İki korkak için mi devirdiniz masayı?

Salvolarıyla ünlenen ve ilerleyen süreçte parti kurarak genel başkanlık koltuğuna oturan İzmitli Meral Akşener’in bu salvolarını hep mevcut iktidara yönelik...

Salvolarıyla ünlenen ve ilerleyen süreçte parti kurarak genel başkanlık koltuğuna oturan İzmitli Meral Akşener’in bu salvolarını hep mevcut iktidara yönelik olarak izledik…

Lakin artık bu salvoların yönü CHP’ye de yönelmiş durumda…

Düne kadar ittifak kurduklarıyla ittifakı tek taraflı fesheden Akşener, iktidardan çok muhalefete muhalefet eder duruma gelmeye başladı…

CHP’ye vuran herkesin iktidar olacağı düşüncesine mi kapıldı da böyle bir strateji yürütüyor yoksa eski dostu düşman mı etti bilemem ama bu durum partilileri de iyiden iyiye rahatsız ediyor…

Her ilde, ilçede aday çıkaracağını açıklaması sonrası, Akşener’in AKP’nin önünü açtığını düşünenler partiden tek tek koparken Akşener, gram geri adım atmıyor…

Son olarak salvolarından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ABB Başkanı Mansur Yavaş da nasibini aldı malumunuz.

Bu isimleri “Korkak” olmakla suçladı Akşener…

Gerçekten ilginç…

Nasıl oldu da bu birliktelik bu denli boyut aldı, bu nefret tohumları ne ara ekildi de bugün dallanıp budaklandı anlamak güç…

Akşener de partisi de CHP’nin kuyruğuna takılıp gitmek zorunda değil elbet…

Kurulan bir ittifak, ömürlük sürecek diye bir şey de yok…

Lakin ittifakın daha 40’ı çıkmadan, bu ittifakı dağıtmaya makul bir sebep bulmadan, savaşa girişmenin, daha düne kadar bu ülkenin en tepesine, Cumhurbaşkanlığı makamına layık gördüklerini bugün “Korkak” ilan etmenin manası ne?

Sormazlar mı “Siz iki korkak için mi masa devirdiniz” diye?

Sormazlar mı, “Siz iki korkak için mi seçim kaybettirecek bu hamleyi yaptınız” diye?

Sorarlar…

Soruyorlar…

Sorumlu tutuyorlar…

Bakın milliyetçi seçmenin sempatisini kazanan Mansur Yavaş’a edilen lafların karşılığı, dün İyi Parti Ankara Milletvekili Yüksel Arslan’ın istifasıyla sonuçlandı…

Bu istifanın ardından İyi Parti’nin TBMM’deki sandalye sayısı 38’e geriledi…

Lakin Akşener, bundan önceki istifalarda olduğu gibi oralı bile değil!

Kendisiyle verdiği savaşta, ateşkese dahi yanaşmamakta kararlı!

Peki, böyle bir savaşta zafer kazanmak mümkün mü?

***

Evet, özellikle muhalif seçmen, kaybedilen genel seçimden dolayı yerel seçimleri umursamaz duruma gelmiş olabilir…

Evet, olası bir ittifakta dahi başarısızlık söz konusu olabilir…

Evet, Akşener “Madem başarısız olacağız, en azından kendi yolumuzu çizelim” diyebilir…

Ancak mantıklı bir gerekçe sunabilirdi Akşener’in bunun için…

Mesela masayı terk edişini milliyetçi tabanının desteğini alacak şekilde yapabilirdi…

O dönem adı Yeşil Sol Parti olan HEDEP’i yani DEM’i bahane ederek belki bunu başarabilirdi…

Bu partiyle anılan CHP ile yol yürümenin kendilerine zarar verdiğini gördüklerini dile getirebilirdi…

Ama Akşener, bu konulara hiç girmedi bile…

“Masadan kovuldum” dedi…

Siyasi çatışmalara, pazarlıklara, anlaşmazlıklara bağladı tüm süreci…

Hem iktidarla hem ana muhalefetle hem de kendi partisiyle çatışmaya girmeyi seçti…

CHP tabanıyla bir araya getirdiği İyi Parti tabanını, jet hızıyla birbirinden koparabileceğini düşündü…

Sindirmelerine dahi müsaade etmedi…

Şimdi sormak istiyorum, sizce Akşener’in yürüttüğü bu politika kazanmak mı, yoksa kaybetmek üzerine mi?

SON DAKİKA HABERLERİ

Yılmaz Karabıyık Diğer Yazıları