Bu nasıl fırıldaklık..?
Neymiş, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu şehitler köprüsünden geçerken Üzerinde AKP tişörtü olan bir genci intihar etmek üzereyken görüp, onu ikna etmiş. Bunlar reklam kokan hareketler. Ve de Davutoğlu gibi saygın bir kimliğe sahip birine...
Neymiş, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu şehitler köprüsünden geçerken
Üzerinde AKP tişörtü olan bir genci intihar etmek üzereyken görüp, onu ikna etmiş.
Bunlar reklam kokan hareketler.
Ve de Davutoğlu gibi saygın bir kimliğe sahip birine yakışmayan hareketler.
Ben bu intihar olayının düzmece olduğuna inanıyorum.
Çok defa denenmiş ve hayata geçirilmiş eski bir senaryo bu.
Ayrıca gencin o köprüden atlamayacağını anlamak için müneccim olmaya gerek yok.
Buraya kadar anlaşıldı sanırım.
Ama ben başka bir şeye dikkat çekmek istiyorum.
***
Şimdi ben Davutoğlu’na şov yapıyor, senaryo çiziyor diyorum ya;
Bunu benim söylemem çok normal bir şey.
Fakat aynı şeyi AKP’liler söyleyince şaşırıp kalıyorum.
Yahu düne kadar Ahmet Davutoğlu’ndan iyisi yoktu!
Şöyle dürüst adam böyle Akademisyen, eşi şöyle hekim falandı.
Ne oldu birden bire, ne değişti de Davutoğlu “şovmen” oldu?
***
Davutoğlu AKP çatısı altında siyasete devam etseydi yine bu denli ağır laflar söyler miydiniz?
Veya aynı şeyi Binali Yıldırım yapsaydı. İntihar etmeye kalkışan birini vazgeçirseydi, kameralar da bunu çekseydi.
O zaman ne derdiniz? Helal olsun demez miydiniz?
İşte sizin ideolojiniz de insana bakışınız da bu çerçeveyle sınırlı.
Arsızsa arsız, hırsızsa hırsız, hampacıysa hampacı… Hiç fark etmiyor.
AKP’li olsun, çamurdan olsun.
Ama değilse en adi şerefsiz olsun.
Yok böyle bir dünya, yok böyle bir anlayış…!
Burada gerçek manada bir duruşu olanları tenzih ettiğimi belirtmek istiyorum.
***
Bugün Sayın Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’nu tekrar partiye geri kazandırsa,
En azılı Davutoğlucu kesilecek kadar hızlı fırıldakların olduğu bu yapı zamanla yok olmaya mahkum bir yapıdır.
Çünkü bir duruş yok!
Ne diyelim, Allah akıl fikir versin.
***
Bu arada Davutoğlu’nun senaryosuna ufak bir katkı olsun diye size aşağıdaki fotoğrafı paylaştım.
İyi güldüm, siz de gülün istedim…
AKP'DE KAZAN FENA KAYNIYOR..!
AKP’de İzmit’in kaybedilmesinin ardından teşkilatta sular durulmuyor.
Herkes bir suçlu arıyor ama kimse kendinde kusur aramıyor.
İzmit belediye başkan adayı Sibel Gönül mesela…
Asla özeleştiri yapmıyor.
Sürekli etrafına korku salmaya çalışıyor.
Yok, Cumhurbaşkanına rapor hazırlıyor, yok bana şunlar seçimi kaybettirdi, bu çalışmadı falan diyor.
Bunlar doğru mudur, elbette doğruluk payı vardır.
Fakat Sibel Gönül’ün İzmit’in kaybedilmesinde en büyük pay sahibi olduğunu kabullenmesi gerekiyor.
Netice itibariyle sen bu teşkilatı muhatap alıp adaylık dosyanı Kocaeli’ye teslim etmedin.
Cumhurbaşkanıyla olan diyaloğunla veya yakın kişiler aracılığıyla gittin görevi kendin aldın.
O zaman şimdi bu feveran niye…?
***
Cumhurbaşkanı sana "yol arkadaşım" derken nasıl, güzeldi değil mi?
Ee, bir de onun hakkını vermek var maalesef.
Bilmem kaç yıldır ortalıkta görünme, teşkilatı hatırlama, İzmit’in yanından geçme, sonra gel tepeden işini hallet ve İzmit’i yöneteceğim de!
Bunu demek, direk Cumhurbaşkanından görev istemek bir siyasetçi için yürek meselesidir.
Madem o yürek var, o halde sonuçlarına katlanma dirayetini gösterecek ve suçlu aramayacaksın.
Ama Sibel Gönül ne yapıyor?
Buradan bir mağduriyet hikayesi yazarak hem teşkilatta söz sahibi olmaya çalışıyor hem de intikamını almayı istiyor.
Bu da siyasetin ne kadar çirkinleştiğini gösteriyor.
***
Diyelim ki Cumhurbaşkanı Sibel Gönül’e çok güvendi, hazırladığı rapor doğrultusunda Kocaeli teşkilatını doğradı.
Gönül’ü de il başkanı yaptı.
Ya da onun istediği birisini diyelim…
Bu noktadan sonra siz söyleyin; “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkar mı?”
AKP Gönül’ün il başkanlığı etrafında tek vücut olur mu?
Bana kalırsa Sibel Gönül partisi adına çok tehlikeli bir oyun içerisinde yer alıyor.
Olayı kişiselleştiriyor, kutuplaşmanın dozunu artırıyor.
***
Ve ilginçtir ki AKP’nin Kocaeli’deki söz sahibi kimi isimleri bu duruma sessiz kalıyor.
Örneğin MKYK Üyesi Milletvekili Emine Zeybek ne iş yapar?
Neden bu kamplaşma karşısında sesi soluğu çıkmıyor?
Partinin merkez karar yürütme kurulunda görev yapıyor ve olayları yukarıya doğru biçimde taşıyacak tek kişi o.
Ama Zeybek ne yapıyor, o da kavganın bir tarafında yer alıyor.
Adamcılık siyaseti yaptığı için partideki misyonunun ne olduğunu unutuyor.
***
Şimdi soralım:
Kızılcahamam kampından sonra neden herkeste surat beş karış?
Kocaeli teşkilatına İzmit için hesap soruldu mu?
Olağanüstü kongre talebinde bulunanlar oldu mu?
İl kadın kolu başkanı o kampta neden gözyaşı döktü?
İl gençlik kolu başkanına yol mu göründü?
Bunlar ortalıkta konuşulan şeyler.
Diğer taraftan Afyon’da yapılması planlanan il kurulu toplantısı niçin iptal edildi?
Kurul üyelerinden birinin basit bir ameliyatı mı engel oldu, yoksa bu bir kılıf mıydı?
***
AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’un Kocaeli Üniversitesi’nde katılacağı program var birde.
Numan Kurtulmuş Kocaeli’ye geldiğinde teşkilatla görüşme yapacak mı?
Yoksa il başkanı Abdullah Eryarsoy ile birebir mi görüşecek?
Bildiğim kadarıyla Eryarsoy’un Numan Kurtulmuş ile yakın bir diyaloğu var.
Bu diyalog sayesinde Eryarsoy seçim sathında olduğu gibi kendini ifade etme şansı bulacak mı?
Sibel Gönül’ün Cumhurbaşkanına verilmek üzere hazırladığı rapor yerine ulaşmış.
Gönül, raporda kimleri şikayet etti?
O rapor Kocaeli teşkilatının kaderinde ne kadar etkili olacak, daha doğrusu Cumhurbaşkanı ne kadar dikkate alacak?
Kısacası AKP’de seçim sonrası kılıçlar çekildi.
Parti içinde neler olup bitiyor, yakında ortaya çıkar.
Bu soruların hepsine birden cevap bulacağımızı belirteyim.
---------------------------------------