AKP’yi içten kemirdiler…
Çok ilginç bir yerel seçimi geride bıraktık. CHP Kocaeli tarihinde hiç olmadığı kadar sürprizler yaşandı. Ama bugün bu yazıda durumu AKP açısından ele...
Çok ilginç bir yerel seçimi geride bıraktık.
CHP Kocaeli tarihinde hiç olmadığı kadar sürprizler yaşandı.
Ama bugün bu yazıda durumu AKP açısından ele alacağım.
İzmit’i ve Başkanını, Derince ve Karamürsel’i bir sonraki yazımda değerlendireceğim.
***
Evet, biraz geriye gidelim…
Biliyorsunuz, AKP kurulduğundan beri neredeyse şehri tek başına yönetti.
Merkezi hükümetin de gücünü arkasına alan iktidar belediyelerinin çoğunda şımarıklık baş gösterdi.
Öyle şımardılar ki kendilerini ülkenin sahibi zannettiler.
Her şeyi kendilerine hak görmeler başladı ve bunun neticesinde rant muslukları yandaşlara akıtıldı.
Okeye dördüncü olmaktan başka meziyeti olmayan “şanslı çocuklar” nüfuz ticaretiyle karun gibi zengin oldular.
Düne kadar kartvizit satarak geçim derdindeki “Danışman” adı altında görev yapanlar;
Bakanların, milletvekillerinin, üst düzey bürokratların kendini halktan soyutlayarak, etrafı kalın duvarlarla ördürülen devasa ultra lüks villalarda yaşama şerefine nail oldu.
Bakanlığın forsuyla aile bireylerine kurdurulan şirketlere iş yağdırıldı.
Genel Sekreter makamında oturanların eşine özel makam aracı, özel oda, oğluna belediyeden kadro kıyağına tanık olduk.
İktidar partisi il başkanı olmanın, bakanlıktan daha havalı ve bereketli(!) bir makam olduğunu öğrendik!
AKP’de il yöneticisi olmanın açamadığı kapı, giremediği sektör kalmadığını konusunda bilgilendik!
Bu şehirde bir ilçe belediye başkanının, görev süresi içerisinde çelik halat fabrikası sahibi olduğunu gördük, daha ne diyeyim!
***
Bunun gibi saltanat kayığına binen sayısız örnekler sayabiliriz.
Bazen saymakta gerekiyor. İbretlik vesikası olsun diye arada bir hatırlatma ihtiyacı doğuyor.
Malum, siz artık onların ne isimlerini duyuyorsunuz ne öyle birilerinin varlığını hatırlıyorsunuz.
Ancak onlar o dönem “yasal ama ahlaki olmayan” yöntemlerle edindikleri servetle gününü gün ediyor.
Parti eriyormuş, bitiyormuş, güç kaybediyormuş, o çok değer verdikleri “Reis” yolun sonuna geliyormuş, umurlarında mı?
Emin olun şu an hiçbiri Kocaeli’de bir zamanlar etinden sütünden yününden faydalandıkları partisinin (AKP) ne hale geldiğiyle zerre kadar dertlenmediler.
“Nasıl oldu da 13-0’dan 12-1’e düştük, bari bu seçimde biz de vefamızı gösterelim”, demediler.
Tabii ki hiçbir güç sonsuz değildir, elbette bir yerde bitecekti.
Ama yaptıklarıyla bu sonu hazırlayanları da unutmamak gerek!
***
Evet, 2019 yılında ittifaklar sayesinde güç birlikleri yapıldı.
O güç birliği sayesinde Kocaeli’nin merkez ilçesi, vitrini CHP’ye geçti.
Vatandaş AKP’ye ilk sağlam tokadı İzmit’te attı.
AKP kendini sorgulayan, sorunlara çözüm odaklı yaklaşan, duygusallığı ön planda tutmayan bir partidir.
Yaşadıklarından ders alıp, aynı hatayı yapmakta ısrarcı olmaz.
O yüzden kaybettikleri İzmit’i yeniden kazanmak, risk olan ilçeleri kaybetmemek için çok çabaladılar.
Şu ana kadar AKP’nin başına gelen temiz il başkanı olarak kodlanan Şahin Talus ve aynı eksende bulunan KBB Başkanı Tahir Büyükakın teşkilatı önceleyen adımlarla süreci yönetmeye çalıştılar.
Adayları belirlerken anket verilerini ve teşkilat temayüllerini önemsediler.
Bu sonuçlara göre değişmesi gerekenleri değiştirdiler, devam edeceklere devam dediler.
Değişenlerin yerine yenilerini koyarken çok zorlandılar.
Çünkü kimse koltuğu terk etmek istemiyordu.
Hepsi adeta “benden sonrası tufan” dediler.
***
Değişimin sancısını gören il başkanı Talus ve Büyükakın, kolları sıvayıp “haydi sahaya” dediler.
Gece demeden gündüz demeden şehrin altını üstüne getirdiler.
Derince riskliydi, Derince’de yatıp kalktılar.
İzmit’te işleri zordu, İzmit’ten çıkmadılar.
Ama her şey bir yere kadar…
***
Türkiye hiç olmadığı kadar ekonomik dar boğazdan geçerken;
Emekliler neredeyse açlığa mahkum edilmişken, Asgari ücretli geçim derdindeyken,
Esnaf kepenk kapatırken,
Gençler işsizlikten yakınırken, enflasyon almış başını giderken,
Küçük esnaflara boyundan büyük vergi yükü yüklenirken,
Fahiş kira fiyatlarından dolayı barınmak bile bir sorun haline gelmişken,
Bir de bunların üstüne rakibinizin gücünü ve artılarını hafife alırken;
Az önce saydığım yiyici takımının parti diye bir derdi ve davası kalmamışken;
“Ben yoksam yere batsın parti” diyerek terse çalışanlar etrafı sarmışken;
Açıktan veya dolaylı yoldan ihanet edenlerin sayısı tüm ilçelere yayılım göstermişken, buradan bir başarı hikayesi çıkmaz!
Çıkmadı da…
Hırsız içeriden olunca kapı kilit tutmazmış derler.
AKP’yi kemirenler içeride olanlardır.
Kendilerine göre haklı mıdırlar, belki öyle…
Ama sonuçta davalarından vazgeçip, nefislerine yenilmişlerdir.
***
Bu saydığım örnekler AKP açısından küçük bir Türkiye örneğidir.
Diğer kentlerde de emin olun durum üç aşağı beş yukarı aynıdır.
Zamanında yenen hurmaların sizi getirdiği noktadır.
Kendi aranızda iktidar mücadelesine başladığınız an yok oldunuz demektir.
Tüm bunların yanında kötü yönetimin kötü etkileri de eklenince alınan sonuç kaçınılmaz sonunuzdur.
Hani hep yapılan anketlerde “Kararsızlardan” medet umar ya partiler!
İşte bu sefer o KARARSIZLARIN KARARLIĞIYLA olanlar oldu.
Kimi sandığa gelmeyip tepki koydu, ki bu oran azımsanmayacak miktarda!
Kimi de “yeter artık” diyerek kendine yeni liman aradı ve kafasını kaldırdığında karşısında “Yeniden Refah’ı” gördü.
***
Ne demişler…
Zirveye çıkmak zordur ama asıl zor olan zirvede kalmaktır.
AKP artık zirvede tutunamıyor, tepetaklak aşağı düşmedi belki ama;
Tutunduğu yerden ellerinin kayıp düşmesi an meselesidir.
Düşmesi için onu arkadan iten bir YRP varken ne kadar tutunabilir, yoksa ikisi birden mi aşağı yuvarlanır, göreceğiz.
***
Türkiye siyaseti bambaşka bir yere evriliyor.
Önce ülkem sonra şehrim adına demokrasinin tecelli etmesinden, güç dağılımında bir denge oluşmasından dolayı memnunum.
Rekabet her zaman tüketiciye yarar derler.
Halkı tüketme noktasına getirenler sanırım bundan sonra bu kadar rahat, bu kadar hesapsız, bu kadar vicdansız olamayacak!