Bir tutamak sorunu: INSTAGRAM
Birkaç gün önce dikkat üstüne okuduğum satırlarda sosyal medya kullanımının etkileri ilgimi çekmişti. Yeni edindiğim bilgiler değildi elbette. Ancak bilmekle...
Birkaç gün önce dikkat üstüne okuduğum satırlarda sosyal medya kullanımının etkileri ilgimi çekmişti.
Yeni edindiğim bilgiler değildi elbette.
Ancak bilmekle uygulamak arasında zorlandığımız zamanlar oluyor.
Okurken ara ara durup düşündüm.
Her anımızı olmasa da hayat akışımızı paylaşıyor,
Bir şey paylaşmasak bile başka hayatlara göz atıyoruz.
Gün içerisinde elimiz otomatik olarak uygulamalara gidiyor,
Uyanınca ilk baktığımız,
Uyumadan son kez göz attığımız dipsiz kuyumuz…
Böyle yazınca çaresizlik içindeymişiz gibi bir tablo çizmiş görünebilirim.
Ancak ben sosyal medya karşıtı değilim.
Hatta aktif kullanıcılardanım.
Dikkat ettiğim tek şey, hayatta ne yapıyorsam benim kontrolüm altında olması.
Severek yaptığım şeyler de dahil olmak üzere iplerin benim elimde olduğunu bilmek hissi.
O gece kitabın kapağını kapatırken, “Sosyal medya olmasa yaptığımız şeyleri yine aynı keyifle yapar mıyız?”
“Gösteri dünyası bitse kaldığımız yerden devam edebilir miyiz?”
“Tüm bu beğeniler, takipler ve yorumlar bizim ödül anlayışımız olabilir mi?”
“Dikkatimi gerçekten neye veriyorum?”
“Önemli olan ben miyim yoksa insanların ne düşündüğü mü?”
Zaman zaman uzun sosyal medya detoksları yapıyor olsam da bir süredir yapmadığımı ve zorlanabileceğimi düşündüm.
Sabah sporumu yaptıktan sonra telefonuma gelen bildirime tıklayınca Instagram’ın kapatıldığını gördüm ve birçokları gibi ilk işim uygulamaya yönelerek teyit etmekti.
Kendi kendime güldüm.
Sadece birkaç saat öncesinde üstüne düşündüğüm şey tüm gerçekliğiyle karşımdaydı.
Sosyal medya bağımlısı mıyım diye düşünürken bunu zorunlu olarak pratik etmek durumunda kaldım.
Tabii ki işin görünen kısmı sadece bu değil.
Ben odaklanma, dikkat gibi başlıklar perspektifinden değerlendiriyorum.
Devasa bir ticaret ağı var ve herkes buna hazırlıksız yakalandı.
Ülke olarak yine bir kısıtlanma, engellenme sürecinden geçiyoruz.
Çeşitli yollardan hesaplarına erişmeye çalışan, erişen insanlar da var.
Ben de kendi içimde bir pratiğe çevirdim bunu.
Gerçekten yoksunluk belirtileri gösteriyor muyum testi…
Tüm dünyaya her an ulaşma hissinden ayrışmak,
Varlığının tekilliğini yeniden fark etmek,
Sıkılmanın aramıza aktif olarak katılması,
Boş zamanın merhaba demesi.
Şimdilik iyi gidiyor, düşündüğüm gibi olmadı.
Hatta hızlı şekilde akan yaşamların olmayışı rahatlattı diyebilirim.
Farkında olmasak da birçoğumuz oradaki yaşamlarla kendi hayatlarımızı kıyaslıyoruz.
Ve bu her gün defalarca tekrar eden bir döngü.
İster istemez kendi üstümüzde oluşturduğumuz görünmez baskı.
Bazen motivasyon için bazen yaşayamadığımız hayatları yaşayanları uzaktan seyretmek için,
Bazen de daha sonra uygulamak üzere kaydettiğimiz gönderiler deryası…
Hepimizin hayatındaki yeri farklı.
Böyle durumlarda koşulları zorlamak yerine kabule geçmek benim için daha kolay.
Bu da bir süreç ve geçecek.
Her şey geliyor, geçiyor.
Asıl sen bununla ne yapmak istiyorsun?
Senin görmen gereken nedir?
Varlığını bağladığın şeyler var mı?
Yaşam akıp giderken senin motivasyonunu neler oluşturuyor?
Sıkı sıkıya tutundukların, olmazsa olmaz dediklerin var mı?
Gel, tüm ipleri biraz gevşetelim ve kendimizi gözlemleyelim.
Akışta kalmaya…