisine ve kente hiçbir katkısı olmadığını, iki yıllık sunumunun yine bizler aracılığıyla kamuoyuna duyurabileceğinin altını çizmiştim.
Gelişen çağda artık kağıt gazetelerin internet gazeteleriyle yarışması mümkün değil.
Bugün bu şehirde baskı gazeteyiz diye hava atan medya patronları, okurlarına yine o gazetenin internet siteleriyle erişim sağlayabiliyor.
Onların baskı gazeteye bağlılıkları tamamen duygusal(!) sebeplere dayalıdır.
Basın ilan kurumundan gelen reklam paylarının kesildiği gün, birer birer havlu atacakları kabak gibi ortada.
Fakat ona rağmen bir küçümseme, bir böbürlenme, sormayın gitsin!
***
Hatırlarsanız, son zamana gelene kadar bu mesleğin duayeni diye anılan bir meslek büyüğümüz, basın toplantılarından birinde;
‘İnternet gazetelerinin çağrıldığı toplantıya bir daha beni çağırmayın’ diyerek havasını basıp toplantıyı terk etmişti.
Allahın sopası yok tabi.
Şimdi o duayen(!) bırakın internet haber sitesini, başkasının adıyla yayın yapan blokta köşe yazılarıyla kentin gündemini belirlemeye çalışıyor.
Bu vaka bile sayın valimizin bizi anlaması için ibretlik bir öyküdür.
Yani doğaya aykırı gelemiyorsunuz, isteseniz de çağın gerisinde kalamıyorsunuz.
İnternet gazeteleri yasası çıkmadı diye, o gazeteleri yok sayamıyorsunuz.
***
Bakın, biz neredeyse ayda bir ya, karakoldayız ya da adliyede.
Her şey o kadar karmaşık ki, bizi bağlayan basın yasası olmamasına rağmen basın yasalarına uygun olarak yargılanıyoruz.
Ona göre para cezaları ödüyorum, ona göre hapis kararı çıkarıyorlar.
Yani kanun bizi kendine tabi etmiş, bizi tanımayan tek kurum Basın İlan Kurumu…
Hiç derdim değil, onlardan gelecek reklam pastasında zerre gözüm yok.
Keşke hepsini kesseler de kim gazeteci kim değil, kim haber aşkıyla dolu kim ‘kopyala yapıştırcı’ ortaya çıksa.
Yakındır…
O da olacak gibi görülüyor.
***
Vali Beyin internet gazeteleriyle yaptığı toplantıya gelince…
İlk önce çağrıma kayıtsız kalmayıp bu toplantıyı yaptığı için Valimize teşekkürlerimi sunuyorum.
Ama inanın dün orada oturmaktan, o ortamda bulunmaktan zul duydum.
Vali Beyin yanında sözde ‘İnternet Gazeteleri Derneği Başkanı’ sıfatıyla Soner Kılıç oturuyor.
Tanır mısınız kendisini?
Gebze menşeili bir arkadaşımız.
Bundan bir süre önce bana gelmişti.
Böyle bir dernek kurmak istediklerinden bahsetmişti.
Başında da benim olmam için yoğun ısrarları olmuştu.
Gazetecilik adına ne yaptığı konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Kendisine kibarca böyle bir oluşumun içinde olamayacağımı anlatmaya çalıştım.
Çünkü anlattığına göre, biz dernekleşeceğiz birlikte güç olacağız ve bu kentte dev kuruluşlara gidip reklam bütçelerinden pay isteyeceğiz.
***
İyi de biz daha bu işi bir standarda oturtamamışken o iş nasıl olacaktı?
Bir sürü merdiven altı site var, ben ne diye kendi gücümle onlara güç katayım veya meşrulaştırayım?
Bu işi adam gibi yapanlarla yol yürüyeceksek eyvallah ama önüne gelenin içinde olduğu bir yapı beni bozar dedim.
Ancak siz kararlıysanız yapın, başında ben olmayayım, gerçekten oturaklı bir şey ortaya çıkarsa hep birlikte yol yürürüz şeklinde konuştum.
Öyle ya; bırakın yanında adam çalıştırmayı, site sahibinin dahi günde sekiz saatini harcamadığı, akılda kalacak bir haberde imzasının bulunmadığı, belli bir ofisinin olmadığı yerde ben neyin mücadelesini verecektim.
Çünkü bahsettiği proje herkesi kapsıyordu.
***
Kaç tane sigortalı insan çalıştırıyorum, her ay sorumluluklarımı yerine getiremezsem korkusuyla ayaklarım titriyor.
Ekonomik göstergelere rağmen namerde muhtaç olmadan yol almaya çabalıyoruz.
Tüm güçlüklere rağmen hızla kurumsallaşmaya doğru gidiyoruz.
Her habere ayrı önem veriyoruz, kimin dümenini bozarız, buradan ne çıkar sağlarız diye kafa yormuyoruz.
Büyük rantlara çomak sokuyoruz, risk alıyoruz, yeri geliyor aracımıza saldırıyorlar, yeri geliyor telefonla, mesajla tehdit ediyorlar.
Ama biz ısrarla gazetecilik yapmayı sürdürüyoruz.
***
Dün, vali beyin toplantısında işte bu yaşadıklarımızı düşündüm.
Acaba buradaki arkadaşlardan kaçı bu riskleri göze alıyor, kaç tanesi karakol yüzü gördü, kaçı yaptığı haberden dolayı haksız yere ceza aldı?
Ben daha geçen ay bir tekzip yüzünden on bin lira ceza ödedim, bunlara böyle bir ceza gelse bir daha tek kelime haber yazabilirler mi acaba?
Neymiş, dernekmiş…!
Geçin o işleri!
Soruyorum dikkate alınacak haber sitelerine, siz bu derneğe üye misiniz diye, hiçbiri değiller.
Anlayın gerisini…
Siz önce mesleğinizin hakkını verin, ajans mantığından ayrılın, en öne para kazanmayı koymayın, gerisi kolay.
***
Öte yandan internet gazeteciliğini hakkıyla yapan başta Gazete Barış olmak üzere,
En Kocaeli, Kocaeli Koz, Kocaeli Fikir, Kocaeli Denge, Bugün Kocaeli, Kocaeli Gazete, Astakos Haber, ve Batı yakasındaki bazı haber sitelerinin gazetelerin yarattığı etkiyi kimse hafife almasın.
Günlerdir ulusala yayılan haberler yapıyoruz.
Ulusaldan yine yerele dönen haberlerle Kocaeli’de gündemi belirliyoruz.
Ve inanın işinizi hakkıyla yaptığınızda siz baskı gazete misiniz, değil misiniz kimse orasıyla ilgilenmiyor.
Gazetemiz adına bizim öyle bir kaygımız kalmadı.
Sadece bunu kentin valisi de bilsin istedik.
Bu sabah gözümü açtığımda Fox TV’de Uğur Enç imzalı haberin yorumlandığını görmek bile beni inanılmaz mutlu ediyor.
Çok daha iyilerini yapacağız, her şey çok daha güzel olacak.
***
Bu anlamda Kocaeli Valimize bizi davet etme nezaketinde bulunduğu için ve de kimin ne olduğuna bakmaksızın, sabırla dinlediği için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Kendisine de söyledim;
Keşke böyle bir çağrı yapmasaydım, olduk olmadık insanları meşrulaştırmasaydık.
Hüseyin Aksoy nezaketinden toplantının verimli olduğunu ifade etse de;
Bazen büyük sözü dinlemek gerek!
Vali beyin bir bildiği varmış demek…(!)