Neyin piyangosu? Bize HUZUR lazım

Ülkemiz için 'kara günlerin” yaşandığı bir yılı geride bırakıyoruz. 2016 yılı Türkiyemize hiç uğurlu gelmedi. Ben bu seneye gelinceye kadar hiç gelecek kaygısı gütmemiştim. Hep derdim, bizim ülkemiz kendi kendine yeten yedi ülkeden...

Ülkemiz için “kara günlerin” yaşandığı bir yılı geride bırakıyoruz.

2016 yılı Türkiyemize hiç uğurlu gelmedi.

Ben bu seneye gelinceye kadar hiç gelecek kaygısı gütmemiştim.

Hep derdim, bizim ülkemiz kendi kendine yeten yedi ülkeden biridir.

Kim ne yaparsa yapsın, bizi neyle tehdit ederlerse etsinler vız gelir tırıs gider, bizim birlikteliğimizi kimse bozamaz derdim.

Ama bugüne baktığımda maalesef artık aynı duyguları taşımıyorum.

Önümüzü göremiyorum, bizi neyin beklediğini bilemiyorum.

Neyi savunacağımı neyin karşısında duracağımı kestiremiyorum.

Çünkü vatanımız resmen bir ateş çemberinden geçiyor.

***

Zaman siyaset yapacak zaman değil, zaman kutuplaşma zamanı değil.

Ama etrafıma bir bakıyorum, birçok kimse hala gelinen noktanın farkında değil.

Kenetlenmek için neredeyse tepemizde bombalar patlamasını bekliyorlar, yani ancak o zaman inanacaklar.

Bunu iktidarından tutun muhalefetine kadar hepsi için söylüyorum.

Düşününce insanlara da hak veriyorum aslında.

Onlar da nereye savrulacağını şaşırdı. Kime inanacağını bilemiyor.

İktidardakiler düşmüş kendi derdine, hepsi paçayı kurtarma peşinde.

Aman kazandıklarımı kaybetmeyim, aman koltuğumu koruyayım, aman kimseyle kötü olmayım derken,

Benzer kaygılar muhalefette de var.

***

Bu ülkeden beklentiyi o kadar aza indirgemişler ki, sanırsınız bir yere baş olduğunda ülke düzlüğe çıkacak.

Yahu içi boşaltılmış bir ülkede bir yere başkan olsan ne olur olmasan ne olur?

Kazandıklarının keyfini sürecek bir vatanın, kazandığını paylaşacak eşin dostun olmadıktan sonra para pul neye yarar?

Önceliğimiz ülkemizin huzuru değil mi?

Hep birlikte onu geri kazanmak için uğraşmak gerekmiyor mu?

Bugün bu ülkenin en büyük sorunu terör ise hepimizin yüreği orada atıyorsa oraya koşmak gerek.

Bu iş sadece oturduğun yerden eleştirmekle veya kınamakla çözülmez!

***

Belaya karşı nasıl tek yürek olunduğunu geçtiğimiz 15 Temmuz’da gördük, öyle değil mi?

Söz konusu vatan olunca herkes döndü dolaştı al bayrağımızın altında toplandı.

Demek ki vatansız, bayraksız, ezansız bir ülke; ülke değilmiş.

Darbe gecesi okunan selalarda hangimizin tüyleri ürpermedi, söyler misiniz?

İşte orada sağlanan birlikteliğin aynısının sürekliliğini istiyor bu toplum.

Bunun olması için illa birilerinin bize dahletmesi gerekmiyor.

***

Bakın, FETÖ belası hala bitmiş değil.

Uyuyan hücreler o kadar etkin noktadalar ki bunu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Ama onlara kimse dokunamıyor. Neden?

Çünkü FETÖ artık bizim önceliğimiz olmaktan çıktı.

Önceliğimiz siyaset oluverdi yine.

TBMM’de süren Anayasa kavgaları beni çok ürkütüyor.

Kim haklı kim haksızdan çok, böyle bir kavga ortamında ne kadar sağlıklı kararlar alınabilir, onu düşünüyorum.

Çünkü orada da bir takım şovmenler var.

Adını tarihe altın harflerle yazdıracaklar ya, ne söylerim de adım gündeme gelir, ne yaparsam Cumhurbaşkanının gözüne girerim veya genel başkanların taktirini kazanırım diye düşünüyorlar.

Samimiyetle ülkenin bekası için, Hukuk devleti çizgisinden ödün vermemek için, tek adamcılığa karşı koymak için mücadele edenler yok mu, elbette var.

Veya iktidardakilerin tümü yeni anayasayı yaparken art niyetli mi, hayır.

Ama işi o kadar ucuzlatıyorlar ki, o kavgalardan iğreti oluyoruz.

***

Yeni anayasa tartışmaları süredursun, ben hala aynı noktadayım.

İçimizdeki FETÖ’cüler temizlenmediği sürece biz refaha kavuşamayız.

Çünkü hırsız içerden olunca kapı kilit tutmuyor.

Nereden nereden bir ışık bulup sızmayı başarıyorlar.

Ve maalesef hala o kadar çoklar ki, tekrar palazlanırlar mı acaba diye kaygılanıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanından isteğim, bunların kökünü kazıma işini ertelememesi...

“Bu belayı başımıza siz sardınız, AKP demek FETÖ demek” gibi hiçbir yere varamadığımız kısır söylemlere girmek istemiyorum.

Bunların hepsi konuşuldu, dile getirildi.

***

Ben artık etrafıma baktığımda FETÖ’cü olduğunu bildiğim halde en azılı “REİSÇİ” taklidi yapan mahlukatlar görmek istemiyorum.

Ben artık etrafımda “Reis bile yaverinin FETÖ’cü olduğunu anlamadı, ben bunların böyle olduğunu nasıl anlayayım” gibi mazeretlerin ardına sığınanları görmek istemiyorum

Düne kadar evine ekmek götürmekte zorlananların, cemaate girdikten sonra milyon dolarlarla oynamasının bir bedeli olması gerektiğine inanıyorum.

Ben artık belediyelerde, teşkilatlarda FETÖ’cü olduklarını cümle alemin bildiği insanların gerile gerile iş yapmalarını, ihale koşturmalarını, koltukları işgal etmelerini izlemek istemiyorum.

Ben artık Kocaeli’de FETÖ’nün yuvası olmuş fabrikaların, kurumların hesap vermesini istiyorum.

Kısacası ben Cumhurbaşkanından, Kocaeli’nin ciddi anlamda elden geçirilmesini istiyorum.

***

Yeni yıldan beklentimi bu kadar basite indirdiğimi ise yeni yeni fark ediyorum.

Neyin milli piyangosu?

Neyin serveti?

Ben etrafımda gülen insanlar görmek istiyorum.

Ben artık çocuklarımızın Albayraklara sarılı tabutlarla evlerine gelmesini istemiyorum.

Ben artık kimseyle kavga edecek derecede ayrışmak istemiyorum.

Farklı fikirlerin kaliteli bir ortamda tartışıldığı, savunulan düşüncelerin rekabet duygusundan öte geçmediği sağlıklı bir ülke istiyorum.

Kısacası yeni yıldan tek istediğim; HUZUR…

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları