Öldükten sonra bile bize ders veriyor..!

Gazetecilik öyle bir meslek ki, geride nasıl bir iz bıraktığınızı ancak öldükten sonra anlıyorsunuz. Gerçi günümüzdeki gazeteciliğinin vardığı noktaya bakınca, bir gazetecinin ne olduğunu görmek için illa ölmesi gerekmiyor. Artık...

Gazetecilik öyle bir meslek ki, geride nasıl bir iz bıraktığınızı ancak öldükten sonra anlıyorsunuz.

Gerçi günümüzdeki gazeteciliğinin vardığı noktaya bakınca, bir gazetecinin ne olduğunu görmek için illa ölmesi gerekmiyor.

Artık yaşarken de en nefret edilen olabiliyorsunuz, öldükten sonra da…

Veya tam tersi; yaşarken de aynı saygıyı görüyorsunuz, ölünce de…

Ben bu son tanımlamaya uyan tek bir gazeteci tanıdım ömrü hayatımda.

Onun gibi saygıyla anılan daha pek çok isim olduğunu ise yine onun sayesinde öğrendim.

***

Gazeteci Murat Tosunoğlu geçti bu diyardan bilir misiniz?

Pek çoğunuz bilmez belki ama onu tanıyan herkes aynı doğruda buluşur.

Bu meslekte dostluğun, sadakatin, sevginin, saygının ne olduğunu ondan öğrendim.

Demir gibi kalemi vardı, o kalemi kimse için kırmadı.

Devrimci bir kişiliğe sahipti, inandığı değerlerin bir gün mutlaka hayata geçeceği tesellisi ile yaşadı.

Birçok ulusal basında görev yaptıktan sonra kendine ait gazetesini kurdu.

Gebze bölgesinin en renkli ve en muhalif gazetecisi olarak akıllarda yer edindi.

Meslektaşları gibi onun da geçim derdi vardı ama onun bu derdi hep en sonda yer aldı.

Asıl derdi memleketti, hak ve adaletti, özgürlüktü, barıştı, yaşanası bir dünyaydı.

Asıl derdi korkusuz, vatan sevdalısı, sol değerleri yüksek olan gençlerin çoğalmasıydı.

Bunun için kendini bir kenara bırakıp, o çocukları okutmak için uğraştı.

Kimse bilmez ama sayısız gence burs imkanı sağlamıştır.

Hem onları okutmuş, hem de sabaha kadar sohbetler ederek onların hamuruna katkıda bulunmuştur.

***

Bunun yanı sıra Murat Hoca, sevdiği insanların etrafında dolanmasını isterdi.

Bir paket sigarayla bir demlik çayla mutlu olurdu.

Dostlarını bir araya getirmek için hep güzel bahaneler bulurdu.

Hiç kimse ona hayır diyemezdi, çünkü her buluşma kasıklara kadar ağrıtan kahkahalar demekti.

Nüktedan kişiliğiyle, etrafa saçtığı enerjiyle resmen bir terapi gibiydi.

O her aradığında Gebze’ye koşar adım gitmemiz de ondandı.

***

Artık Gebze’ye giderken eskisi kadar istekli gitmiyoruz.

Diğer yarımızı orada bıraksakta, onsuz ne Gebze’nin ne dost toplantılarının tadı var.

Murat Hocanın ani ölümüne hala inanamıyoruz. Hep bir yerlerden çıkıp gelecek diye bekledi çoğumuz.

Çünkü bu tür şakalar tam da onu işiydi ama maalesef gelmedi, gelmeyecek.

10 Ekim’de iki yıl oldu bizi bırakıp gideli.

Geçen yıl dostları ve meslektaşları Murat Hoca için güzel bir anma etkinliği yaptılar.

Bu gelenek bu yıl da aynen devam ettiği için çok ama çok mutluyum.

***

İlk önce Gebze’de ki Marmara Gazeteciler Derneği (MAGDER) Murat Hocamızı kabri başında andı.

Ardından Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti (KOGACE) bir anma etkinliği düzenledi.

KOGACE’nin organizasyonuyla getirilen hocanın okuduğu dualar ile andık Murat Tosunoğlu’nu.

Anma etkinliğinde Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler’de vardı.

Çok güzel sözler söyledi Murat Hoca için, zaten kötü söyleyen hiç çıkmadı ki!

Böyle bir günde Murat Hoca için işini gücünü bırakıp orada olmasına inanın en çok ben sevindim.

***

Murat Hocanın anmasında konuşan meslektaşları ve yakın arkadaşlarının anlattığı hikayelerin her biri çok güzeldi.

Ölüm yıldönümünde orada bulunmaları beni çok mutlu etti.

Murat Hocayı çok seven ve bu sevgi nedeniyle durumu sahiplenen biri olarak;

KOGACE Başkanvekili sevgili dostum Levent Altun’a,

MAGDER Başkanı sevgili Ahmet Oğuz’a,

GTO Başkanı Nail Çiler’e, CHP Gebze ilçe başkanı Recep Dursun’a,

Doğduğu topraklarda ona caddenin adını veren Ardahan Hanak belediye başkanı Sayın Ayhan Büyükkaya’ya,

Murat Hoca için çok kıymetli olduklarını bildiğim CHP eski il gençlik kolu başkanı sevgili Gökhan Orhan’a ve Cansu Orhan’a

KOCAELİ GERÇEK GAZETESİ’nin adını yaşatmadaki ısrarı nedeniyle sevgili dostum Mehmet Sarıtoprak’a,

Murat Hocanın çok kıymet verdiği ve hepimiz için değerli bir isim olan Opr. Dr. Mustafa Anaç’a,

Sevgili Bülent Işık, İrfan Yormaz ve Ali Sınırtaş'a,

Ve iki gündür Murat Hocanın kabri başına gelerek onu unutmayan bütün meslektaşlarına ve dostlarına çok teşekkür ederim.

***

Murat Hoca öldüğü halde bize ders vermeye devam ediyor.

Nasıl insan olunur, nasıl iyi anılır, hepsini bize gösteriyor.

Anlamak isteyen için daha iyi bir örnek olduğunu hiç sanmıyorum.

Bizler burada birbirimize çelme atarken, birimizin başarısı öbürümüzün derdi olurken,

Onurun, haysiyetin ve dostluğun ötesinde gerisinin yalan olduğunu anlatıyor bize Murat Tosunoğlu…

Tabi anlamak isteyene…!

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları