Basit bir algı meselesi…

Bir zamanlar şehrin girişinde yaşlı bir adam otururmuş. Yabancı biri yanına gelip sormuş: -Şehre ilk gelişim. Burada yaşayanlar nasıl insanlardır? Yaşlı adam...

Bir zamanlar şehrin girişinde yaşlı bir adam otururmuş. Yabancı biri yanına gelip sormuş:

-Şehre ilk gelişim. Burada yaşayanlar nasıl insanlardır?

Yaşlı adam cevap vermiş:

-Senin geldiğin yerdeki insanlar nasıllardı?

Yabancı yanıtlamış:

-Bencil ve kötülerdi. O yüzden buraya geldim.

Yaşlı adam şöyle demiş:

-Burada da aynılarını bulacaksın.

Aradan bir zaman geçince başka bir yabancı daha ihtiyarın yanına gelmiş ve sormuş:

-Buranın yenisiyim. Bu şehirde yaşayanlar nasıl insanlardır?

Bizim ihtiyar aynı cevabı vermiş:

-Senin geldiğin yerdeki insanlar nasıldı?

Yabancı yanıtlamış:

-İyi ve güzel insanlardı. Doğrusu oradan zor ayrıldım.

Yaşlı adam cevap vermiş:

-Burada da aynılarını bulacaksın o halde.

Hayvanlarını besleyen bir çoban konuşmaları duymuş ve iki yabancı da uzaklaşınca ihtiyar adamın yanına gelmiş ve şöyle demiş:

-Sana sorulan aynı soruya iki farklı yanıt verdin. Bu nasıl olabiliyor?

Adam şöyle demiş:

-Çünkü herkes kalbinde kendi dünyasını taşır.

***

Ne demek istemiştir yaşlı adam?

Cevap çok basit değil mi?

Dünyaya olan bakış açımız bize aittir.

Onu yorumlama şeklimiz, yorumladığımız şeyin kendisi değildir.

Objelerle olan ilişkimiz, onlarla kurduğumuz bağ gerçeğin kendisi değil, sadece olabilecek yorumlamalardan biridir.

İçinde mutluluk taşıyan kişi gittiği yere bunu götürecek,

Ve mutsuzluk taşıyan da mutsuzluğunu.

Bilgelik hayata razı gelme, olanı ve olmayanı kabul edebilme halidir.

Bir şeyi değiştirmeye gücümüz yetiyorsa yani kontrol edebileceğimiz şeyler varsa akışın yönü hakkında karar verebiliriz.

Ancak kontrol edemediğimiz, adına da "kader" dediğimiz bir durum gelişiyorsa yapılabilecek tek eylem eylemsizliktir.

Elimizden gelen başka bir şey olmadığında, durumu olduğu haliyle kabul etmek, akışa karşı yüzmemek ve hatta suyun gidiş yönüne teslim olmaktır.

Ne zaman ki mutluluğumuz veyahut da mutsuzluğumuz dışarıya bağlı hale gelmez işte o zaman özgürleşiriz.

İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin fark etmeksizin hepsinin sadece birer algıdan ibaret olduğunu idrak ettiğimizde kalıcı mutluluğu elde ederiz.

Belki de bilge bir insan olmak bu yüzden zordur:

Karmaşık cevaplar arayan insanın, gözünün önündekini göremeyip sığ sularda boğulmasından...

SON DAKİKA HABERLERİ

Esra Aydın Diğer Yazıları