Kral Patpat İçin Bir Lolipop
Güne güzel başlamak için kendinize biraz zaman tanımak isterseniz elimdeki kitap tam buna uygun. Can Çocuk tarafından basımı yapılan kitabın yazarı Silvia Roncaglia. Türkçe'ye Tülin Sadıkoğlu tarafından çevrilmiş ve resimleyeni Giulia...
Güne güzel başlamak için kendinize biraz zaman tanımak isterseniz elimdeki kitap tam buna uygun. Can Çocuk tarafından basımı yapılan kitabın yazarı Silvia Roncaglia. Türkçe’ye Tülin Sadıkoğlu tarafından çevrilmiş ve resimleyeni Giulia Orecchia. Papatya ülkesinde yaşayan ve küçüklüğünden beri lolipoplara düşkünlüğü ile bilinen Patpat, büyüyüp kral olduğunda da durum değişmiyor. Öyle ki bu durumu bilen herkes ona kendi ülkesinden çeşit çeşit lolipoplar getiriyor
Sonunda bu tutkusunu büyük bir lolipop fabrikası yapmak için kullanmak isteyen kral bir yarışma düzenler ve duyurusunu yapar. Bu duyuruya göre en iyi lolipopu yapacak olan kişi, ülkedeki kurulacak fabrikanın baş pastacısı olacaktır. Hal böyle olunca ülkede hummalı bir çalışma başlar. Bu çabaya dahil olanlardan birisi de Boris Vanilya’dır ve amacı yarışmayı kazanmaktır. Biraz huysuz ve aksi olan Boris aynı zamanda pinti de bir pastacıymış ve çalışma esnasında pek çok kişiyi işten çıkarmış. Sadece oğlu ile çalışmaya devam etmiş. Sonunda kocaman bir lolipop yapmış ve içinde türlü tatlar olan bu kocaman lolipopu kilitli bir vagona yerleştirip oğlunu da başına bekçi olarak bırakmış. Ertesi günü merakla beklerken biraz dinlenmeye çekilen Boris’in oğlu da oldukça cömert ve iyi huylu birisiymiş. Lolipopu merak eden ve bir defacık da olsa onu yalayıp istediği tadı almak isteyenleri geri çevirmemiş. Böylece gece boyunca gelen gideni de eksik olmamış. Bunlar içinde nane tadına bakan Rita, limon tadına bakan Lino, kiraz tadına bakan Gegia, meyankökü tadına bakan Fabrizia, yabanmersini tadına bakan Billy ve diğerleri yer almış. Sonunda o devasa lolipoptan geriye sadece tek bir tadımlık kısım kalmış ve bundan Boris kadar cömert oğlunun da haberi yokmuş.
Sabahleyin büyük bir hevesle lolipopunu yarışmaya götüren Boris kilitli vagonu açınca şok olmuş. Hemen duruma müdahale eden oğlu eğer bu konuda suçlanacak birisi varsa bunun kendisi olduğunu itiraf etmiş ve kralın karşısına geçmiş. Kral önce lolipopun tadına bakmak istemiş ve o anda hayatında yediği en güzel lolipopu bulduğunu fark etmiş. Son bölüme bayıldım; çünkü şöyle bir cümle geçiyordu: “…az miktardaki lolipopa krallığındaki her insanın rengi, zevki ve hoş kokusu sıkıştırılmıştı.” Kral dönüp Boris’e “Bu azıcık karamele bir dünyayı nasıl koydun” diye soruyor ve Boris de tarifin oğluna ait olduğunu söylüyor. Böylece yarışmanın galibi de belli oluyor. Tüm renk ve çeşitleriyle yarışmanın birincisi olan lolipop bizlere de güzel bir tad bırakıyor okuyucu olarak. Toplumdaki her bireyin rengi, dili, kültürü ve tadı eklenince zenginleşebileceğimizi ve gökkuşağı gibi etrafı güzelliğe boğabileceğimizi gösteriyor aynı zamanda. Açıkçası gökyüzünü şölene çeviren o renk skalası kadar kültürel zenginliği de sevenlerdenim ve kitap oldukça güzel bir iz bıraktı bende. Dili ve anlatımı kadar, resimleri de çocuk dünyasının göz hizasında bakanlardan.