İsrail mallarını, Türkiye’ye, leylekler getirmiyor!
Bir halk, tüm dünyanın gözü önünde soykırıma uğruyor… Daha günahı, sevabı bilemeden bebekler, çocuklar, iyi ile kötüyü ayırt edemezlerken bombalar yağıyor...
Bir halk, tüm dünyanın gözü önünde soykırıma uğruyor…
Daha günahı, sevabı bilemeden bebekler, çocuklar, iyi ile kötüyü ayırt edemezlerken bombalar yağıyor üzerlerine…
Yaraları sarılsın diye sığındıkları hastaneler, mezar oluyor nice masuma…
Biz ise sayılarını duyuyoruz sadece ölen çocukların…
Her biri büyük acılar barındırıyor sayıyla duyurulan bu ölümlerin…
Çığlıklar yükseliyor Gazze’den…
Kulakları sağır edercesine çığlıklar…
Annelerin, babaların feryatları yükseliyor…
Ama kalpleri sağır olanlar duymuyor…
Empati kurmuyorlar…
O annenin, o babanın yerine kendilerini koymuyorlar…
O çocukların, bebeklerin yerine gözlerinden sakındıkları yavrularını koymuyorlar…
“Hamas” diyorlar, “Hamas başlattı savaşı” ama görmüyorlar, 75 yıllık İsrail işgalini, huzursuzluğu, katliamı umursamıyorlar…
Öldürülen her çocuğun, nice Hamas militanı doğurduğunu idrak etmiyorlar…
Hata çocuğunda bile olsa çarpan aracın sürücüsünü öldürecek duruma gelenler, atılan bombalarla bebekleri kucağında ölenlerin öfkesini, gözlerinin dönebileceğini anlayamıyorlar…
Evet, Hamas’ın öfkesini İsrail doğurdu…
Hamas’ın öfkesini, İsrail’in zulmüne sağır olan dünya doğurdu…
Bu onların yaptıklarını, bir festivali basarak insanların canına kıymalarını, bir kadının cesedini pikabın arkasında dolaştırmalarını masumlaştırmayacak elbet lakin bu öfkenin, bu gözü dönmüşlüğün, bu kinin, intikam duygusunun sorumlusunun sağır olan kalpler olduğu gerçeğini değiştirmeyecek…
Bu kısasa kısas tavrının sebebi, onlar…
***
İşte o doğan öfkenin bir barış festivalini kana bulamasına sebep olan sessizlik, o festival kana bulanana kadar sürdü…
Ölen Avrupalı, İsrailli siviller olunca, her biri bir vicdanı olduğunu hatırladı…
Sivillerin öldürülmesini işte o zaman kınayabildiler…
75 yıldır işgal altında olan Filistin halkını, orada katledilen bebekleri, çocukları görmeyen gözleri, Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıyla açıldı…
İki yüzlülükleri işte burada başladı…
Yine de hangi dine, ırka, mezhebe ait hissederse hissetsin kendini, onlar gibi iki yüzlü olmayan, empati kurabilen, olaylara vicdanıyla bakan merhamet sahibi insanların varlığını görmemize engel olamadı varlıkları…
Çünkü onlara inat vicdan sahibi dünya halkları ayağa kalktı…
***
Evet Türkiye, İsrail ile ticaret yapan bir ülke…
Evet, tükettiğimiz pek çok ürün İsrail’den geliyor…
Üstelik İsrail mallarını ülkemize leylekler getirmiyor, bu mallar ülkemize kaçak girmiyor, ticari anlaşmalarla giriyor!
Lakin her ne kadar İsrail ile ticaretimiz artırarak sürmüş olsa da Müslüman yoğunluğu olan bir ülkeyiz biz…
Vicdan, merhamet sahibi insanların varlık gösterdiği bir ülkeyiz…
Türkiye’de İsrail’i rahatlıkla kınayabilir, İsrail’e hakaretler savurabilir, onların mallarını, mağazalarını, onlara destek verenleri boykot edebilirsiniz…
Her ne kadar İsrail pazarına en açık ülkelerden biri olsak da bu ülkede İsrail’e edilen her laf, yapılan her boykot dozunda olduğu sürece takdir görür, alkışlanır…
Bazen dozunu aşsa dahi kimi kesimler tarafından övgüler alır…
İsrail ile ticareti sürekli artan bir ülkede o ülkeyi yöneten kişi de olsanız, sonradan “Tepkim moderatöreydi” de deseniz, bir “One munite” lafı İsrail’i yönetenlere yönelik algılanıp, sizi yıllarca kahraman kılabilir!
Yani bizim ülkemiz, ticaretimizi devam ettirdiğimiz İsrail’i kınamanın en kolay olduğu ülkedir…
Ama Avrupa öyle değil…
İsrail öyle değil…
Amerika öyle değil…
Buralarda bu vicdansızlığa dur demek, bu soykırımı protesto etmek zordur…
Hamas’ın sivilleri katletmesini savunmakla suçlanabilirler çünkü…
Hükümetleri İsrail yanlısı ise polisin sert tepkisiyle karşılaşabilirler…
Coplanabilirler, dayak yiyebilirler…
Ama tüm bunları göze alıyorlar…
Buna rağmen İsrail’deki zulme destek veren firmaları, holdingleri, fabrikaları boykot edebiliyorlar…
Buna rağmen futbol müsabakalarında üzerlerinde kanlı kıyafetlerle tribüne girip Filistin bayrakları açabiliyorlar…
Buna rağmen kimi Hollywood yıldızları, ABD başkanına savaşı durdurması için çağrı yapabiliyor…
Buna rağmen, kimi akademisyenler, gazeteciler, sanatçılar İsrailli diplomatların, ABD’li yöneticilerin gözünün içine baka baka onları soykırım yapmakla ya da buna destek vermekle itham edebiliyorlar…
İsrail hükümetinin yanında yer alan sözde Yahudi din adamları yani Hahamlar, hastane bombalamayı dahi meşru gösterebilirken kimi Hahamlar Filistin halkına uygulanan zulmün durdurulması gerektiğini savunduğu için polis tarafından dövülebiliyorlar ama geri adım atmıyorlar…
Yani onlar, yaşadıkları ülkede bu protestoları, tavırları için övgü almıyorlar, alkışlanmıyorlar, aksine yuhalanıyor, aforoz ediliyor, hatta dayak yiyorlar ama vicdanları susmayı kabul etmiyor…
Onlar Müslüman değiller, Filistinlilere de Müslüman olduğu için değil, aynı inanca sahip olmadıkları halde masum ve mağdur oldukları için destek veriyorlar…
Onlar, insanlığın gereğini layıkıyla yapıyorlar…
Onların sesleri, Müslüman olduğunu dile getiren pek çok Arap ülkesinden daha çok çıkıyor…
İşte bu yüzden, hangi dile, dine, mezhebe ait hissederse hissetsin oradaki insanlık dramına ses veriyorsa kalpler, Türkiye başta olmak üzere Müslüman ülkelerde gerçekleştirilen protestolarda dikkatli davranılmak, insanlığı ön planda tutan Yahudilerin, Hristiyanların, farklı din ve inanışlara sahip insanların kalbini kırmamak gerek…
Çünkü onlar bizden daha zoru başarıyorlar…
Çünkü onlar, bu katliama destek veren ya da bu katliamı gerçekleştiren ülkelerde, Filistin’de çocuklar ölmesin diye gövdelerini taşın altına koyuyorlar, bedel ödemeyi göze alıyorlar…
Türkiye gibi tüm halklarıyla İsrail’in zulmüne karşı çıkanlara, Avrupa’dan yükselen insanlık sesinin de eşlik etmesine müsaade edin…
Gazze’den yükselen çığlıkları tüm dünyaya duyuran, bu vahşete sessiz kalmayanların inancını sorgulamayın, yargılamayın…
Gazze’den yükselen feryatları ancak bu kalplerin bir araya gelmesi susturabilir çünkü…