Direnenler Kazanacak
Başımızda bir 'Corona” belasıdır gidiyoruz. Neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan bu virüsün şakası yok! İlk başlarda bize oldukça uzak mesafede bulunan Çin'de ortaya çıkan virüsün etkilerini, film izler gibi izledik. 'Tüh,...
Başımızda bir “Corona” belasıdır gidiyoruz.
Neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan bu virüsün şakası yok!
İlk başlarda bize oldukça uzak mesafede bulunan Çin’de ortaya çıkan virüsün etkilerini, film izler gibi izledik.
“Tüh, hay Allah ya”
falan dedik.
Bizim buralara hiç uğramaz sandık.
Gerekli bazı tedbirleri almada geç kaldık.
Yurtdışına giriş ve çıkışları zamanında kapatmadık.
Umre ziyaretlerini durdurmadık.
İtalya’ya, Amerika’ya, burnumuzun dibindeki İran’a yayıldığını ve bize kadar geleceğini bile bile önlemler almadık.
Ama yapacak bir şey yok.
Olmuşla ölmüşe çare olmaz derler.
Geriye dönmenin, keşkelerin kimseye faydası yok.
Bundan sonra ne yapabiliriz, ona bakmak lazım.
***
Kestirmeden söyleyeyim, Allaha emanetiz…!
Zaten hep ona emanetiz, bu ayrı konu.
Ama bu kez cidden Allaha emanet gidiyoruz.
Virüsü kaptığınız anda canınız tamamen Allaha emanet oluyor.
Çünkü bu öyle bir şey ki, sizi iyi etmesini beklediğiniz sağlık çalışanının bile hayatına kastediyorsunuz.
Ve sağlık çalışanları belki de ilk kez mesleğinden bu kadar nefret ediyor.
Kimsenin kahraman olmaya niyeti yok.
Hepsi çok doğaldır ki, önce kendini ve ailesini düşünüyor.
Onların da insan olduğunu unutuyoruz ve fazlasını istiyoruz.
Üstelik daha bu virüse ilaç bile bulunamadı.
İşte bu yüzden diyoruz ki, herkes kendi OHAL’ini ilan etsin.
Her şeyi devletten beklemesin.
Sokağa çıkma yasağı ilan edilsin diye bağırıp durmasın.
Havayı biraz iyi görünce fıldır fıldır gezmesin.
Ivır zıvıra çarşı market gitmesin.
***
Bakın, bu işin cidden şakası kalmadı.
Bundan bir hafta önce etrafımızda spesifik olmasa da Corona virüsten ölenler olduğu fısıltı yoluyla duyulur ve biz yazamazdık.
Oysa şimdi ölüm ne kadar da yakınımıza geldi.
Sadece dün ve bugün Kartepe ilçesinde iki vatandaşımızı kaybettik.
Ondan önce Darıca’dan iki kişi daha vardı yazamadığımız.
Ve artık haberlerin seyri değişmeye başladı.
“Şu kişide Corona testi pozitif çıktı, bu kişi karantinaya alındı”
gibilerinden.
Ne yazık ki gün geçtikçe yakınımızdakilerin ölüm haberlerini yazmaya başlayacağız.
Buna hepimiz dahiliz.
Belki benim ölüm haberimi yazacaklar, belki ben çok sevdiğim insanların acı haberlerini yazacağım.
Demem o ki, ölüm burnumuzun ucunda.
***
Elbette bize verilen bu canlar emanet ve vakti saati geldi mi emaneti geri vereceğiz.
Sebep buysa bunu yaşayacağız.
Ama Allah kadere, hayra ve şerre inanın derken, bilime, ilime de inanın demiş. Aklı öncelemiş.
Her şeyi kaderin ellerine bırakamayız.
O yüzden gerekli tedbirlerimizi alıp hayırlı olanı isteyeceğiz.
Modunuzu düşürmek istemem ama bazı şeyleri söylemeyince insanlar ciddiyetini anlamıyor.
Sağlık Bakanlığı verileri açıklarken çok dikkatli gitmeye özen gösteriyor.
Ama Kocaeli açısından konuşacak olursak, durum hayli ciddi.
Nüfusa göre orantıladığımızda en hızlı yayılım gösteren illerin başında geliyoruz.
Ve asıl gerçeklerin onda birini yazabiliyoruz.
Her gün bir sürü ihbara, bir sürü arayana cevap veriyoruz.
Paylaştıkları bilgiler net olmasına rağmen infial yaratmamak adına yazmıyoruz.
Bazıları bunu devletin politik bir tutumu olduğunu söylese de ben buna katılmıyorum.
***
Bakın, geçtiğimiz günlerde İzmit Yahya Kaptan mahallesindeki bir sitede yaşayan çiftte;
Corona virüs çıktığı için ilaçlama yapıldığı haberinden sonra mahalle ayaklandı.
Bu haber bize de gelmişti ama yapmadık.
Haber doğru mu, doğru elbette.
Ama öyle günlerden geçiyoruz ki, her doğru her yerde söylenmemeli.
Devletin eksikleri yok mu, hem de çok var.
Ancak bir yandan da “Toplum psikolojisini” yönetmek de gerekiyor.
Bu noktada hepimizin yardımcı olması lazım.
Heyecana kapılmadan, itidalli davranarak bu illetten kurtulmaya bakacağız.
***
Bütün bu yaşadığımız süreç bir şeyi daha gösterdi.
Hepimiz inanan insanlarız.
Kimimiz İsa’ya kimimiz Musa’ya…
Bir şekilde bizim, kainatın, her şeyin bir sahibi olduğuna inanıyoruz.
Bir gün öleceğimizi bilerek yaşıyoruz.
Ama ne zaman?
İşte bu sorunun cevabını hiç kimse veremez.
Çünkü Allah öyle büyük ki, kullarına bu azabı yaşatmıyor.
İnsan öleceği günü bilse herhalde kafayı yer.
Bırakın öleceğimiz günü bilip yaşamayı, ölüm korkusunu artıran Corona vakası bile psikolojileri alt üst etmeye yetti.
Ama gerçeklerden kaçılmıyor maalesef.
***
Ölümle dans ettiğimiz şu günlerde lütfen herkes çok dikkat etsin.
Bir yandan da bu virüsten ölecekmiş gibi kendini hazırlasın.
Başka türlü işin boyutunu ve ciddiyetini anlatmak mümkün gözükmüyor.
Ölmek istemiyorsanız “Evde kalın, sağlıklı kalın”
Ayrıca Nevşehirlilerin dediği gibi “Sana belediye baksın” sözünü boşuna söylememişler.
Baksınlar bir zahmet!
Allah için bakıyorlar da…
***
Varsa mağduriyetiniz, yoksa bir muhatabınız, ihbar hattımızı her an arayabilirsiniz.
Sadece belediyeler değil, biz de kamu görevi yapıyoruz neticede.
Elimizden geldiğince yardım etmeye hazırız.
Etrafımızda çok sayıda iş insanı var, olmadı onlardan destek isteriz ki, dile getiriyorlar sağ olsunlar.
Gün dayanışma günüdür.
Gazete Barış her daim elini taşın altına koymaya hazır ve nazır.
Yeter ki sağlık olsun.
***
Bu günler de geçecek ve biz yaşadıklarımızı asla unutmayacağız.
1999 senesinde yaşadığımız deprem felaketini unutmadığımız gibi.
Bizim jenerasyon az şey görmedi.
Depremler, darbeler, seller, şimdi de “Made in Çin” yapımı veba ile mücadele ediyoruz.
Bazılarının dediği gibi, premium yaşam paketi verdiler bize.
Seç beğen al..!
Ama biz direnmeye alışık toplumuz.
Buna da direneceğiz ve kazanacağız.
Ne zamana kadar direneceğiz?
“Yeryüzü aşkın yüzü olana dek”
***
Yazımı tam da Adnan Yücel’e ait bu şiirden bir alıntıyla bitirmek geldi içimden.
Kısaca demiş ki bizim şair;
“Bu günlerden geriye, bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar için DİRENENLER…”
***
Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
Ne tan atışı doğumların sevincine
Ey bir elinde mezarcılar yaratan,
Bir elinde ebeler koşturan doğa
Bu seslenişimiz yalnızca sana
Yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
*
Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar bir gün zulüm biter.
Menekşeler de açılır üstümüzde leylaklar da güler.
Bu günlerden geriye, bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar için DİRENENLER…
*
Şiirler doğacak kıvamda yine
Duygular yeniden yağacak kıvamda.
Ve yürek, imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
Ey her şey bitti diyenler!
Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
Ne kırlarda direnen çiçekler
Ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler.
Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!