CHP’nin ‘birinci parti’ şımarıklığı

Cumhuriyet Halk Partisi çok uzun yıllar sonra ilk kez Türkiye’nin birinci partisi haline gelmeyi başardı. 2024 senesinde gerçekleşen mahalli idareler...

Cumhuriyet Halk Partisi çok uzun yıllar sonra ilk kez Türkiye’nin birinci partisi haline gelmeyi başardı.

2024 senesinde gerçekleşen mahalli idareler seçimlerinde müzmin muhalefet olmaktan çıkan CHP’nin bu çıkışı sürdürüp sürdürmeyeceği merak ediliyordu.

Bana göre sonuç belliydi, yani CHP birinci parti konumunu ilelebet devam ettirip iktidara gelemezdi.

Çünkü CHP’nin yükselişi gerçek bir yükseliş değildi.

Halkın önemli bir kesim cumhur ittifakına tepkisini sandığa gitmeyerek, küçük bir kesimi de CHP’ye yönelerek gösterdi, bu da CHP’ye fayda sağladı.

Çekişmeli bir kurultay sürecinin ardından gelen belediye seçimlerinde yaşanan adaylık tartışmaları, meclis üyeleri listeleri gibi pek çok konuda ayrışan ve halka birlik görüntüsü veremeyen CHP’nin içeriye yöneleceği aslında daha o zaman belliydi.

Nitekim şu an CHP iç işleriyle meşgul…

Son günlerde ülkede bir sürü olumsuzluk yaşanmasına rağmen CHP yok, İmamoğlu ceza alacak mı, alırsa ne olur, almazsa partinin başına geçer mi kaygısı…

Yok, Mansur Yavaş adaylıkta ısrar edecek mi, ederse onun önünü nasıl alırız?

Yok, Kılıçdaroğlu ülkede gelişen ani olaylar karşısında Özgür Özel’den önce tweet atıyor, aman biz daha önce davranalım, yok o, yok bu…

ERDOĞAN YÜKSELİŞE GEÇTİ

Farkında değiller ama Devlet Bahçeli’nin Apo çıkışına rağmen cumhur ittifakı yükselişe geçti.

Bunu da Metropol ve ORC gibi CHP’ye yakın anket şirketleri söylüyor.

Metropol’ün son yaptığı araştırma sonucuna göre Erdoğan en güçlü Cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza çıkıyor.

ORC ise AKP’nin CHP ile arasındaki oy farkını kapatmaya başladığını açıklıyor.

CHP 2024 yerel seçimlerinde elde ettiği üstünlüğü yavaş yavaş kaybediyor.

Çünkü dağınık bir CHP fotoğrafının yanı sıra, yine felaket tellallığına oynuyor.

Korkunç bir manzara sunuyor halka, bu ekonomi modeliyle asla düze çıkılamayacağını, ama kendilerinin neler yapacağını söylemeden yine krizi fırsata çevirmeye çalışıyor.

Oysa ekonomide azıcık bir toparlanma olsa AKP kaybettiği kitlesini çok rahat geri kazanacak.

Bunun yanı sıra ülkenin savaşa girme riski konusu var.

İsrail’in İran’a, Lübnan’a, Suriye’ye saldırıp kafa tutması “acaba sıra bize mi geliyor” tehdidini akıllara getiriyor.

Böyle bir tehdit algısında iş dönüp dolaşıp yine “milli bekaya” gelirse işte o zaman CHP tercih olmaktan çıkar!

Aslında son gelişmelere bakıldığında işin buralara vardığını çok rahat söyleyebiliriz.

Şimdilik Erdoğan’ın ağzından böyle bir söylem duymadık ama sizce de bunun sinyallerini almıyor muyuz?

ÖZGÜR ÖZEL ISRARLA “NORMALLEŞME” DİYOR

Böylesi gelişmeler karşısında CHP’nin durduğu yere bir bakalım.

CHP Lideri Özgür Özel parti içi muhalifler başta olmak üzere kimi sol seçmenin tepkisine rağmen normalleşme çabasını sürdürüyor.

Çünkü Özgür Özel şunu çok iyi biliyor!

“CHP her şeye karşı, her şeye muhalif, ama sadece muhalif. Karşı olduğu konulara dair çözüm önerileri yok” algısıyla halkın teveccühünü alamadıklarını iyi biliyor.

Daha ılıman, daha uzlaşmacı, daha soft bir muhalefet ile partisini çekim merkezi yapacağına inanıyor.

Yani yerel seçimlerde AKP’den kaçan seçmene alternatif olmaya çalışıyor.

AKP’ye kızıp CHP’ye oy veren azınlığı elinde tutmak istiyor.

Çünkü bahsettiğim haliyle Türkiye’de CHP’nin alacağı oy üç aşağı beş yukarı değişmez.

Özgür Özel de bunun farkında olduğundan dolayı sağ seçmeni rijit etmeden, CHP’den kaçırmadan ama bir yandan da bundan rahatsız olanları unutmadan bir politika izlemeye çalışıyor.

Fakat günün sonunda CHP’nin önceliği kendi iç meseleleri oluveriyor.

Eski genel başkan Kılıçdaroğlu’ndan tutun, İmamoğlu’ndan Yavaş’a kadar herkes birbirine çalım atmaya çalışıyor.

Haliyle CHP’deki iç çekişme, istikrarsızlık iktidar medyasının da pompalamasıyla halka çabucak ulaşıyor.

Bu sefer halk ne diyor?

Bugün bir savaş çıksa, ki çok yakın bir ihtimal; bu adamlar mı memleketi koruyacak?

Bunlar daha kendi aralarında anlaşamıyor, nerede kaldı Türkiye, diyor.

Hiç olmazsa karşı tarafta bir istikrar var, diye bakıyor.

Ne liderin otoritesini tartışıyorlar ne iktidar ortağıyla ayrı telden çalıyorlar.

Bu da iktidara olan güven duygusunu pekiştiriyor.

MEMLEKETİN BEKASI TEZİ HAFİFE ALINIYOR

Dediklerimden rahatsız olan CHP’liler çok olacaktır.

Ama manzara tam da budur!

Şimdilik halkın tek gündemi geçim…

Daha doğrusu geçine-me-mek!

Ama yarın iş, memleketin bekasına gelirse ki, yineliyorum; bu çok yüksek bir ihtimaldir!

Asıl o zaman CHP tercih olmaktan çıkar.

Nedenini de anlattım.

CHP’de her seçilen kendini bir şey sanıyor.

Elindekiyle yetinmesini bilmiyor.

Hepsi birden olsun ama çok çabuk olsun istiyor.

Özgür Özel’e hata yaptırmakta adeta birbirileriyle yarış içerisindeler.

Zaten Özgür Özel’in liderlik yönü gelişmiş olmadığından, oturmadığından çok çabuk gaza gelip kendini CHP’nin uçsuz bucaksız iç meselelerine kaptırıveriyor.

CHP’nin bir an önce olmayan liderlik savaşlarından sıyrılıp, birinci parti şımarıklığından vaz geçip gerçek gündeme dönmesi lazım.

Bunun için de CHP’nin kendi içerisinde istikrar olduğuna halkı inandırması, güven duyusunu tesis etmesi lazım.

Tabii bu sadece Özgür Özel’in baş edeceği bir durum değil.

Başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere, Mansur Yavaş ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin altına dinamit döşemekten vaz geçmeleriyle mümkün olur.

Vazgeçerler mi?

Keşke…

Fakat hiç sanmıyorum!

Kim gelirse gelsin CHP’nin genetik kodları değişmiyor.

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları