Kadın OLMAK zor Kadın -ÖLMEK- kolay…

Bir kadın öldürüldü dün bu kentte… Bir anne öldürüldü… Bir gazeteci katledildi… Kim tarafından? Daha 16 yaşındayken hayatını birleştirdiği, biri 20, biri 26...

Bir kadın öldürüldü dün bu kentte…

Bir anne öldürüldü…

Bir gazeteci katledildi…

Kim tarafından?

Daha 16 yaşındayken hayatını birleştirdiği, biri 20, biri 26 yaşında iki evlat verdiği,

Ancak sonrasında şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandığı, takıntılı, psikopat eski eşi tarafından…

***

Tülay Dağaşan, daha 45 yaşındaydı.

Tüm olumsuzluklara rağmen hayat dolu bir insandı.

Hep gülümser, neşe saçardı.

Gebze’deki meslektaşlarımız kendisini bu şekilde anlatıyor.

Onu tanıyanların boğazında düğüm olmuş bu ölüm…

***

Üzüldüm, hem de çok üzüldüm!

Bu memlekette bir kadın olarak ne kadar sahipsiz olduğumuzu bir kez daha gördüm.

6-7 yıl önce şiddetli geçimsizlik nedeniyle eşinden ayrılan,

Resmi olarak ise 2 yıl önce boşanan Tülay Dağaşan, kendisiyle tekrardan evlenmek isteyen şahsın bu talebini reddettiği için defalarca hakaretlere, tehditlere maruz kalmış!

Şikayetleri sonrası -lütfetmişler- şahsa uzaklaştırma kararı verilmiş.

Ancak malumunuz… Kafaya koyduktan sonra bu karar, bu canileri kadınlardan uzak tutmaya yetmiyor.

Zaten karara sadık kalıyor mu kalmıyor mu diye takip eden de yok!

Uzaklaştırma verince o canileri çok korkuttuklarını, kontrol altına aldıklarını zannediyorlar.

***

Neden durduramıyoruz biz bu katliamları?

Neden tüm tehditlerine rağmen, takip etmelerine, hakaretlerine rağmen, caydırıcı cezalar veremiyoruz? Neden ceza alması için illa öldürmesi gerekiyor?

Bir kadını tehdit etmenin, onu yaşarken öldürmenin bir cezası neden yok?

***

Tülay Dağaşan eski eş tarafından katledilen ilk kadın değil ve maalesef bu yasalarla da son olmayacak!

Daha çok düğümlenecek boğazımız, daha çok tanık olacağız bu canilerin soldurduğu çiçeklere…

Sorsan bir de buna aşk diyorlar, sevgi diyorlar.

Ben psikopatım, ben ruh hastasıyım, ben ezikim, ben adam taklidi yapan manyağın biriyim, demiyorlar!

Seviyormuş… Hadi oradan be!

İnsan sevdiğine nasıl kıyar?

İnsan sevdiğini kendisine dönmedi diye katleder mi?

İnsan evlatlarının canını böylesi yakar mı?

Sen baba mısın?

Sen bu dünyada olmayı hak etmeyen aşağılık adamın tekisin!

***

İnsan böyle adalete isyan ediyor!

Bağıra bağıra gelen ölümlere “Dur” demedikleri için avazı çıktığı kadar bağırası geliyor!

Ne oldu şimdi?

Tülay arkadaşımız kara toprağın altında, evlatları ise ömür boyu kader mahkumu oldular.

O pislik ise devlet imkanlarıyla ekmek elden su gölden yan gelip yatacak, sözüm ona cezasını ödeyecek!

***

Önlem almadıkça bu psikopatlar, bu hasta tipler, bu ülkede kadın olmayı ceza kılacaklar bizlere…

Evet, yine bir kadın, üstelik meslektaşım olan bir kadın katledildi!

Yüreğimiz parçalandı.

Üzgünüm…

Tülay Dağaşan, çok değil 2 yıl önce kaderini kaleme almıştı.

Sanki sonunun ne olacağını görmüş gibiydi.

Nasıl görmesin?

O yazıyı kaleme aldığı zamanlarda tehditlerle boğuşuyormuş meğer!

Meğer bağıra bağıra “ben ölüyorum” diyormuş!

***

Anibal Gazete’de 2022 yılının kasım ayında yayımlanan ilk makalesinin “Kadın cinayetleri” olması tesadüf değil, yürek haykırmasıymış.

Görünce çok daha fazla hüzünlendim…

“Ağacı odun, çiçeği ot, kadını et sananlar durdurulmalı” demişti…

Ama durdurulamadı…

Kaleminden tüm kadınlar için yaptığı “İmdat” çağrısını, onun için de duyan olmadı!

Ve dağ gibi iki evlat yetiştiren bir anne, bir gazeteci hayattan koptu gitti.

Başımız sağ olsun…

***

Rahmetli meslektaşım Tülay Dağaşan’ın “Kadın cinayetleri” üzerine yazdığı,

“Ağacı odun, çiçeği ot, kadını et sananlar durdurulmalı” başlıklı yazısını sizinle paylaşmak istiyorum.

-----------------

Ülke olarak, toplum ve zihniyet olarak nereye gidiyoruz? Bir evlat bir anneye kıyıyor hem de vahşice.

Ardı arkası kesilmeyen her gün duyduğumuz canice işlenilen kadın cinayetleri.

Bir dur diyemedik bu cinayetlere

Bu ülkede bazıları Ağacı ''Odun'', Çiçeği ''Ot'', Kadını et sanıyor.

Oysaki ağaç nefes, Çiçek ilaç, Kadın da HAYATTIR.

Türkiye’de her kadın her gün bir can için ağlıyor. Biz kadınlar, dünyanın her yerinde her yeni güne biraz daha eksilerek başlıyoruz.

Çünkü kadın şiddet ile her gün adını bilmediğimiz hayallerinden, hayatlarından ve sevdiklerinden kopartılıyor.

Türkiye’de kadın olmak zor ama kadın ölmek kolay. Üstelik birer ikişer değil bir savaştaymışcasına.

Farkında mısınız?

Bir kadını ortadan ikiye bölerseniz yarısı annedir yarısı çocuk. Kadını katlederseniz hem bir anneyi hem de bir çocuğu katletmiş oluyorsunuz.

Yani sizi adam edebilecek her şeyi.

İşte bu yüzden toplum bu konuda bir türlü ADAM olamıyor. Ve Türkiye’nin değişmeyen gündemi;

''Odaya geç seni orada vuracağım.''

İşte bu sözler 32 yaşındaki Sevgi'nin duyduğu son sözlerdi.

GİZEM, ismi Gizem'di kaderimizden haber verir gibi, 23 yaşındaydı. Ne yazık ki onun adı da erkek şiddetine kurban giden diğer kadınların yanına yazıldı.

25 yaşındaki 1 çocuk annesi FATMA KOVAN eski eşi tarafından av tüfeğiyle sırtından vurularak hayattan koparıldı.

ŞEYMA DEMİR, 18 yaşında üniversite öğrencisi, hayatının baharında cansız bedeni elleri ters kelepçeli halde Kızılırmak'ta ölü bulundu.

EMİNE BULUT, eşi tarafından 10 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde boğazından kesilerek katledildi. Emine Bulut'un son sözleri;

''Ölmek istemiyorum'' oldu. Ve isimlerini sayamadığım onlarca yüzlercesi. Bu toprakta öldürülen her kadın için yine bu topraklarda yaşayan herkes suçludur.

Bakanlığın bin sayfalık raporunda, hani bin sayfa yazılmış ama İstanbul sözleşmesine yer verilmemiş.

Bizim için etken maddesi olmayan aşı gibi, ilaç gibi. Çünkü şüpheli ölüme de yer yok içerisinde.

Reform paketini inceliyoruz, kravat indirimine son diyor fakat pişmanlık indirimi adı altında başka bir indirim maddesi ekliyor.

Türkiye'de bu kadar can kaybı varken başlıca çözümü olan İstanbul sözleşmesinden geri adım atıp sonrasında ''Bizlerde şiddeti kınıyoruz'' denmesi hiç inandırıcı değil.

İnandırıcılığı yok. Dünya kötülük yapanlar değil buna seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.

Toplumun kanayan yarası haline gelen kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda cezaların caydırıcı olmasının yanında önemli adımlarında atılması gerekir. Bu konuda görüşlerimi siz değerli okurlarımızla gelecek yazımda paylaşacağım.

Şimdilik esen kalın.

SON DAKİKA HABERLERİ

Aysun Özcan Diğer Yazıları