Eryarsoy böyle mi kök salacak?

AKP Kocaeli il başkanı Abdullah Eryarsoy’u bir türlü çözemedim.

İlk başlarda bende bıraktığı intiba oldukça olumlu yöndeydi.

Şemsettin Ceyhan’ın ardından göreve gelen Eryarsoy’un özellikle hukukçu kimliği bir güven aşılıyordu.

AKP siyasetini kontrolü altına alan Rize ve Trabzon lobilerinden sonra doğulu bir isim olarak göreve gelmesi

AKP Kocaeli’de bazı dengelerin değişeceği yönünde sinyal verdi.

Kısacası Eryarsoy AKP ve Kocaeli siyaseti için bir şanstı.

Fakat bu yerel seçim sürecinde gördüm ki Abdullah başkan bu işler için fazla hafif kaldı.

Hafif kelimesi yanlış anlaşılmasın.

Ne bileyim… Sanki siyaset onun işi değilmiş gibi izlenim yarattı.

İktidar partisinin il başkanı olmak çok onurlu bir görev olduğu gibi bir o kadar da ağır bir sorumluluk gerektirir.

Ancak genel tabloya bakıldığında ben AKP teşkilatlarında dağınık bir görüntü olduğunu görebiliyorum.

Belki de AKP’nin kırılma noktasına gelinen bir döneme denk geldiğinden de olabilir.

Ama o koltukta bir Mahmut Civelek’i hayal ediyorum da;

Asla biz şimdi il başkanının otorite boşluğunu konuşuyor olmazdık.

Keza aynı biçimde adayların sahipsizmiş gibi bırakılmasını da tartışmazdık.

Evet, Abdullah Eryarsoy kendinden bekleneni veremiyor.

Parti içi kutuplaşmanın önüne geçemediği gibi aday belirleme sürecinde yaptığı kimi tercihler nedeniyle

Bu kutuplaşmanın artmasına da sebep oldu.

Ve şimdi bazı noktalar kontrolünden çıktı, kumanda edemez oldu.

Hal böyleyken o da kendi siyasetine bakıyor.

Kardeşi meclis üyesi oluyor, arkadaşı bir ilçeye aday tayin ediliyor, il yönetimindeki bir başka isim bir başka ilçeye aday yapılıyor falan…

Ama bana kalırsa yanlış yapıyor.

Siyasette kök salmanın yolu ve yöntemi bu değil!

Mesela bir Fikri Işık olmak için çok çabalamanız gerekiyor.

Bunun ne anlama geldiğini ben anlatacak değilim ama maalesef Eryarsoy açısından durum iç açıcı değil.

Eryarsoy, güçlü il başkanı profili çizemiyor. Sahaya inmeye üşeniyor, keyfinden ödün vermiyor.

Nereden biliyorsunuz diyebilirsiniz.

Biliriz arkadaşlar biliriz.

İzmit küçük yer, herkes birbirini ziyadesiyle bilir.

Mesela beni tanıyan herkes sabahın ilk saatlerinde benden randevu istemez.

Neden? Çünkü ben de keyfine düşkün bir insanım.

Zaten çok yorucu bir işle meşgulüm, beynim sürekli ayakta. Hiç olmazsa sabahlar benim olsun derim.

Ama Abdullah başkanın böyle bir lüksü olmamalı.

Şunun şurasında seçime kalmış bir ay.

Başka bir hesabı yoksa bir an evvel silkelenmeli, sahada esip gürlemeli.

Adaylara sahip çıkmalı, onları yalnız bırakmamalı.

KADINLAR HÜRRİYET’İ YALNIZ BIRAKIYOR

Allah aşkına CHP’li kadınlar nerelerde?

Ben hiçbirini göremiyorum, siz görüyor musunuz?

İzmit gibi seçim alma umudunun tavan yaptığı bir ilçede üstelik bir kadın aday olduğu halde

Fatma Kaplan Hürriyet’in yanında neden hiç yoklar?

Oysa Hürriyet de bir kadın ve CHP’nin kadın kolları örgütünden gelme.

Ama fotoğraflara ve haberlere bakıyorsunuz, Hürriyet’in yanında doğru dürüst kadın yok!

Öyle mi olmalıydı peki?

Bütün kadınlar onun etrafında kenetlenmeli, erkekleri on adım dışarıda tutup Hürriyet’i sahiplenmeliydiler.

Maalesef bunu yapmıyorlar.

Hürriyet tek başına kendi mücadelesini kendisi veriyor.

Ne ilçe kadın kolu başkanı ve yönetimi ne de il kadın kolu başkanı güçlü bir kadın adayları oldukları halde sahip çıkamıyorlar.

Diyeceksiniz ki meclis listesinde partili kadınlara yer verilmediği için böyle oldu.

Asla katılmıyorum!

Liste ortaya çıkmadan önce de durum farklı değildi ki!

Varlığını hissettirmekten aciz kalan kadınlar, bir iddia ortaya koyamıyorsa sizi neden listeye alsınlar?

Varsa geçerli bir açıklamaları onu da yazarım.

Ama benim dışarıdan gördüğüm tek şey;

İzmit’te sağlam bir kadın aday olmasına rağmen CHP örgütündeki kadınların Fatma Kaplan Hürriyet’i yalnız bıraktıklarıdır.

Siyaset gerçekten çok garip ve bir o kadar acımasız…

CHP’de çok uzun yıllar sonra belki de kadın belediye başkanı olacak ama etrafında bir kadın ordusu yok!

Gerçekten yazık…!

------------------------------

“AK KADINLAR” ELİTLEŞTİ

Ne yalan söyleyeyim, AKP bu seçim çalışmalarında beni şaşırtıyor.

Erdoğan’ın bahsettiği “Mental yorgunluktan mıdır” bilinmez;

Sahada kalabalık bir çalışma ekibi göremez olduk.

Çat kapı ziyaretlerle şehirde çalmadık kapı bırakmayan kadınlar ortalıkta görünmez oldu.

İl kadın kolu başkanı Serpil Yılmaz’ın SKM programlarına dahil edilen salon programları olmasa varlığından şüphe duyacağız.

Eski Başkan Karaosmanoğlu’na sadakatiyle bildiğimiz Yılmaz nedense yeni başkan adayı Büyükakın’a pek bir mesafeli duruyor.

Bunlar benim bir çırpıda dışarıdan görebildiklerim.

Ayrıca yanıldığımı pek sanmıyorum.

Günlerdir her birini takip ediyorum, sonuç değişmiyor.

Kadınlar bu dönem çalışmaya hevesli değil.

Adayların salon programlarına kaynak olarak bu işler olsaydı bugün “Ak kadınları” değil, CHP’li kadınları konuşuyor olurduk.

Sanırım AKP’li kadınlar da artık elit takılmaya başladı.

Asimile olmak dedikleri bu olsa gerek…