Şanbaz Yıldız hızla SIRADANLAŞIYOR…!

Biri bana bu İYİ Parti’nin ne yapmak istediğini tam olarak anlatabilir mi?

Türkiye’ye yeni bir umut aşılayan, öyle ya da böyle bir rüzgar estiren Meral Akşener’in

Memleketi Kocaeli’de ne yapmak istediğini bilen var mı?

İlk önce birilerinin gazına gelip, teşkilatçılığı hiç bilmeyen, halkın içinden oldukça uzak, siyasette tahammül gücü olmayan birini il başkanı yaptılar.

Aristokrat yaşam biçimiyle özdeşleşmiş, sokağın beklentisinden pek haberi olmayan Haluk Ulusoy

Aynı hızla il başkanlığını bırakmak zorunda kaldı çünkü bu iş onun doğasında yoktu.

Elbette Sayın Ulusoy memleket meselelerine duyarsız biri değildi, imkan olsa çok güzel işler yapardı ama bu iş çok başka bir şey.

****

Özellikle MHP tabanı benzeri bir partide insanlarla uğraşmak kolay iş değildir.

Artı… Türkiye’de siyaset yapmak maalesef herkesin işi olmaktan çıktı.

Çünkü biraz fazla ses çıkaranı olduğu yerde boğuyorlar.

İlk önce ticaret hayatı sekteye uğruyor.

Yani bu iş maalesef “kaybedecek şeyleri olanın” işi değil!

Ya, kaybedecek bir şeyiniz olmayacak, ya da kaybetmeyi göze alacak kadar yiğit olacaksınız.

Ben bu devirde bu tanımlamaya uyan birilerini pek göremiyorum.

****

Hep dediğim gibi, kitabın ortasından konuşmak en güzelidir.

O yüzden hiç kusura bakmasınlar içimdekileri söyleyeceğim.

Hatta direk bir giriş yapayım.

İYİ Parti il başkanlığına atanan Şanbaz Yıldız şu ana kadar ki performansıyla ben de hayal kırıklığı yarattı.

Şanbaz Yıldız’la yüz yüze hiç tanışıklığım, sohbetim yok ama nedense bende kredisi yüksekti.

Demek ki beklentiyi yukarıda tutmayı bilmiş.

Sadece benim değil, pek çok basın mensubunda aynı beklentiyi oluşturduğunu biliyorum.

Fakat ben yavaş yavaş bu noktadan uzaklaşıyorum.

Göreve gelmeden önceki, sade bir vatandaş bir iş adamı olan Şanbaz Yıldız’ın çizdiği profil ile

İl başkanı Şanbaz Bey arasında bir benzerlik göremiyorum.

Bana göre sıradanlaşmaya başladı.

****

Önceden öyle miydi?

Sosyal medyadan bile muhalefet ederdi.

Memleketin yangın yeri olduğunu ama buna rağmen bazılarının şahsi ikbal peşinde koşmasını eleştirirdi.

Muhalefetin ise mahalle yanarken saç taradığını falan söylerdi.

Dışa bağımlı oluşumuzu eleştirir, Arap kültürünü din sananlara verip veriştirirdi.

Her gün buna benzer dik çıkışlarıyla benim dikkatimi çekerdi.

Ama ne zaman ki il başkanı oldu, Şanbaz Yıldız bir anda sıradanlaşıverdi.

Yok o ziyaret ediyor, yok bu ziyaret ediyor falan.

Seçildiğinden beri göze çarpan ilk icraatı Koray Aydın’ı getirmekti.

Koray Aydın’a da millet bayılıyordu sanki. Bir iz bıraktı mı, hayır…!

****

Hadi onu da geçtim, İYİ Parti’nin en iddialı olabileceği ilçelerden biri olan İzmit’te hala ilçe başkanı yok!

Bırak iddiasını falan, Akşener’in doğup büyüdüğü yerdir İzmit!

Buna ilaveten, Kocaeli’de siyasetin nabzı bu ilçede atar.

Ama bakıyoruz elde avuçta ne var diye!

Parti kurulalı kısa zaman olmasına rağmen İzmit’te iki ilçe başkanı değişmiş, ikisinin de birbirini göresi gözü yok (ki ben her ikisini de severim) ve üçüncü ilçe başkanı kim olacak hala belli eğil.

Halbuki böyle mi olmalıydı?

Şanbaz Yıldız daha görevi aldığında bu planları çoktan yapmalıydı ama yapmamış.

Ne zaman ilçe teşkilatı belli olacak da ne zaman çalışmaya başlayacaklar ve ne zaman aday belirleme sürecine girilecek, hepsi birer muamma!

****

Hep söylüyoruz yine söyleyeyim.

AKP’de bir numara kalmadı, okey dönüyorlar.

Ama muhalefette bir halt yok!

CHP bir türlü kronikleşmiş hastalıklarından kurtulamıyor.

MHP zaten yavru iktidar oldu çıktı.

HDP derseniz kafasını dışarı çıkaramıyor.

Geriye kalıyor İYİ Parti.

Onun da hali ortada.

Hiçbirinin seçim kazanma derdi yok sanki.

Her şey o koltuğa oturana kadar!

Oturdukları anda tipik siyasetçi moduna giriveriyorlar.

Şanbaz Yıldız da maalesef ben onu görüyorum.

****

Cidden çok umutluydum, siyasete renk ve kalite gelecekti.

Vurdum mu ses çıkaracaktı ama araki bulasın.

Daha kendi teşkilatlanmasını bile yapamadı.

Bu kentte kimlere gitmesi gerektiğini çok iyi bildiği halde kapısını çalmadı.

Serdar Kaman’ın ekmeğini yemeye devam ediyor.

Aynı ekip etrafında debelenip duruyor.

Kaldı ki Serdar Kaman’ın çok daha fazla, çok daha net çıkışları ve duruşu vardı.

Belki çok teşkilatçı değildi ama muhalefet etmede, konulara hakimiyette asla geri değildi.

Açıkçası ben Şanbaz Yıldız’dan bunun iki-üç katı performans bekliyordum ama yok!

AKP’lilerin takıldığı mekanlarda sıkça görülen Sayın Yıldız elini çabuk tutmazsa vatandaşlardaki kredisini hızla tüketecek.

****

Hiç kusura bakması ama ben bildiğimi söylerim.

Kimin kaybedecek bir şeyi varsa siyaset yapmasın!

Kimin kaybedecek şeyleri olduğu halde siyasette ısrar ediyorsa o zaman üzerine düşeni yapsın.

Bu şehir bu modellerden bıktı usandı!

Seçimlere kalmış 5 ay, hala ziyaretler falan filan.

Ekmek ne oldu?

Üç-dört seçimdir metro projesini önümüze koyan AKP’ye ve metro güzellemesi yapanlara neden sesiniz çıkmıyor?

Türkiye’nin en borçlu belediyesi olduğumuz halde bunu 2004 yılına bağlayanlara karşı söyleyecek sözünüz yok mu?

Andımız tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hani muhalefet mahalle yanarken saçını tarıyor diyordunuz ya!

Şimdi eleştirdiğiniz muhalefet koltuklarından birinde siz varsınız.

E o zaman neyi bekliyorsunuz?

Yoksa bu “Sistem” sizi de mi etkisi altına aldı?

Bilmediğimiz dengeleriniz mi var?

Ne bileyim, her şeyi düşünür olduk!

****

Sıradanlaşmayın Şanbaz Bey!

Biz sıradanlaşanları çok gördük ve görmekteyiz.

Biz bunları Cengiz Sarıbay’a da söylüyoruz diğerlerine de…

Hatta AKP’nin beş yıldızlı otel tatiline giden il başkanına da söylüyoruz.

Ama maalesef hiç kimse “ben ne yaptım da bana bunları söylüyorlar” demiyor.

Onun yerine gerçekleri yazan basını aşağılamayı seçiyorlar.

Umurum bile değil!

Bu kentte bu gidişatın gidişat olmadığını söylemek işi, maalesef bize ve bizim gibi birkaç kişiye düşüyor.

Diğerleri sizin ziyaret haberlerinizi manşetten verdiğinde mutlu olabilirsiniz ama onların asıl göstermek istediği şey;

“Bu tarafta asayiş berkemal” anlamında iktidara yollanan mesajdır.

Lütfen kendinize gelin ve acilen silkelenin!

Sizden beklenti çok yüksek yoksa bu kadar sözü niye söyleyelim, öyle değil mi?