Üzülür insan
Cumartesi sabahı ofise geldim, arkadaşlarla sohbet edip haberleri toparlarken eklemlerimin ağrıdığını, bir halsizlik ve üşüme halinin dalga dalga geldiğini...
Cumartesi sabahı ofise geldim, arkadaşlarla sohbet edip haberleri toparlarken eklemlerimin ağrıdığını, bir halsizlik ve üşüme halinin dalga dalga geldiğini hissettim.
Ertesi gün Karamürselspor-Evrensekiz ve Kocaelispor-Erokspor maçlarının heyecanı yaşanacaktı.
Karamürsel’deki maçtan önce sarı lacivertliler, geçtiğimiz sezon Kocaelispor Başkanvekili olduğu dönemde futbolcu izlemek için gittiği Nijerya’da sıtma hastalığına yakalanan ve dönüşte hayatını kaybeden Ekrem Can’ı unutmadı.
Ertesi gün vefatının 1.yıldönümü olması nedeniyle eşi tarafından verilen kahvaltıda bir araya geldiler.
Arkalarında kocaman UNUTMAYACAĞIZ pankartıyla.
Maça da böyle çıktılar…
Kahvaltı programının ardından kırgınlığım ve ateşim arttı, titremede eklenince istirahat etmem gerektiğini düşündüm.
Kocaeli Stadı’nda da vefatının 1.yıl dönümü nedeniyle birkaç hatırlanacağı şey olur diye düşündüm.
Sonuçta hayatını bu yolda kaybetmişti.
Çok genç yaşta ardından iki genç kız, kardeşler, tedavi süreci devam eden bir baba, gözü yaşlı bir anne ve eş bırakmıştı.
Kulübe yaşadığı dönemde ciddi kaynaklar sağlamıştı.
Kaynak sağlamasa da mesele değildi.
Sonuçta bu ekibin içinde, bu uğurda hayatını kaybeden bir isimdi.
Anılması, hatırlanması gerekirdi.
Hikayemizi, kendisiyle geçmişimi, 20 yıla yakın var olan hukukumuzu zaten herkes biliyor.
Ona rağmen kimsenin adamı olmadan çalıştık, sizlerin de sevgisini böyle kazandık.
İşimizle duygularımızı karıştırmadık, kimse de bunu istemedi bizden.
Bundan sonra da böyle olmaya devam edecek.
Eğer işimle duygularımı karıştırıp kontrol edemeyecek olsaydım sosyal medyada çok fazla etkileşim alırdım, daha çok konuşulur gündem de olurum.
İstemedim, istemiyorum, istemem…
Ben büyüklerimin öğretip ve hep istediği gibi yapmaya devam edeyim bana yeter.
Bunları Ekrem abinin özelinden de söylemiyorum.
Bugün vefat eden bir başka yönetici olsaydı ve böylesi unutulsaydı onun içinde bu cümleleri yazardım.
İnsan ruh bedenden çıkınca değil de, unutulunca ölürmüş.
Aziz Emre abim ile caminin kapısında karşılaştık.
İki gün yataktan çıkmadan istirahat etmiştim.
Güçlükle mevlide gidebildim.
“Bir yazı yazacağım, nasıl kimse gelmez” diye söylendi.
Hatta yazının ardından bana birkaç arkadaşım, abim, “Sen mi yazdın Aziz’in yazısını” dediler.
Ben kendi emeğimle yaptığım bir şeyi başkasına ellerimle vermem.
Ve görüldüğü üzere Aziz abide de o yetenek fazlasıyla var.
Aziz abiyle de aralarında çok sık görüşmeseler de bir bağ ve sevgi vardı.
O da sadece Ekrem abi için değil sanırım o durumda kim olsa aynısı için aynı yazıyı yazardı.
3 günlük dünya, bugün varsın, yarın belkisin…
Ailesinin, çocuklarının çok üzgün ve kırgın olduğunu söyleyebilirim.
Hatta bunları okurken yer değiştirin.
Kendinizi onların yerine koyun.
Yada ölen siz olun, geride bunların yaşandığını düşünün.
Mekanın Cennet olsun, nur içinde yat.
Kuş ölür, sen uçuşunu hatırla.