Kocaeli Ticaret Odası başkanlığına aday olan TÜMSİAD Marmara
Bölge Başkanı Erdoğan Yılmaz
Aylar önce başlattığı ve “Diriliş KOTO” adını verdiği oluşum
Başkan adaylarından Okan Oktay’ı yanına almasıyla daha bir güç
kazandı.
Şahsen ben Okan Oktay’ın, Yılmaz ile güç birliği yapmasını en
fazla eleştirenlerden biriyim.
Çünkü Oktay’ın kimliği ve hayata bakışı ile Yılmaz arasında
dağlar kadar fark vardı.
Benim düşünceme ters gelen tarikat ve cemaat işlerine mesafem
nedeniyle
Okan Oktay gibi çağdaş, ilerici ve aydınlıkçı yapıdaki birinin
TÜMSİAD bağlantılı başkan adayının yanına geçmesini doğru
bulmadım.
Bu düşüncemi kendi yüzüne de açık açık ifade ettim.
Benim kimsenin arkasından konuşmak gibi bir sorunum olmadığı
gibi kimseye bir göbek bağım da yok.
Aynı şekilde Erdoğan Yılmaz’a da bunları ifade ettim.
Ama ben böyle düşünüyorum diyerek olaylara at gözlüğüyle de
bakmayı doğru bulmuyorum.
Herkesin düşüncesine saygı duyarım, hepsinden öğrenecek çok
şeyim olduğuna inanırım.
Ön yargıyı kırmanın atomu parçalamaktan daha zor olduğunu
bilirim.
Bu nedenle empati yapmayı çok önemserim.
Bahsettiğim bu düşünceler eşliğinde hem Okan Oktay ile hem de
Erdoğan Yılmaz ile konuştum.
Okan Oktay ile yaptığım röportajı size olduğu gibi
yansıttım.
***
Açıkçası Okan Bey, o kırmızı çizgiyi nasıl aştığını öyle net
ifade etti ki, kelimesi kelimesine yazmak istedim ve yazdım.
İnanmıştı. Erdoğan Yılmaz’ın gerçekten de sadece TÜMSİAD’ın
adayı olmadığına,
her kesime hitap ettiğine, bu hareketin kitlesel bir hareket
olduğuna kalben inanmıştı.
Bizim ne düşündüğümüzden çok, onun inanması önemliydi. Ben de
bunu öne çıkarttım.
Ama Okan Oktay’ın orada söylediği “Erdoğan Yılmaz TÜMSİAD’ın
kuyruğu değil” sözü birileri tarafından malzeme edilmek
istendi.
Vay sen misin bunu diyen deyip, olayı kaşıdıkça kaşıdılar.
***
Dünden beri gelişmeleri takip ediyorum.
Yazıyı bir daha, bir daha okuyorum.
Bunun anlaşılmaz yanı neresi, bir türlü bulamıyorum.
Okan Bey orada kendi bakış açısıyla doğru bir şey söylüyor.
Belli ki bu güç birlikteliğinden rahatsız olanlar var.
İşin tuhaf yanı, bu rahatsızlık rakip cepheden falan
gelmiyor!
***
Aslında anlamak isteyene durum çok basit.
Erdoğan Yılmaz, TÜMSİAD adındaki oluşuma hala çok bağlı.
Bunu her fırsatta aşkla, gururla anlatıyor.
Kendini inkar etmiyor. Taşıdığı kimliği bertaraf etmeden de bir
yola çıktı.
Ama bu yolda yanında olan ve olacakları seçerken adam
ayırmıyor.
Eğer bu sadece bir tarikat hareketi olsaydı, Özdağ’da olduğu
gibi organize bir durum söz konusu olurdu.
Hatırlayın Özdağ dönemini. Ufak serpiştirmeler dışında cemaatten
olmayan içeri alınmamıştı neredeyse.
Benim demek istediğim veya karşı olduğum da bu.
İşin içine organize bir yapılaşma hareketi girmemeli ki, şu an
öyle bir durum gözlemlemedim.
Bu yüzden de Okan Oktay gibi isimlerin o yapıda çokça bulunması
lazım.
Ancak böyle kucaklayıcı ve inandırıcı olabilirler.
***
Yani her ikisi için de kolay bir şey değil. Dün yaşananlar da bu
işin kolay olmadığının bir kanıtı.
Erdoğan Yılmaz ile Okan Oktay’ın röportajının ardından
yaşananları konuştuğumuzda
Çark edeceğini düşündüm.
Oktay ile yolları ayırır dedim ama yapmadı.
Bilakis sonuna kadar sahip çıktı. Dışarıdan gelen müdahalelere
pabuç bırakmayacaklarını ifade etti.
“Ben onun kalbini biliyorum, yetmez mi” dedi.
Bu işin büyütülecek yanı olmadığını ve önlerinde büyük bir
organizasyon hazırlığı olduğunu söyledi.
Yılmaz ile o konuları sonraya bıraktım.
Fakat şunu söyleyeyim; meclis üyeleri listelerini çok önce
açıklamayı planlıyorlar.
Sanırım mart ayı ortasında yapacaklar.
İşte asıl o zaman listeye baktığımızda nasıl bir dağılım
olduğunu göreceğiz.
Somutluk gibisi yok, ne anlatırsan anlat belge gibisi yok!
***
Konumuza dönecek olursak;
Erdoğan Yılmaz’a Okan Oktay konusunda ne düşündüğünü ve ne
yapacağını sordum, cevapları olduğu gibi paylaşıyorum.
***Erdoğan Bey, TÜMSİAD başkanlığından sonra araya bir
mesafe girdi mi?
Ben TÜMSİAD’ta 6 yıl boyunca Kocaeli şube başkanlığı yaptım.
Onurla gururla tek bir leke getirmeden yaptığım bu görev neticesine
genel merkezimiz bana TÜMSİAD Marmara Bölge Başkanlığı’nı uygun
gördü. Bölge başkanlığı onursal bir görevdir, resmiyette bir şey
yoktur. Buradaki başkanlara ağabeylik yapmak, onlara duruşuyla,
yürüyüşüyle alakalı tecrübelerini paylaşmak, bazen de onların
toplantılarına katılmak gibi görevleri vardır. Çünkü TÜMSİAD’ın
çizgisi aldatmayan ve aldatan bizden değildir hükmü üzerine
kurulmuş, fakir fukaraya yardım edebilecek dürüst samimi
insanların, ülkesine vatanına, bayrağına bağlı kişilerin bir arada
olduğu herkesi kapsar. Bu nedenle de adının başına TÜM kelimesinin
konulduğu “Tüm Sanayici İş Adamları Derneği” denmiştir.
***Çok büyük aşkla anlattınız bu
bağlılığı?
O zaman nokta olsun diye şöyle ifade edeyim; dünyaya bir kere
daha gelsem bir kere daha orada olmak isterdim. Hiç kimse
TÜMSİAD’ın adayı olamaz. TÜMSİAD’ın çizgisi ve tüzüğü noktasında
bir kimlik oluşur insanda ve o kimlikle hayattaki duruşunu
sergiler. Anlatmış olduğum o çizgiler, bizim duruşumuzla alakalı
olan kısmıdır. Yoksa bu işi sadece TÜMSİAD olarak yürütmüş olsaydık
bunun adını biz TÜMSİAD KOTO koyardık. Dolayısıyla biz bunun adını
DİRİLİŞ KOTO koyduk. Kocaeli’ye adayız dedik ve TÜMSİAD’ın da
içinde olduğu sağ-sol kimseyi ayırt etmeden bu şehirde kim ticaret
yapıyorsa, kim vatanını seviyorsa, herkesi kapsayarak, her kesimi
kucaklayarak yola çıktık. Burada ayrışmacı bir dil, insanları iten,
tebessümden uzak tutan bir anlayışın dışındayız. Biz herkese
sarılıyoruz, herkesi kardeşimiz görüyoruz. Çünkü bizim için insan
kıymetlidir. Bizim amacımız ticaret odasını ülkemize yararlı bir
hale getirmektir. Şu andaki konumundan tamamen değişime
uğratmak.
***Nasıl bir değişim?
Yani ticaret yönetimindeki “oda” kısmını ticaret merkezine
döndürmekle alakalı vizyoner projeler hazırlayıp yola çıktık.
Burada TÜMSİAD’ta bölge başkanı olduğum için bizimle beraberdirler.
Bunu gururla söylüyorum. Ama şu var; bu işle alakalı daha çok
dışarıdan birçok arkadaşımız bizimle beraberdir. Okan Oktay
kardeşimiz de bizim bu kimliğimizi, bu duruşumuzu bildiği halde, eş
başkan olalım diye değil beraber çalışalım diye kendinin
tevazusuyla başkan adaylığından vazgeçip yanımızda olmuştur.
Sonuçta “beraber olalım” diyen kardeşe sahip çıkmak bizim de
şanımızdandır. Biz de ona sahip çıkacağız.
***Gazetemize verdiği röportajda Okan Bey sanırım
yanlış anlaşıldı, siz de bunu böyle okuyorsunuz değil
mi?
Evet, çünkü Okan beyin kalben ne düşündüğünü iyi biliyorum.
Beraber bir yere gittiğimizde hep şunu der, “Erdoğan bey tarikatçı
değil, tasavvuf ehlidir” der. Yani tasavvuf ehli bir Yunus’un
tasavvufu manasındadır. Okan Bey gittiğimiz her yerde bunları
konuştuğu gibi benim olmadığım ortamlarda da aynısını söylüyor.
Diyor ki; “Ben Erdoğan Yılmaz’ı tanıdıkça sevdim”. Böyle bir duruşu
olan insan benim için de değerlidir. Ticaret odasında uzun yıllar
meclis üyeliği yapmış, emeği var. Buna ilaveten biz, bizden olmak
isteyen herkesi kucaklarız. Biz ikimiz de birbirimizi iyi
biliyoruz.
***Okan beyin sözlerinden birileri bir çatışma mı
çıkarmak istedi sizce?
Evet, sanki bir kutuplaşma içerisindeymişiz gibi gösterilmek
isteniyor. Ama taban öyle değil, ticaretimiz öyle değil. Biz
herkesle ticaret yapıyoruz. Hiç kimseye sen şusun, sen busun deyip
kapımızı kapatmıyoruz. Her gelene hoş geldin diyoruz ve onunla
ticaret yapıyoruz. Yani bu noktada herkesle komşuluk
yapıyoruz.
***Anladığım kadarıyla Okan beyin söyleminden siz
rahatsız olmadınız, Okan bey rahatsız olmadı. O zaman kim neden
rahatsız oldu?
Burada “TÜMSİAD’ın kuyruğuna takılma” kelimesi yanlış
yorumlandı. Burada bahsedilen gerçek manada bir kuyruk değil, orada
anlatılmak istenen “uzantısı değildir” anlamını taşır. Belki o
kuyruk kelimesi uzantı yerine farklı algılandı. Ben de aynı şekilde
düşünüyorum, uzantısı değildir, burası bir tarikat değildir. Sanki
orada şu anlaşılmış; “Erdoğan Yılmaz bütün kimliklerini kenara
attı”. Biz bir kimliği bırakmış değiliz, böyle bir şey mümkün mü?
Ben hali hazırda TÜMSİAD bölge başkanıyım. Yani bölge başkanı
olupta kimlik bırakmak diye bir şey yoktur. Ben onurla taşıdığım
bir kimliği nasıl bırakırım? Bir daha dünyaya gelsem tanıdığım bu
güzel insanların arasında bir daha olmak isterim dediğim bir yerde
farklı düşünebilir miyim? Bana orası bu şekilde davranmayı öğretti.
İnsanı sevmeyi öğretti. Kısacası ben buna bir dil sürçmesi olarak
bakıyorum. Kesinlikle bir art niyet yok. Okan Oktay’ın gerçekten
bizimle alakalı düşündüklerini bilmesem belki “acaba” diyeceğim ama
biliyorum.
***Kendisiyle konuştuğunuzda ne diyor
peki?
Dün akşam aradım konuştuk. Çok üzüldü. Nasıl olur da benim için
böyle düşünülür dedi. Ben her şeyimi bırakmış gelmişim, bir sürü
şey söylenmiş benim için. Buna rağmen hakkımda böyle mi düşünülüyor
dedi. Ben de “hayır ben öyle düşünmüyorum çünkü seni tanıyorum”
dedim. Sen böyle bakmıyorsun dedim. Şu an yanımda olan herkes beni
tanıyor, sonradan öğrenecekleri bir şey yok ki. Beni bilipte bu
şehirde yanımıza gelen, bizimle beraber yürüyen çok insan var. Şu
anda meclis üyesi olacak CHP’li arkadaşlarım var, komitelerde 25
yıldır has ve has MHP’li olan meclis üyesi arkadaşlarım var.
Bunların sayıları fazla. Hatta dün çalışmalarda beni gezdiren
Mercedes arabayı sonradan fark ettim, plakası MHP idi. Bu
arkadaşlar bize sahip çıkmışlar çünkü görüyorlar burada bir siyaset
yok. En azından biz bunu böyle ortaya koyduk. Biz bunu sivil
vatandaşlar olarak yapıyoruz. Yani bunu ne siyasallaştıralım ne bir
camia yapalım. Bunda samimiyiz ve samimiyetimizi ortaya koymuşuz.
Onun için birileri bu işten bir şey çıkartmasın. O birilerine
buradan bir ekmek yok. Yani birileri bu küçük şeyi alsın büyütsün
de ekmeğine yağ sürsün dedirtmeyiz. Bende Okan kardeşime bunu bana
anlattıkları için sahip çıkmaya çalışacağım.
***Peki, TÜMSİAD üyelerinden yana sorun var mı, tepki
geliyor mu?
Sadece bazı arkadaşlarım arayıp bu kelime uygun bir kelime
değil dediler. Yani ne demektir TÜMSİAD kuyruktur dediler. Dedim
evet ifadesi yanlış. Ama ben çok iyi tanıyorum, bir dil sürçmesi
olmuştur. Yine de kendisine söyleyeceğim dedim. Daha sonra Okan
beyle konuştuklarımı aktardım. Kısacası büyütülecek bir durum yok,
buradan kimseye ekmek çıkarmayız.