İzmir Marşı...

Haftalık yazılar yazan benim gibi üşengeç yazarlar için gündeme ait malzeme bulmak hiç de zor değil! Bırakın haftalığı, gün içinde de gündem o kadar hızlı değişiyor ki, birazdan ele alacağım konu çoktan tozlanmış oluyor. Konu malumunuz;...

Haftalık yazılar yazan benim gibi üşengeç yazarlar için gündeme ait malzeme bulmak hiç de zor değil!

Bırakın haftalığı, gün içinde de gündem o kadar hızlı değişiyor ki, birazdan ele alacağım konu çoktan tozlanmış oluyor.

Konu malumunuz;

Geçen hafta Cuma akşamı TVNet adlı yandaş TV kanalında yaşanan rezaletler zinciri...

‘Rezaletler zinciri’ diyorum çünkü, ‘Derin Tarih’ adındaki bu program yine ne idiği belirsiz bir derginin aynı adını içeriyor. Bu dergi zımbırtısının kapağında yer alan başlık da programdaki benzer hezeyanları içeriyor.

Yaşananları uzun uzun anlatarak tekrar canınızı sıkmak istemiyorum.

Ama beni asıl şaşırtan, Atatürk’e ve aile yaşantısına dil uzatan bu hain güruhlar, neden sadece toplumun bir kesiminin canını sıkıyor?

Neden toplumun bazı fertleri bu kadar duyarsız ve hatta duygusuzlaşabiliyor?

Rezalet programın konuklarından örümcek beyinli olanların en beyaz saçlısı, Afet İnan'ın aile geçmişinden ve babasının mesleğinden yola çıkarak kendisinin manevi evlat olamayacağını iddia ediyor. Ve hatta iddiayı çirkinleştirerek Çankaya’nın nikahsız First Lady’si olduğu ifadesini kullanarak kanuna aykırı hareket ediyor!

Program sunucularından, Akit yazarı Yavuz Bahadıroğlu devreye giriyor. (Bu Bahadıroğlu’nun neredeyse bütün hikayelerini okumuştum gençliğimde, ah akılsız kafam!)

Aynı Bahadıroğlu, İnan'la ilgili olarak "Güzel miydi" sorusunu soruyor ve programın diğer sunucusu (FETÖ’nün bir dönem övgü makinası) Mustafa Armağan devreye giriyor. Bu tarihçi olduğunu zanneden zerzevat, "Gençliğinde güzeldi ancak sonradan şişmanlıyor" şeklinde cevap veriyor.

Yine kanun dışı bir durum!

Söz konusu programda, ekranda yazıyla "M. Kemal'in gönül galerisi" ifadeleri görülüyor ki, kanuna aykırı bir hareket de yayıncı kuruluştan geliyor.

Evet bu da kanuna aykırı kardeşim!

Atatürk’ü Koruma Kanunu’ndan söz etmiyorum, zira yok öyle bir kanun!

Varlığı bilinen ama görünmez mürekkep gibi son yıllarda uçup giden kanunun zaten Atatürk’e faydası da yok!

O kanun, 1951 yılında Demokrat Parti tarafından çıkarıldı, oysa Atatürk’ün haberi bile yoktu.

5186 sayılı kanunun birinci maddesi ne diyor peki?

Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır...

Son dönemlerde adam akıllı kim cezalandırıldı peki, hiç gördünüz mü?

Uygulama yok çünkü, uygulamak isteyen hukukçular olsa da dileyen dilediği yorumu yapıyor günümüz ‘Yeni Türkiye’sinde!

Benim sözünü ettiğim kanuna aykırılık; vicdani ve ahlaki değerleri yerle yeksan eden türden...

Sahip çıkanların ‘vefakâr’ olduğu, Atatürk sayesinde aldıkları özgürlükle hava atanların da, “Demokratik hakkımı kullanıyorum birader!” dediği türden...

Ne yazık ki bu şarlatanları görmezden geldikçe daha çok vicdani ve ahlaki suçlar işlenecek.

***

Konu açılmışken, 20 Mayıs’taki Kocaeli Kitap Fuarı etkinliğinde konuşmacılar arasında kim vardı biliyor musunuz?

Mustafa Armağan...

Yazıyı yazdığım dakikalarda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, örnek bir adım atarak bu sözde tarihçiyi program dışı bıraktı. Belediyemizi bu takdire değer davranışından dolayı tebrik etmek de bizlere düşüyor.

(Düşüyor da, “neden önceden önlem alınmamış” diye de soruyor insan!)

Çünkü, kamuoyunu hareketlendiren ve sosyal medyanın gücünü gösteren bu kararda etkili olmanın gururunu taşıyor insan.

Geçen yıl fesli şarlatan Kadir Mısıroğlu’nun fuarda konuk olmasını inanın hazmedememiştim!

Mısıroğlu ve Armağan’ın ortak yönü malumunuz, her ikisi de apaçık Atatürk düşmanı!

Ben bireysel olarak o fuara gitmeme kararımdan geri döndüm ve bu önemli organizasyona bir kitapsever olarak koşa koşa gitmek şart oldu artık.

***

Yaşadığı her sancılı dönemde, tedavisi zor da olsa ulusun şifa reçetesinin Atatürk’te olduğunu unutmamak gerekir.

Bunlara verilecek en güzel cevap da ‘İzmir Marşı’ olsa gerek. Çünkü duyduklarında resmen çileden çıkıyorlar.

Teslim ettiği ülkenin toplumuna her zaman medeni bir dünyanın hayallerini kurduran, fen ve bilime önem veren ve illâ ki “Barış” diyen Ulu Önder Atatürk’e karşı yapılan bu çirkinlikler, daha nereye kadar sürecek bilemiyorum!

Ama biliyorum ki (onlar) uğraştıkça, ben ve benim gibiler de onlarla uğraşacak!

SON DAKİKA HABERLERİ

Uğur BAYRAM Diğer Yazıları