CHP’de ‘Geleneksel’ Danışma…

CHP Kocaeli il örgütünün yaptığı danışma kurulu toplantısını ele alalım. Dünden beridir kentin gündeminin bu olduğunu zannedenlere onun hiçte öyle olmadığını...

CHP Kocaeli il örgütünün yaptığı danışma kurulu toplantısını ele alalım.

Dünden beridir kentin gündeminin bu olduğunu zannedenlere onun hiçte öyle olmadığını anlatalım.

Vatandaşın derdi CHP’nin iç meseleleri, kavgaları, kaosları değil!

Bu olay kısıtlı çevrede konuşulan, herkesin kendine göre taraf tuttuğu, tuttuğu tarafı haklı gördüğü toplantıdan başka bir şey değil.

Evet, basın için inanılmaz bir malzeme deposudur CHP.

Ama hayatın gerçekleri arasında zerre kadar değeri olmadığı da ayrı bir gerçektir.

***

İşin bu boyutunu bir kenara bırakırsak;

CHP’de danışma kuruluna dair neler söylemek isterim, biraz onlardan bahsedeyim.

Biliyorsunuz, danışma meclislerine ilk önce ilçelerden başlandı.

Yanlış hatırlamıyorsam, Darıca hariç geri kalan ilçeler daraltılmış danışma meclisleri yaptılar.

En önemlisi de bu toplantılar basına kapalıydı.

Ama CHP’nin olduğu yerde tümden bir kapanmadan, mahremiyetten söz etmek mümkün değil.

Bir şekilde orada konuşulan her şeyden basının bilgisi oluyor.

Bizim açımızdan problem yoktu, zaten bilgiye erişiyorduk ama partililer bu duruma baya bir isyan etmişti.

“Ne demek daraltılmış toplantı, biz niye içeri alınmıyoruz, ben şöyle emek verdim, böyle önemli kişiyim” diye feveran edenlere karşı il başkanı Bülent Sarı cesur bir karar aldı.

Ve il danışma kurulu toplantısını hem bütün partililere hem de basına açık yaptı.

Dün yaşananlardan sonra Başkan Sarı’nın hakikaten de cesur bir karar aldığı noktasında herhalde ortak bir kanaat gelişmiştir.

Çünkü böyle bir zorunluluğu yoktu, CHP Genel Merkezi de bunu dayatmıyordu.

İl başkanı olarak neden kendi ayağına kurşun sıksın ki?

İlçeler gibi il örgütü de daraltılmış bir toplantı yapar, dosya kapanır, rapor yazılır giderdi.

Ama öyle yapmadı ve zor olanı seçti.

Sekiz saat boyunca 42 kişinin konuşmasına müsaade edip, onları sabırla dinleyip, toplantıyı yönetti.

Herkes içinde tuttuğu ne varsa dışarı çıkarttı.

Bildiğiniz CHP’de şişkinlik yaratan gaz tahliye edildi.

Yaşanan polemiklerde kim haklı kim haksızın değerlendirmesini partililer yapacaktır.

Caner Arduç ve Harun Yıldızlı arasında yaşanan iddia konusunda ise olaydan çok bu konu üzerinde tepinenler dikkatimi çekiyor.

***

Evet, Caner benim neredeyse çocukluğundan beridir yanımda yakınımda olan, doğrularıyla yanlışlarıyla sahiplenmekten vazgeçmeyeceğim bir kardeşimdir.

Ama o çocuklar artık büyüdü ve kendi yollarını çizdi.

Düşe kalka öğrendikleri doğrularla siyasi yolda mesafe aldılar.

Caner’in Harun Yıldızlı ile arasında yaşananlarda Caner haklıdır diyemem.

Ama bu demek değildir ki Caner yalan söylüyor.

Sadece her doğru her yerde söylenmiyor gerçeğini kaçırdığını ifade ediyorum.

Onu da şöyle örnekleyeyim.

Bakınız, mesela Fatma Kaplan Hürriyet bu partinin il başkanına, milletvekiline, kimi partililere apaçık “BUNLAR HAİN” dedi.

Hem de il başkanlığı binasının önünde bağıra çağıra.

Güya hainlerden hesap sormak için il danışma kurulunu beklediğini söylüyordu.

Ama ne oldu?

Hürriyet il başkanlığının düzenlediği danışma kurulunda adeta ölü taklidi yaptı.

Oturduğu yerde konuşmaları dinledi, il örgütüne ve Harun Yıldızlı’ya yapılan eleştirilerden büyük bir keyif aldı.

***

Peki, Hürriyet neden hainleri açıklamadı?

Neden (onun ifadesine göre) İzmit’e ve Kocaeli’ye ihanet edenlerle yüzleşmedi?

Nedeni çok basit!

Maşa varken elini yakmadı…

Hürriyet’in bu dönem yeni stratejisi tam da bu…

Adı kavgacıya çıkan Hürriyet, imaj değişikliğine gitti.

Çünkü gelecek beş yılın sonunda büyükşehir belediyesine adaylık yolunda yıpranmak istemiyor.

Yıpranmak istemiyor ama bir taraftan da yıpratmakta gerekiyor.

Onu nasıl yapacak, tabii ki ekip gücüyle, kolektif çalışmayla…

Hürriyet yeni kurduğu “itaatkar” ekibiyle tüm çakıl taşlarını temizleyip yepyeni bir hikaye yazmaya çabalıyor.

Yorulmadan, yıpranmadan ama yıpratarak…

***

Benim tanıdığım Caner, Hürriyet için böyle bir kavganın içinde olacak, tetikçilik yapacak biri değil!

Onun partilik bilinci, CHP aşkı çok başkadır, burayı kaçırıyorlar veya bilmiyorlar.

Kolay olanı seçiyorlar.

Caner, Fatma Kaplan Hürriyet’in gözüne girmek için, belediyeden iş almak, makam almak için onun düşmanı Yıldızlı’ya saldırıyor diyorlar.

Buna inanmam, inanmakta istemem!

Yaptığını da savunmam!

Bana sorsaydı, “gerek olmadığını” söylerdim.

Ancak gençleri de anlamak lazım.

Yılların biriktirdiği itilmişlik, gençlerin yok sayılması gibi durumlar var.

Tugay Adak örneği orada duruyor.

CHP Kocaeli’de gençlerini el üstünde tutsaydı belki de Tugay bugün aramızda olacaktı.

Tugay aramızda değil belki ama onun ölümü CHP’de gençleri daha bir cesur yaptı.

Ağabey siyasetiyle birilerini makamlara taşımak yerine;

Kendi fikirlerini savunan, doğrularında ısrar eden ve kendilerine hedef koyan bireyler oldular.

***

Ee tabi CHP gençlerin bu formatına alışık değil.

Haliyle az yükseldiklerinde, “bunun patronu kim” diye bakıyorlar.

Oysa gençlerin bir patronu filan yok!

Birbirileriyle çekişmeleri olsa da Caner’in yok, Zeki Karakadılar’ın yok, Emre Andız’ın yok, yok yani…

Aynı partide ayrı kulvarlarda siyaset yapan gençler hepsi.

O yüzden bu gençleri hoş görün, hoş tutun.

CHP hızla yaşlanıyor, yeni nesiller CHP’nin kapısından çok zor adım atıyor.

Mesela ben olsam bunu kendime dert edinirdim!

Mesele Caner’in Harun Yıldızlı’ya gol atma meselesi değildir!

Yıldızlı bunlara zaten alışık!

Ben de çok eleştirdim çok yazdım, “senden il başkanı olmaz” dedim!

Benimle beraber pek çok basın mensubu ve partili bu fikri savundu.

Ama o iş öyle olmuyormuş, herkes benim gibi düşünmüyormuş ki, adam hem il başkanı hem de milletvekili oldu.

Ve kim ne yaparsa yapsın 4 buçuk yıl daha Kocaeli’nin milletvekilidir.

5 yılın sonunda bu kent için ne yaptığı, hangi sorunların üzerine gittiği, çözüm bulduğu, buldurduğu önemlidir.

Değerlendirme kriteri CHP’nin iç meseleleri değil, görev alanlarıyla ilgili olacaktır.

***

CHP’nin il danışma kurulu üzerine daha pek çok yazar çizeriz.

Derinine ineriz…

Ama şu kadarını söyleyeyim.

CHP’de danışma kurulları zaten böyle geçer, hepte böyle geçmiştir.

Yani geleneksel bir danışma kurulundan daha fazlası yoktu.

Sahne aynı, oyuncular başka, roller başkaydı.

Kabaca gördüğüm tabloyu aktarmış olayım…

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları