“Beyni emcüklenmiş geri zekalılar…”

Son günlerin tartışma konusu DİLRUBA… İzmir’de bir sokak röportajında instagram yasağı hakkında fikri sorulan genç kadın, Verdiği röportaj sonrasında...

Son günlerin tartışma konusu DİLRUBA…

İzmir’de bir sokak röportajında instagram yasağı hakkında fikri sorulan genç kadın,

Verdiği röportaj sonrasında Cumhurbaşkanına hakaret ve halkı kin ve nefrete sürükleme gerekçesiyle iki ayrı suçtan tutuklandı.

Tabi her zaman olduğu gibi toplum bu konuda da karpuz gibi ortadan ikiye bölündü.

Bir kesim; ülkede ifade özgürlüğü olmadığını, fikrini açıkça savunanlara hemen yaptırım uygulandığını, Dilruba’nın derhal serbest bırakılmasını savunurken;

Bir kesim de Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanına ve ona oy verenlere hakaret edilemeyeceğini, Dilruba Y.’nin tutuklu kalmasının başkalarına örnek olacağını savunuyor.

Yani herkes kendi dünyasından bir değerlendirme yapıyor.

Her iki tarafın da savunduğu düşüncelerin alıcısı var.

Ama kimse hakikatlerden bahsetmiyor.

Oysa iki taraf da olaya yanlış yerden bakıyor.

***

Ben o sokak röportajını izledim!

Hem de Dilruba tutuklanmadan, video henüz bu kadar yayılmadan önce izledim.

Samimi düşüncemi söyleyeyim;

Hanımefendinin kullandığı dilden, üslubundan rahatsız oldum.

Halbuki ülkemizdeki yasaklara ve bahsettiği konulara karşı bakış açım onunla aynı izdüşümde.

Ancak dil o kadar önemli bir şey ki!

Neyi nasıl söylediğiniz, haklılığınızı savunurken birilerinin hakkına girdiğinizin farkına varmak lazım.

Kimse kimseden üstün yaratılmadı!

Hepimiz etten ve kemikten insanlarız.

Tercihlerimizden dolayı eleştirilebiliriz ama aşağılamak, hakaret etmek kimsenin haddine değil!

***

Bakınız, bugüne kadar karşı durduğum şeyi söyleyeyim.

Toplumun yarısının oylarıyla ülkeyi yönetme yetkisi verilen Erdoğan’ın,

Oy vermeyen diğer yarısına gösterdiği muameleyi sorguladım.

Kendisine oy vermeyen yüzde 50 hakkında zaman zaman ettiği incitici sert sözler nedeniyle bir vatandaş olarak sürekli rahatsızlığımı dile getirdim.

Yönetimsel eksikliklerini, idareciliğini, halkı kutuplaştırdığını, ülkenin sinir uçlarıyla oynadığını yazdım ama bunları yazarken asla hakarete varan, itici-incitici cümleler kullanmadım.

Çünkü oturduğu koltuk Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının koltuğudur ve halkın iradesiyle oraya oturmuştur.

Saygıda mecbur, sevgide özgürüz.

Yani makama hürmet herkesin vazifesi…

O, bunu yapmıyor diye biz de mi aynı olalım, hayır…

Bugün dış ülkelerin birinde Tayyip Erdoğan’a hakaret edilirse ben buna karşı dururum çünkü hakaret edilen Erdoğan’ın kendisi değil, temsil ettiği ülkesidir, benim ülkemdir.

Buna sevinemem, sevinenleri de anlamam!

***

Yine benzer şekilde benimle aynı düşünmüyor, aynı partiye oy vermiyor hatta AKP’ye oy veriyor diye oy verenleri aşağılayamam.

Ama çoğunluk aşağılıyor, çeşitli lakaplar takıyor, dalga geçiyor.

AKP’nin 22 yıldır iktidarda kalmasının baş sebebi ve sorumluları, AKP karşıtı olanların gösterdiği bu tavırlardır.

Hem aşağılayıp hem de onları yanına çekeceğini zannedip oy vermelerini beklemek ise cehaletten başka bir şey değildir.

Evet, Dilruba kesinlikle serbest bırakılmalı, bunun aksi düşünülemez.

Ancak Dilruba ve onun gibi düşünenler, ağızlarından çıkan sözleri duymalı.

AKP’ye oy verenleri “Beyinleri emcüklenmiş birer geri zekalısınız” şeklinde toptancı bir yaklaşımla ötekileştirmekle, zaten gergin olan halkı daha da gererek kavganın fitilini ateşlemiş olursunuz.

Ve bunun memlekete en ufak bir faydası olmadı bugüne kadar…

***

Özellikle sol medya konuyu öyle manipüle ediyor ki, sanırsınız Dilruba minicik, ufacık bir eleştiride bulunmuş, devlet tepesine binmiş.

Hayır o öyle değil!

Dilruba’nın asıl can alıcı sözleri çoğu yerde ekrana yansıtılmıyor.

Herkesin katılacağı, hoşuna gideceği kısımlar kırpılıp onun üzerinden yorumlar yapılıyor.

Tutuklamak çok ağır bir ceza evet ancak basbayağı hakaret ve nefret söylemleri vardı o röportajda.

Bir daha söylüyorum; ben de özü itibariyle Dilruba’nın düşüncelerine katılıyorum ama söylem biçimine asla katılmıyor ve herkesin birbirine saygılı olması gerektiğini savunuyorum.

Takip etmeyenler diyecek ki, “Bu Dilruba neler söyledi”

Onu da özet geçeyim:

***

Dilruba Y’ye instagram yasağı hakkında ne düşündüğü soruluyor ve şöyle cevap veriyor:

“21. Yüzyılın göbeğinde parlamenter sistemden çıkıp koskoca T.C’yi kalkıpta tek adama verirsek o da böyle babasının çiftliği, ahırı gibi kullanır”

*

“Elin arabı öldü diye ben neden yas tutuyorum, beni ilgilendirmez, tutmak zorunda değilim. Bir haftadır yas tutuluyor utanmasa yirmisini, kırkını da biz çıkarıcaz”

*

“Bu yaptığı darbe… sosyal medyayı kapatması darbe, hayvanlara katliam yasası çıkarması darbe, şu an parmağında oynatıyor, bu çok yanlış. Dünyanın sahibi bile olsa; burası laik bir ülke, kimse kafasına göre instagramı kapatamaz”

*

“Buradan destekleyenler olacaktır. Sözlerimin kesilmesini istemiyorum. Geri zekalısınız. Bütün özgürlük haklarınızı tek bir kişiye teslim ettiğiniz için ve Allahtan da onu üstün tutup taptığınız için, sosyal medyanın kapatılmasını desteklediğiniz için, hayvanların katledilmesini desteklediğiniz için;

HEPİNİZ BEYNİ EMCÜKLENMİŞ BİRER GERİ ZEKALISINIZ. Bunun da hiçbir şekilde kesilmesini istemiyorum. Yani destekleyen herkesin birer geri zekalı olduğunu üstüne basa basa vurguluyorum” diyor Dilruba…

***

Konuyla ilgili CHP Lideri Özgür Özel’e fikri soruluyor ve hemen hemen benimle aynı şeyleri konuşuyor.

Diyor ki;

“Siyasetçilerin halktan gelen en ağır eleştirilere açık olması demokrasinin gereğidir. Elbette ki seçmenlerin siyasi tercihlerine hakaret, kimsenin tasvip edeceği bir tutum değildir. Ancak hiçbir vatandaşın kişisel düşüncelerini ifade ettiği bir meselenin tutuklama tedbirine kadar götürülmesi ölçüsüz, siyasi bir tutumdur. Öyle ki hepimizin gözü önünde, pek çok ağır suçu işleyenlerin, sırf birilerinin koruması altında olduğu için cezasız kaldığı ortamda, Dilruba’nın tutuklanmış olması kabul edilebilir değildir. Bu yanlıştan dönülmeli, Dilruba serbest bırakılmalıdır” demiş.

***

Ne kadar naif ne kadar doğru seçilmiş cümleler, öyle değil mi?

Özgür Özel, siyasi tercihlerinden dolayı kimseye hakaret edilmemeli derken, seçmene hakaret edildiğini o da kabul ediyor.

Ama öte yandan Dilruba’nın beş-on katı hakaretlerde bulunan iktidara yakın kişilerin, birilerinin koruması altında olduğundan dolayı cezasız kaldığını ifade ediyor.

Kısacası çifte standart var diyor ve bunu derken kimseyi aşağılamıyori hakaret etmiyor.

Az evvel dediğim gibi üslup çok önemli bir şey.

Bazen çok haklıyken, gaza gelip öyle kelimeler kullanırsınız ki, işte böyle soluğu karakolda alıverirsiniz.

Sonra da “Vallahi ben hakaret etmedim” diye savunmak durumunda kalırsınız.

Bu hoş bir şey mi...?

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları