Martın sonu tufan!

2024 bereketli geldi! Zamlar yağmur gibi yağıyor! ÖTV zammı, MTV zammı, ekmek zammı derken sırada ne var diye beklemeye başladık bile! Hala soluduğumuz...

2024 bereketli geldi!

Zamlar yağmur gibi yağıyor!

ÖTV zammı, MTV zammı, ekmek zammı derken sırada ne var diye beklemeye başladık bile!

Hala soluduğumuz havadan ne zaman vergi alınacak, merakla bekliyorum!

Öyle bir alışmışız ki millet olarak her yeni yılda üst üste gelen zamlara ya sesimiz çıkmıyor ya da gülecek duruma geldik ağlanacak halimize…

Mizahla, ironiyle, tiye alarak zamları karşılıyoruz…

Maaşlara gelen zamların daha cebe girmeden, nasıl eritildiğini film gibi izliyoruz…

Oysa, gerçekten zor durumda insanlar…

2-3 yıl önceye kadar orta sınıf denebilecek durumda olanlar, dar gelirli sınıfına doğru yol alıyor…

Dar gelirliler ise yaşayan cenazeye dönüştürüldü…

Ayın sonunu borçsuz getirmek imkansız…

Nereden kısarsa kıssınlar, yetmiyor…

Hele bir de kirada oturuyorlarsa yaşamaları dahi mucize…

Emekli maaşıyla ayın sonunu öyle böyle getirenler, artık bunu başaramıyor, pek çoğu yeniden çalışmaya başladı…

Asgari ücretli, ek iş yapıyor!

Evli çiftler, iki kişi çalışıyor, ailelerin desteğiyle ev alamadıysalar, maaşın biri neredeyse kiraya gidiyor…

Sıkıntı gerçekten çok büyük!

İnsanlar yorgun, bitik, mutsuz…

Size oy vermiş vermemiş, geçim derdinde olan herkes umutsuz!

Kafalar bulanık, psikolojiler bozuk…

Nasıl bir meçhulün içine gittiğini kimse kestiremiyor…

Her geçen yıl, bir öncekini aratıyor!

Vatandaş “İmdat” diye bağırıyor!

Duyulmuyor, çünkü verilecek bir umut kırıntısı dahi yok!

Peki nasıl çıkacağız biz bu işin içinden?

Nasıl düzelecek bu memleketin ekonomisi?

Nasıl doğrultacak işçi, bükülen belini?

Nasıl kalan ömrünü çalışmadan geçirecek emekli?

Nasıl okutacak vatandaş çocuğunu, kazanırsa farklı şehirlerdeki üniversiteleri?

Nasıl bu denli zorlaştı, Türkiye’de yaşamak?

Neden bu hale geldi, bu ülke?

“Kaza geliyorum” demedi mi?

Bunca yıl bu ülkeyi yöneten AKP, ülkenin sürüklendiği ekonomik uçurumu görmedi mi?

Tüm Avrupa pandeminin ekonomik yaralarını sararken savaşla boğuşan ülkelerin dahi gerisine nasıl düşürüldü Türkiye?

Tüm dünya faiz artırarak parasının değerini korurken neden faiz indirerek hortlattık dövizi?

Madem tekrar fırlayacaktı, neden kur korumalı vadeli mevduatı çıkarıp, bir gecede zarar ettirdik parasını enflasyona karşı korumaya çalışan vatandaşı?

Neden Hazine’yi, bu mevduat yükünün altına soktuk?

Doların yükselişini, enflasyonu tetikleyişini o dönem makul düzeyde faiz artışıyla giderebilecekken neden bunu yapmadık da şimdi “NAS”ı unutup faize verdik mehteri?

Gerçekten nasıl düzelecek bu ekonomi?

Nasıl altından kalkacak bu insanlar bu ağır krizin?

Maaşı, en asgari yaşam şartını sunan 17 bin 2 liranın altında kalacak olan emekli ne yapacak?

Dul ve yetimleri saymıyorum bile!

Yerel seçim yaklaştı, bari seçimden seçime verdiğiniz vaatlerden dağıtın insanlara!

Seçime rağmen kendinizi alternatifsiz görüp, 2023 seçimlerinin rehavetiyle vergi ve zam yağdırmayı bırakın…

“Bugün bu denli zam yağdıran, ek vergiler çıkaran, senelerce seçim olmayan yerde neler yapmaz ki?” dedirterek, korkutmayın vatandaşı!

***

Gelelim muhalefete!

Ülke ekonomisi yangın yeri ama hala insanların aklının bir ucuna dahi giremiyorlar…

AKP’yi alternatifsiz bırakacak ne varsa yapıyorlar…

‘DEM’leniyorlar…

Bölünüyorlar…

Birbirlerine düşüyorlar…

Koltuk kavgasına tutuşuyorlar…

Kuyu kazıyorlar…

“Martın sonu bahar” deyip, çoğu yerde bahara hasret bırakıyorlar…

AKP’yi cezalandırmayı düşünen vatandaşı kendilerine çekemiyor, sandığa küstürüyorlar…

Bu halleriyle, mevcut iktidarı rehavete sokuyor, rahatlıkla ek vergiler, zamlar yapmalarına vesile oluyorlar…

Vatandaşı çaresiz bırakan, AKP’yi iktidarda tutan bu…

Sanki bir taraf muhalefetin, bir taraf ise iktidarın koltuğunu sağlama alıyor, biz ise gerçek sandığımız bir tiyatroyu izleyeduruyoruz!

Bu gidiş gidiş değil, kim kazanırsa kazansın martın sonu kentler adına bilmem ama ülkem adına, bizler adına bahar değil, tufan gibi görünüyor!

***

Ben burada 2023 seçimlerinde kime oy vermiş olursa olsun pek çoğunun yaşadığı çaresizliği aktardım…

Bu çaresizliğin yerel seçimlere “Sandığa küsme” şeklinde karşılık bulacağını anlattım…

Türkiye’deki durum bu olsa da kimsenin bu yerel seçimleri bir genel seçim havasına sokmasına aldırış etmemek gerek!

Yerel seçimlerden partizanlığı, fanatikliği defetmek gerek!

Partilerin üzerini kapatıp, aday yapılan isimlere bakmak gerek!

Hizmet etmiş olanı desteklemek, vizyonlu, samimi, dürüst isimlere şans vermek gerek!

Hangi partiden olursa olsun vizyonsuz, başarısız, beceriksiz isimlerin yolunu kentlilik biliciyle tıkamak gerek!

Kısacası karşınıza konulan adaylar arasında içinize yatan bir isim varsa CHP’liymiş, AKP’liymiş, MHP’liymiş, İYİ Parti’liymiş, YRP’liymiş ve benzeri demeyin; partileri cezalandırayım derken, yaşadığınız kentleri, kendinizi cezalandırmayın!

Çünkü bu bir yerel seçim, genel seçim treni çoktan kalktı!

Kaçırdınız o treni!

SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları