Hikaye Ormanı

Yapı Kredi Yayınları tarafından basımı yapılan kitap oldukça önemli bir konuyu ele alıyor. Angelia Nanetti’nin yazdığı kitabı Brunella Baldi resimliyor....

Yapı Kredi Yayınları tarafından basımı yapılan kitap oldukça önemli bir konuyu ele alıyor. Angelia Nanetti’nin yazdığı kitabı Brunella Baldi resimliyor. Türkçe’ye Filiz Özdem’in çevirdiği kitap aile içi şiddet meselesini ele alıyor. Genelde çocuk edebiyatında kaçınılan konulardan birisidir aile içi şiddet. Ayrıca bu konuları çocuğa görelik ilkesine bağlı kalarak ele alan kitaplar da sınırlıdır. Bununla birlikte bu çeviri kitap oldukça güzel bir şekilde ele almış konuyu.

Kitabın arka kapağında 6 ile 10 yaş aralığına uygun diye not düşülmüş. Resimleri de metni tamamlar tarzda hazırlanmış ve bu da okumaya yeni geçenler için daha seçici olabilir. Yine de her kitabın dinleyicisi ve okuyucusu bu yaşla sınırlı olmayabilir. Zaten çocuk edebiyatında direk yaş belirtmek oldukça yüzeysel kalabiliyor. Benim gibi bu alanı sevenler için yaş kriteri çok bir şey ifade etmiyor mesela. Ama çocukların göz hizasından anlatması, bir konuyu ele alması oldukça gerekli ve önemli. Hikaye Ormanı da bunu başarıyla yapıyor. Kitap; şiddete maruz kalanı bir kız çocuğunun ve onun oyuncak tilkisinin gözünden anlatıyor. Tilki de şiddet mağduru aslında ve kız çocuğu ile aralarında gelişen ilişki çok besleyici. Tilkinin zarar gördüğü durumlarda kızın onun iyileşmesi için izlediği yol ve iyileşme süreci de çok kıymetli. Dolayısıyla yetişkin okura da çok şey söylüyor aslında bir yanıyla.

Zor konuların nasıl işlendiği çok önemlidir. Çocuk edebiyatını da ayrı bir kategoride tanımlayan şey tam da onun hedeflediği yaşa göre nasıl bir pozisyon aldığı, hangi cümleler ve kelimeler ile, hangi kurguyla seslendiğidir. Yani aslında en önemli şey çocuğun göz hizasından konuyu ele alıp almadığıdır. Bizler toplum olarak zor konular üzerine konuşmayı ve düşünmeyi pek sevmedik sanırım. Bunların edebiyatta işlenmesi de bu anlamda tedirgin etmiştir uzun süre. Yeni yeni kırılan bir önyargı aslında bu da. Çünkü çocuğa her şeyin ama her şeyin, çocuğa görelik ilkesi ile anlatılabileceği ülkemizde de konuşulur haldedir artık. Çeviri kitaplar kadar, artık ülkemiz yazarları da zor denilen konulara yönelmektedir. Bunda otosansür kadar, kitapların okunmayacağı düşüncesini yaşayan yayınevlerinin yönlendirmesi de etkili. Elbette yayınevleri de okulların genelde velilerin yönlendirmeleri veya şikayetleri ile öğretmenlerin okuma listelerine dahil etmedikleri konuları baz almaktadır. Biraz detaya girdim ama olsun, en azından bu konuyla ilgili olumsuz tavırları göstermek için burada kalsın bu durum analizi. Çünkü zaten hayatın içinde olan çocuklar her şeyi ama her şeyi tüm detaylarıyla ifade edemeseler de yaşıyorlar ve hafızalarına kaydediyorlar. Ayrıca her şeyin farkındalar. Tam da bu noktada; o zaman neden konuşulur, yazılır ve üzerine tartışılır olamasın bu konular. Aile içi şiddet sadece anneyi hedef almıyor mesela, bu kitapta da belirttiği gibi annesinin mutsuzluğunun gölgesinde büyüyen ve annesini ağlarken gören tüm çocukları da hedef alıyor. İşte o zaman bunların görünür olması, saklanmasının aksine daha kıymetli bir şey ve belki de benzer deneyimleri olanlar için iyi gelen bir yan da taşıyabilir. Yalnız olmadığı duygusunu verebilir, şiddetin zararları üzerine düşünüp, çözüm yolları aranabilir. Küçük yaşlardan itibaren bu farkındalığı edinen çocukların belki de buradan çıkış yollarını daha net görebilmelerini sağlar çocuk edebiyatı. Duygudaşlık vermesi kıymetlidir ayrıca tüm diğer artılardan bağımsız olarak. Kitaptan ayrılarak ama konusu itibariyle kitap üzerinden yazdıklarımla birlikte Hikaye Ormanı, açıkçası beni ters köşe yaptı. Ben kitabı çocuk kütüphanesinden alırken, klasik masallara atıfta bulunan ve hikayelerle bizi buluşturacak bir kitap sanmıştım ama düşündüğümün çok ötesinde bir konu ve hikaye ile kucakladı bizi. Bu yazıyı okuyan herkese tavsiye ile…

SON DAKİKA HABERLERİ

Saadet Sevinç Doğan Diğer Yazıları