Aslında Hürriyet'i anladınız siz

Söyler misiniz, Fatma Kaplan Hürriyet ne yaptı da linç ediyorsunuz? Türkiye siyasetinin 'çok seviyeli” üslubuna zarar mı verdi? Yoksa bizim birbirinden değerli siyasetçilerin ağzından bu tür sözleri ilk defa mı duyuyorsunuz? Nedir yani?...

Söyler misiniz, Fatma Kaplan Hürriyet ne yaptı da linç ediyorsunuz?

Türkiye siyasetinin “çok seviyeli” üslubuna zarar mı verdi?

Yoksa bizim birbirinden değerli siyasetçilerin ağzından bu tür sözleri ilk defa mı duyuyorsunuz?

Nedir yani?

Fatma Kaplan Hürriyet’i bugün seviyeli olmaya ve özür dilemeye davet edenler;

Aynı şeyi kendi partisindeki bakan, milletvekili, bürokrat, teşkilat yöneticileri, belediye çalışanları vs. yaptığında niçin sesleri çıkmıyor?

Beyler bayanlar lütfen biraz adaletli olun!

Ben kesinlikle Fatma hanımın söylemi doğrudur demiyorum.

Söyleminin saptırıldığını görebiliyorum ancak işin bu tarafında değilim.

Benim demek istediğim, kadınlara hakaretin en büyüğünü eden terbiyesizlere karşı susanların;

İş, CHP’li bir kadın milletvekiline gelince birden bire ahlak bekçisi kesilmeleri acayibime gidiyor.

Çok değil, bundan iki ay önce Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirinin CHP’li kadınlar için yaptığı paylaşımı hatırlayın.

CHP Kadın kollarının bir etkinlikte taşıdığı pankart fotoshoplanmış ve üzerine

“Kadına özgürlük. Sevişiriz, cenabet gezeriz, Tayyip sanane yaşasın laiklik” yazılmıştı.

Bu pankartı aslında belediyenin hukuk müşaviri shoplamamıştı ama bunun ne önemi var ki!

Dervişin fikriyle zikri arasındaki benzerliği göstermeye yetecek kadar açıktı.

İşte belediyenin o hukuk müşavirinin CHP’li kadınlara ettiği bu terbiyesizce sözler karşısında

Kocaeli’den milletvekili seçilme şerefine nail olan Radiye Sezer Katırcıoğlu’ndan çıt ses duydunuz mu?

Duyamazsınız, neden? Çünkü o iğrenç paylaşımı yapan şahıs onunla aynı siyasi düşüncede yürüyen zat-ı muhteremlerden biri.

Yani insanca bakış yerine partizanca bakıyoruz olaylara.

O gün CHP’li kadınlara sarf edilen sözler karşısında gerek Radiye hanımdan gerekse AKP il kadın kolu başkanı Serpil Yılmaz’dan hiç olmazsa bir kınama mesajı duysaydık;

Bugün Fatma Kaplan Hürriyet’in ettiği sözlere karşı verdiğiniz tepkiyi haklı görebilirdik.

Zaten bu memleket ne çekiyorsa bu zihniyetler bu anlayışlar yüzünden çekiyor.

“Benim hırsızım, benim namussuzum, benim ahlaksızım” türündeki yozlaşmış bir bakış açısı maalesef Türkiye’nin bütün katmanlarında var.

Bunu sırf AKP’ye ya da başka bir partiye veya kuruma, kuruluşa mal etmek yanlış.

Kısaca şunu anlatmaya çalışıyorum.

Fatma Kaplan Hürriyet’in sözlerine verilen tepki ahlak kaygısından değil, siyasi kaygıdan verilmiş tepkidir.

Kabul edin ya da etmeyin..!

Hürriyet, Kocaeli’de hatta Türkiye’de yıldızı yükselen bir siyasetçidir.

Kendisinden beklenenin fazlasını yapıyor.

Cesur çıkışları, çalışkanlığı, yorulmak nedir bilmemesi, enerjisi ve insana dokunması bazılarını paniğe sevk ediyor.

Gidin sokakta kime sorarsanız sorun, CHP’de İzmit kiminle alınır diye?

On kişiden 5’i hatta 6’sı Fatma Kaplan Hürriyet der.

Hatta Kocaeli Büyükşehir Belediyesi adaylığına layık görenler de çoğunluktadır.

Çünkü rüştünü ispat etmiş bir politikacı.

Dolayısıyla yıpratılmak istenmesi son derece normal.

İki gündür sosyal medyada, basında Fatma Kaplan Hürriyet için tag oluşturanların, veryansın edenlerin hiç birinin

Fatma hanımın sözlerine takıldığını zannetmiyorum.

Aksine… bu hareketi son derece politik ve sistematik buluyorum.

Keşke aksi olsaydı, keşke gerçekten de siyasette ölçülü konuşmaya bu kadar değer verdiklerine inanabilseydik.

Keşke sabah-akşam birbirine “cibilliyetsiz, şerefsiz, namuzsuz, man kafa, sen kimsin ya, adamsan çık karşıma” diyen liderlerin peşinden gitmediklerini bizlere gösterselerdi.

Ama maalesef böyle bir şey yok!

Ülkemizdeki siyasi jargonu bu yöne çeken parti liderlerinin izini süren politikacılar da derdini ancak böyle anlatabileceğine inanmış.

Araba misali, ön teker nereye giderse arka teker de o yöne gidiyor.

Bunun “A” partisi “B” partisi falan yok.

Seviye yerlerde…

Siz de çıkmış Fatma Kaplan Hürriyet halktan özür dilesin diyorsunuz.

Halkla bu kadar iç içe bir milletvekilinin ne demek istediğini aslında o kadar iyi anlıyorsunuz ki;

Ama az evvel dediğim gibi olay tamamen siyasi kaygı…

O kadar siyasi ki; çocuk tecavüzcülerine, tacizcilere sesi çıkmayanlar

Boy boy basın açıklaması yapıp sözde Hürriyet’i kınıyor.

Sanırsınız çocuk tacizcilerinden daha aşağılık bir şey yapmış!

Allah aşkına söyler misiniz, toplumun genelini ilgilendiren, ahlak çöküntülerine yol açan olaylarda neden ortada göremiyoruz hiç birinizi?

Sizin ahlak anlayışınız, siyasi anlayışınızın ardında mı kalıyor?

Öyle olmadığını düşünüyorum.

Ama insanız yani; insan bekliyor, bizi yönetenler bu ahlaksızlara dur desin istiyor.

Susmak kabullenmektir, siz kabullendikçe birileri bundan cesaret alıyor.

Lütfen susmayın! Ahlaksızlık hangi görüşten, hangi yapıdan ve anlayıştan, kimden gelirse gelsin susmayın!

Susmayın ki, bu memlekette çocukların, kadınların, gençlerin sahipsiz olmadığını bilelim.

Sapıklığın, sapkınlığın partisi-partilisi olmaz.

Ortak paydada insanız, anneyiz, babayız, eşiz.

Kutsal ve manevi değerlerimiz derseniz hepsi ortak.

O zaman siz siz olun; bu kutsal ve manevi değerler üzerinde siyaset yapmayın, siyasi çıkar gözetmeyin..!

KOTO'nun ayıbı...

Kadın demişken bir başka noktaya değinmek istiyorum.

İş dünyasında varlığı her geçen gün artan kadınları gördükçe mutlu oluyorum.

Hakkını yemeyelim… Hükümetin kadınları iş dünyasına kazandırma noktasında yürüttüğü politikalar ortada.

Kadınlara yönelik verdiği teşvikler, eğitim programları, kadın istihdamını arttıracak projeler vs. oldukça iyi.

Bu da beraberinde toplumun yarıdan fazlasını oluşturan kadınların temsil noktasında söz sahibi olmasının önünü açıyor.

Mesela TBMM’de ne kadar çok kadın milletvekili olursa toplumun sorunları o kadar iyi analiz edilir.

Çünkü evi, aileyi, hayatı yaşayan anadır, kadındır.

Toplumda ortak yaşamın kalitesi erkeklerin belirlediği politikalar üzerinden yürütülemez.

Onun bir ayağı aksak kalır.

Bu yüzden de gerek TBMM’de, gerek yerel yönetimlerde, gerekse Sivil Toplum Kuruluşlarında ve aklınıza gelebilecek her yerde kadınlar olmalıdır.

Hatta çok olmalıdır.

Ama günümüze baktığımızda hala erkek egemen bir yapının bizi yönettiğini görüyoruz.

Mesela Kocaeli tarihinde kaç kadın milletvekili tarafından temsil edildik?

Şu an bizi temsil eden iki tane kadın milletvekilimiz var.

Ne kadar güzel değil mi?

Ama biraz evvel bahsettiğim siyasi ayrışmalardan dolayı her ikisi de önce kadını değil, partilerini temsil ediyor.

Bir kadının yaptığı en ufak bir hataya herkesten önce diğer kadın milletvekili tepki gösteriyor.

Böyle mi olmalı?

Diğer yandan… Kocaeli’deki esnafları, ticaret erbaplarını temsil edecek, onların problemlerini çözecek bir kurum olan Kocaeli Ticaret Odası’na bakın!

Geçtiğimiz günlerde yapılan KOTO seçimlerinde sizce kaç kadın meclis üyesi seçildi?

İki tane… Evet yanlış duymadınız maalesef sadece iki kadın meclis üyemiz var.

Sema Kalafat ve Nazan Toptemir Bülbül hanımefendi pamuklara sarıp sarmalamamız gereken iki kadın meclis üyesi.

Bütün kadın esnafların, işveren kadınların yükü artık onların omuzlarında.

Ne kadar medenice değil mi?

Şöyle baktım da;

KOTO’da kadına değer anlamında 2013’ten bugüne pek bir şey değişmemiş.

2013 seçimlerinde hiç kadın yoktu, yanlış hatırlamıyorsam daha sonra yedeklerden Nazan Topdemir Bülbül yönetime mi ne girmişti, hepsi o!

Hafızam beni yanıltıyor da olabilir ama ne fark eder?

Ya bir kişidir, ya da iki.

Koskoca 66 kişilik meclis grubunda sadece iki kadın meclis üyesinin olması hepimizin ayıbı.

Aynı şekilde Mustafa Efe’nin vefatıyla Körfez Ticaret Odası Başkanlığına getirilen Sibel Moralı mesela…

Bir kadına asla ve asla seçimle vermeyecekleri koltuğu emanetçi olarak verdiklerini ne de güzel belli ettiler.

Kadıncağız bırakın aday olmayı; meclis üyesi bile olmadı, olmak istemedi.

Artık ne yaşadıysa ve yaşattıysalar…(!)

Şimdi tepe tepe kullansınlar..!

Ki bizi yanıltmazlar, tepe tepe kullanırlar..!

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları