Büyükakın’dan Muharrem İnce vakası
Geçtiğimiz hafta Kocaeli Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri ve şimdiki Bilecik Valisi Tahir Büyükakın'ın İzmit'ten konukları vardı. AKP'nin gazetesi olarak bilinen Özgür Kocaeli Gazetesi'nin eski sahibi, şimdiki...
Geçtiğimiz hafta Kocaeli Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri ve şimdiki Bilecik Valisi
Tahir Büyükakın’ın İzmit’ten konukları vardı.
AKP’nin gazetesi olarak bilinen Özgür Kocaeli Gazetesi’nin eski sahibi, şimdiki maaşlı çalışanı, Genel Yayın Yönetmeni İsmet Çiğit;
Sayın Vali’yi ziyaretini gazetenin manşetinden duyurmuş.
Kendine göre farklı bir gazetecilik başarısı olarak gördüğü ziyaretin sohbet kısmındaki detayları röportaja çevirmiş.
Haliyle söz konusu Tahir Büyükakın ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı gibi siyasi konular olunca bizim de dikkatimizi çekti.
Ben o yazıda bir algı var mı-yok mu, bu ziyaret planlanmış mı, spontone mi gelişmiş orasına bakmam!
Çok doğal gelişmiş bir şey de olabilir, planlı da olabilir. Bunlar benim işim değil.
Ben orada, bir Devlet adamının söylediği sözlere, verdiği röportaja bakarım.
Benim anlayışıma göre Devletin Valisi siyasi tahlillerde bulunamaz-bulunmamalı!
Gönlünde yerel yöneticilik hevesi varsa bile bunu dışarı yansıtmamalı, profesyonel olmalı.
Devlet ciddiyetiyle bakmalı.
Onun dışında ne söylediğinin, ne mesaj verdiğinin bir ehemniyeti yok.
Varsa da ikinci planda kalır. Biz işte o kısımda gazetecilik yaparız.
Bu anlayışla, bu bakış açısıyla Sayın Büyükakın’ın röportajına bakarak yorumda bulundum.
Bir Devlet adamına siyasi söylemlerde bulunmanın şık olmadığını ifade ettim.
Sonra Büyükakın’ın siyasi söylemlerinin içeriğine indik.
Eski Bakan Fikri Işık’ın Büyükşehir Belediyesi’ne aday yapılmasını öngörmediğini ifade eden kısmı haberleştirdik.
Bu haberler sonrasında Sayın Büyükakın ile bir telefon görüşmesi yaptık.
Üzgündü…
“Yanlış anlaşıldığıma mı yanayım, özel bir sohbetin gazeteye manşet olduğuna mı” dedi?
Ben de kendisine Cumhurbaşkanı tarafından çok onurlu bir görev verildiğini, gazetedeki söylemlerin-konumu itibariyle- şık durmadığını ifade ettim.
Büyükakın bana hak veriyor ama bir şartla…
Şayet gazetede yayınlanan şey gerçek manada bir röportaj olsaydı…
İlk başta anlamadım, ne demek istiyor diye düşündüm.
Büyükakın şunu diyor:
“Ben İsmet Çiğit ile özel sohbet ettim. Yazacağını düşünmedim.
Öyle düşünsem bu konulardaki sorularına cevap verir miyim?
Yazılanların hepsi sohbet esnasında söylenen sözlerdi. Olay röportaja dönünce farklı algılandı.
Fikri Işık aday yapılmaz demedim.
Meclisteki komisyon aritmetiği değişeceği için milletvekillerinden başkan adayı yapılmayacağını düşünüyorum dedim.
Aynı zamanda valilerin de yerinin değişmeyeceğini düşünüyorum dedim.
Mesela ben sohbette Tayyip bey demedim. Sayın Cumhurbaşkanımız dedim. Yani tam Muharrem İnce vakası oldu.
Benim de kusurum var kabul ediyorum.
Kusurum, o konuşmayı yapmaktı bu da bana ders oldu.
Ben bunu röportaj olarak verseydim kesinlikle siz haklıydınız.
Benim buradaki hatam aynı Muharrem İnce hatasıydı. Konuşmamalıydım, bunun izahı yok.
Hatamı kabul ediyorum.
Benim sohbet sandığım şey bir röportajdı ama ben dilime sahip olmalıydım.
Bunlar siyasi konular deyip geçecektim. Bu benim kusurum, kabul ediyorum.
Muharrem İnce ile İsmail Küçükkaya olayı gibi oldu” dedi.
********
Evet, Sayın Büyükakın özel bir sohbetin röportaja dönüşeceğini düşünemediğini söylüyor ve Muharrem İnce benzetmesi yapıyor.
Hatırlarsanız 24 Haziran seçim akşamında Muharrem İnce’ye oy verenler kendisinden bir açıklama beklerken sırra kadem basmıştı.
İnce nerede, sandıklarda hala beklemek gerekir mi diye düşünen taraftarlar ondan gelecek ufacık bir işaret beklerken;
Muharrem İnce ne yaptı? Gazeteci İsmail Küçükkaya’ya whatsapp mesajı atıp, “Adam kazandı” diye yazdı.
İsmail Küçükkaya’da bu mesajı bayıla bayıla yayınladı.
İnce’nin bu talihsiz açıklaması bir nevi siyasi kariyerini alaşağı etti.
Tahir Büyükakın’ın benzetmesi de aynen bu şekilde.
Ama bir farkla… İnce ile Küçükkaya’nın ki dost sohbeti değildi.
********
Bu olay Muharrem İnce olayına ne kadar benziyor bilmem!
Ama benim anladığım, Sayın Büyükakın iki dostun sohbeti kıvamındaki konuşmaların dışa yansımasından son derece rahatsız.
Cumhurbaşkanına “Tayyip Bey” diye hitap etmiş gibi yazılmasından rahatsız.
Fikri Işık ile ilgili sanki kendisi isteyerek, araya sorular sıkıştırılmamış gibi peşi-sıra cümleler kurmuş görülmesinden rahatsız.
Büyükşehir Belediyesi’ni istiyor ve bir çalışma yapıyormuş gibi izlenim verilmesinden rahatsız.
Hepsinden ötesi röportaj olduğunu bilseydim bunların hiçbirini konuşmazdım diyor, burada da kendini suçluyor.
Tahir Büyükakın’ın anlattıkları böyle düşünüldüğünde mantıklı geliyor.
Röportaj vermedim, özel sohbetti, İsmet Çiğit’e değil, kendime kızıyorum, konuşmamalıydım diyor, uzatmaya gerek var mı?
Ne diyelim…?
Israrla röportaj değildi dedikten sonra kendisine söyleyeceğim tek şey;
Valilik makamında bulunan kişilerin on kat daha dikkatli olmaları gerektiğidir.
Eğer valiler bu kadar rahat siyaset yapıyor ve konuşuyorsa ben de yarın hemen Kocaeli Valimizi arayıp sorayım, bir adaylık düşüncesi var mı yok mu?
Aynen bu cümleyi Sayın Büyükakın’a da söyledim.
Hak veriyor. Konuşmamalıydım diyor.
Bence bu da büyük bir erdemlilikti, uzatmaya gerek yok.
*****
Bunca yanlış anlamadan sonra Büyükakın “Büyükşehir belediye başkan adaylığı var mı” sorusuna ise;
sütten ağzı yanmış biri gibi (hafifçe gülerek)
Tam bir Devlet adamı ciddiyetinde cevap veriyor…
Onu zaten hepiniz bilirsiniz.