KOÜ’de KANDIRILMA HİKAYESİNİ bizden dinleyin..!
Takip edenlerin bildiği gibi, rektörlük seçim süreçlerini en yakından takip eden gazete bizdik. Şehrimizin en önemli kurumlarından birinde demokratik bir seçim süreci elbette bizi de heyecanlandırmıştı. Bir ilçenin nüfusu ve bir ülkenin...
Takip edenlerin bildiği gibi, rektörlük seçim süreçlerini en yakından takip eden gazete bizdik.
Şehrimizin en önemli kurumlarından birinde demokratik bir seçim süreci elbette bizi de heyecanlandırmıştı.
Bir ilçenin nüfusu ve bir ülkenin bütçesi kadar büyük bir kurum, bilim kurumunun yöneticisinin de
kim olacağı hepimizi çok ilgilendiriyordu.
O gün biz ehliyet ve liyakat vurgusu yaparken, üniversiteye siyaset sokmayalım derken bugünleri hatırlatıyorduk.
O günlerde bizi suçlayanların hemen hepsi bugün kapımızı çalarak ne kadar haklı olduğumuzu söylemek için adeta yarışıyorlar.
Ve şimdi Komsuoğlu döneminden sonra rövanş alacağını düşünen muhafazakarlar bile bir bir pişmanlıklarını arz ediyorlar.
Atatürkçü, sosyal demokrat, liberal geçinip güce tapan ilericiler de kafalarını taşlara vuruyorlar.
Sözün özü Kocaeli Üniversitesinde işler daha yolun başındayken bile iyi değildi.
Zira “Erdoğan'ın doktoru” reklamı ile ortaya çıkanların bu söylem dışında bir projesi ve herhangi bir hazırlığı yoktu.
***
Rektörlük üzerinden isim parlatarak siyasete zıplamak isteyen tipik bir manevra hareketi ile karşı karşıyaydık.
Sadettin Hülagü'nün kamuoyu ile ve akademisyenlerle paylaştığı herhangi bir projesi bulunmuyordu.
Ankara'dan bir fotoğraf hikayesi dışında bir argüman da yoktu.
Biz bu ucuz hesabı en başından gördüğümüz için bunun bir kandırma operasyonu olduğunu anlamıştık.
Gazetemizdeki haber arşivine bakılırsa bunun Cumhurbaşkanını yanıltmaya yönelik olduğunu haykırdığımızı göreceklerdir.
O gün bizi kınayanlar, bizim duruşumuzu eleştirenler bugün teşekkürlerini iletiyorlar.
***
Bilindiği gibi bizim AKP ile ve Sayın Cumhurbaşkanı ile duygusal bir yakınlığımız yok.
Bizler aydınlık Türkiye için ömür tüketmiş bir ailenin mensuplarıyız.
Atatürk ilke devrimleri bizim kırmızı çizgilerimizdir.
Bu yüzden o gün Atatürk’ün bedelini milletçe ödeyerek bu topraklara armağan ettiği demokrasiye taban tabana zıt bir davranışa karşı tavır koymuştuk.
Konu şuydu: Ortada geleneksel hale gelmiş demokratik ve yasal bir seçim süreci yaşanırken;
Dönemin Başbakanı bir aday lehine çalışmaya başlamış ve adaylığını dahi açıklayamayan Hülagü'nün evine ziyarete gelmişti.
O gün de bugün de bu davranışın yanlışlığını söyleyen azınlık arasındayız.
Ancak görülüyor ki o gün hareket eden trene binebilmek için ezilenler bugün daha ezik bir haldeler.
Bir kurgu sonucu ortaya çıkan bu fotoğrafı fırsata çevirmek isteyen uyanıklar bugün kaçacak yer arıyorlar.
***
Üniversitede işler o günden beri hiç iyiye gitmedi.
Ama asıl sorun 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıktı.
Siyasi ikbal hesapları tamamen çöpe gitti.
“Ankara” hesabı yapanların “Kocaeli” hesapları da suya düştü.
Bugün Kadir Topbaşları ve Melih Gökçekleri harcayabilen siyasetin rektörlere neler yapabildiğini de
Sanırım çok beklemeye gerek kalmadan hep birlikte göreceğiz.
***
Hülagü'nün bu algı üzerine rektör olmasından sonra Seka Park Otel'de bir fotoğraf ortaya çıktı.
Hülagü, ekibiyle yemek yemişti. O gün o fotoğrafı üniversiteden ve siyasetten çok iyi anlayan dostlarımızla değerlendirmiştik.
Ve ortaya çıkan tarihi cümle şu olmuştu:
"Hülagü'nün ekibinde Erdoğan'a son seçimde oy vermiş ikinci bir kişi yok…"
Doğrusu bu bana o gün için biraz afaki gelmişti.
Ama KOÜ’den birinin AKP'den milletvekili ve belediye başkanı adayı olduğu halde başka partiye çalıştığını bildiğimiz için artık hiçbir şeyi yadırgamıyoruz.
Özellikle 15 Temmuz bize hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, muhafazakar sandıklarımızın hangi cemaatlerde gizlendiğini,
ilerici görünümlü FETÖCÜLERİN nasıl saklandığını öğretti.
Hülagü 15 Temmuz’a kadar durumu idare etmeye çalıştı ama 15 Temmuz sürecini ne yazık ki yönetemedi.
***
Nasıl mı..?
Önce FETÖ ile hiç ilgisi olmayan Akademsiyenlerin KHK’larla üniversiteden atılmasına izin vererek tarihi hatayı yaptı.
Bir de hiçbir zaman FETÖ ile mücadelede özel bir gayreti olmadı.
MİT By-Lock ile bulduysa aldı götürdü, onun dışında bilinen anlı şanlı FETÖCÜLER görevlerine devam etti.
Hülagü 15 Temmuz sürecinde kendince başarılı bir politika izledi.
Anlamsız bir şekilde FETÖ ile irtibatı nedeniyle açığa alınan ya da işlem yapılanları saklamak ve gizlemek için her türlü tedbiri aldı.
En son geçtiğimiz haftalarda üç öğretim üyesi FETÖ mensupluğu iddiasıyla açığa alındı.
Her zamanki gibi bunu da özel istihbarat kanallarımızla öğrenmeye çalıştık.
Bir Fakülteden M.H.B adlı kişi, Bir Meslek Yüksek Okulu yöneticisi H.A ve yine bir MYO yöneticilerinden S.G adlı kişiler, üçü de düne kadar yönetimdeydi.
***
Fakat son yapılan operasyon bizim için son derece şaşırtıcı oldu.
Zira iki tanesi senato üyesi. Biri okul müdürü, diğeri müdür yardımcısı. Üçüncüsü Açık Öğretim sınavlarını yapan birimin yöneticisi.
En tuhafı da bu kişilerden ikisinin senato üyeliği 15 Temmuz’dan önce ve 15 Temmuz’dan sonraya devam etmiş.
Üniversitenin en kritik kararlarının alındığı bir kurulda temsil görevleri var.
Daha ilginç olanı söyleyeyim; bu şahıslardan ikisi 15 Temmuz darbe girişimini kınayan deklarasyona imza atmışlar.
Bu isimlerden özellikle biri en sıcak günlerde rektörün A takımında yer alıyor ve düne kadar da görevine devam ediyordu.
***
Bu kadar vahim hatalar ve bu denli hayati krizler yaşanırken tüm bunlar öğretim üyelerinden ve kamuoyundan sır gibi saklanıyor.
Adaylığı sürecinde birebir görüştüğü bu öğretim üyeleri ile Hülagü arasında nasıl bir diyalog geçtiğini merak etmemek mümkün değil.
Bir taraftan "Ustaya söz verdim, ona çok büyük bir saygım ve sevgim var, üniversiteyi ODTÜ yapmaya söz verdim." diyeceksiniz
Bir taraftan da “ne olduğu” sağır sultan tarafından bilinen insanları yönetici olarak atayacaksınız.
Biz kamuoyunu bilgilendirme hak ve misyonuna sahip özgür bir gazete olarak şunu soruyoruz.
***
Sadettin Hülagü seçimi kazandıktan sonra görev verdiği ve idareci yaptığı ekipten kaçını FETÖ ile ilişkisi nedeniyle görevden almak zorunda kalmıştır?
Kaç dekan, müdür ve diğer birim sorumlusu açığa alınmış, atılmış ya da yer değiştirmiştir?
Biz bu fotoğrafları millet adına o günden beri unutmadık!
Bugün de biliyoruz, Sadettin Hülagü'nün köşe bucak sakladığı bu envanteri üniversiteden resmi bir bilgi gelmezse bunları açıklamak bizim gazetecilik görevimizdir.
Bu kent, milletin öz kaynakları ile yönetilen bu üniversitenin nasıl ve kimler tarafından yönetildiğini öğrensin.
Ayrıca darbeler sempozyumu yapanların ve 15 Temmuzları lanetleyenlerin bu konudaki tavrını da merak ediyoruz.
***
Kocaeli Barış Gazetesi olarak; değişen dengeleri ve rahatı kaçan bürokratları sizlere anlatmaya çalışacağız.
Kimlerin hangi cemaatleri referans göstererek buluştuğunu, adaylık sürecinde öğretim üyelerine hangi fotoğrafların gösterildiğini ana başlıklar halinde açıklayacağız.
Aslında “kandırma hikayesinin” acı hikayesinin bundan sonra ortaya çıkacağını,
Üniversitenin gerçekte hangi ekip tarafından yönetildiğini edindiğimiz bilgiler ışığında kamuoyuna aktaracağız.
Kocaeli Barış Gazetesi dün neredeyse, bugün de aynı yerinde.
Kıvıranlardan olmadı, kıvırtanlara ise dönüp bakmadı…!