RESMEN YAĞMALADILAR!
AKP kurulduğu günden beridir iktidarı elden bırakmıyor. 22 yıldır vatandaştan güven oyu almayı başarıyor. Onca kötü yönetime, gittikçe batan ekonomiye rağmen...
AKP kurulduğu günden beridir iktidarı elden bırakmıyor.
22 yıldır vatandaştan güven oyu almayı başarıyor.
Onca kötü yönetime, gittikçe batan ekonomiye rağmen bu nasıl oluyor?
Bir yerlerde bir yanlış var ama nerede…?
Neden AKP’den başka hiçbir parti Türkiye’yi daha iyi yöneteceğine halkı inandıramıyor?
Kurulan yeni yeni partiler niçin mağlup olup kenara çekiliyor?
AKP karşısında kurulan ittifaklar neden Cumhur ittifakı gibi ayakta sapasağlam duramıyor?
Başarısızlık karşısında neden hemen birbirilerini satıyorlar?
Niçin AKP’yi unutup kendi aralarında savaşıyorlar?
Neden dolaylı yoldan AKP’ye hizmet ediyorlar?
Bunları da Erdoğan organize etmiyordur herhalde!
Ediyorsa da tebrik etmek gerek!
***
Açıkçası 22 yıllık AKP iktidarını tesadüflere bağlayan veya oy verenleri cehaletle suçlayan bir kafada hiç olmadım.
Bir sosyolog değilim ama kendi çapımda bu yönelişi anlamlandırmaya onları anlamaya çalıştım.
Zaten anlamak için iyi bir Antropolog olmaya da gerek yok!
Bakmasını bilmek yeterli…
Eskiden CHP’de siyasi çalışmalarda bulunduğum tanıyanların malumu…
Siyasetin içinde olduğum o dönemlerde seçmenin neden CHP’yi iktidara taşımadığına bir türlü akıl sır erdiremezdim.
Kurucusunun Atatürk olduğu köklü bir parti, Cumhuriyet’in temsilcisi, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, özgürlükçü, kitle partisi, daha iyi bir Türkiye için on numara vaatlerle seçmene ulaşmaya çalışan bu parti nasıl olur da teveccüh görmezdi?
Ama çok sonra anladım ki; sadece vaat etmek yetmiyor!
Her şeyden önce gönüllü kitle hareketlerinde başarı elde etmek için birbirini sevmek, saygı duymakta gerekiyormuş.
CHP’de maşallah herkes Hürgeneral!
Kimse birbirine samimi davranmıyor, adamcılık, menfaatçilik almış başını gidiyor.
Kendi aralarındaki koltuk savaşlarını izleyen halk, Türkiye’nin anahtarını teslim etmeye çekiniyor, aklı ikna olmuyor.
Mecburen kötünün iyisi budur deyip, yine AKP’ye yöneliyor.
Çünkü yöneldikleri yerde kendilerince bir nizam görüyor.
Kavga yok, hizipçilik yok… bir tane General var, geri kalan herkes emir askerliği yapıyor.
Bu iyi bir şey mi, benim bakış açıma göre elbette değil!
Fakat vatandaş böyle düşünmüyor.
Bunlar (CHP) daha kendi arasında birbirini yiyor, başa gelseler kim bilir neler yaparlar, diyor.
Kısacası halka güven veremediklerinden dolayı 100 yıldır iktidar hayalleri devam ediyor.
***
Peki, CHP’yi hep mi bu zihniyetler yönetecek?
CHP gittikçe yaşlandı, ak saçlıların partisi oldu dediler, değişimi getirdiler.
Getirdiler de ne oldu?
Ben söyleyeyim ne olduğunu, -beterin beteri- oldu…!
Ki daha beter olacağını aylar önce söyleyenlerin başında geliyorum.
Tahminlerimde yanılmadım, yeni genel başkan ve ekibindekiler çok kısa bir sürede ne oldum delisi oldu!
Kapılarında saygısızca il başkanını saatlerce bekleten,
Kurultayda destek görmedikleri milletvekillerinden intikam almak için AKP’yi bile ikinci plana atan;
Destek gördükleri kim varsa liyakatine, toplumdaki karşılığına bakmaksızın onlara adaylık dağıtan;
CHP’nin yiyici takımına garanti belediyeleri miras dağıtır gibi dağıtan, freni boşalmış kamyon gibi bodoslama giden bir CHP var karşımızda.
Emin olun hepsinin derdi, seçimlerden sonra kaçınılmaz olacak olan “Olağanüstü Kurultay”…
Bir Allahın kulu da demiyor ki, biz taşları doğru döşersek, başarıya odaklanırsak, kurultayı o gün orada kafamızda bitirip objektif olursak olağanüstü kurultay falan toplanmaz, diye!
Garanti belediyeleri yağmalamakla meşgul hepsi.
Evet sevgili dostlar çok acı ama gerçek şu ki; CHP’yi bu hampacı takımı resmen yağmalıyor!
Kılıçdaroğlu’nun izlerini silme adı altında, Kılıçdaroğlu’nu satıp Özgür Özel’in yanına geçen kim varsa kazanma garantili yerlere aday gösterildi.
***
Onursal Adıgüzel mesela…
CHP’de genç yaşta erişmediği makam mevki kalmayan bu adam şimdi de Ataşehir Belediye Başkanı olacak.
Hani şu genel seçimlerde CHP’nin veri akışının sorumlusu olduğu sistemin çökmesiyle ünlenen kişi…
İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ekranlara çıkıp “Öndeyiz” açıklamasını yapmak zorunda kaldığı ama gerçekte ellerinde bunu teyit edecek bilimsel bir veri olmadığı o günü hatırlarsınız.
Onursal Adıgüzel’in başında olduğu sistem, Saat 21:00 olmadan devre dışı kalmıştı ve CHP Anadolu Ajansı’na mecbur bırakılmıştı.
Mesela Onursal Adıgüzel deyince benim aklıma hemen bu vaka geliyor.
Bu partide yanlış yapana, sorumsuza, yüzü bile kızarmayanlara bir ceza yok onu anladıkta;
Neden büyük bir ödüllendirme olduğunu anlamadık!
***
Ha keza Kılıçdaroğlu’nu satanlar kulübündeki diğer isimler…
Muharrem Erkek, Ahmet Akın, Candan Yüceer ve onlarcası garanti belediyelerle alacaklarını aldı.
Bir tek İzmir’de kendi istediği ismi adaylaştırmayı başaran Özgür Özel, “Değişim nerede diyenler İzmir’e baksın” demiş ya, bir gülme geldi içimden…
Ne kadar da trajikomik…
Hadi Sayın Özel; gelin Tekirdağ’a bakalım, Edirne’ye, Muğla’ya, bakalım. Adana’ya, Hatay’a, Çankaya’ya bakalım.
Kocaeli’ye bakmayalım bile…!
Sayenizde Kocaeli’nin bakılacak bir yanı da kalmadı.
Herkes erkenden havlu atmış vaziyette…!
Rakibiniz AKP ise bir koluna MHP’yi diğer koluna BBP’yi alıp o program senin bu teşkilat benim, fır dönüyorlar.
Siz bırakın kolunuza bir partiyi takmayı; kendi partinizi bile bir arada tutmayı başaramayan acziyetle seçimlere giriyorsunuz.
Sonra da “niye başaramıyoruz…” diye dizlerinizi döversiniz diyeceğim ama o da yok!
Siz, bir an evvel 31 Mart geçse de kurultaya çalışsak, koltuğun ucundan ortasına yayılsak diye bakıyorsunuz.
Manzara tam da budur!