AKP, CHP ile uğraşacağına Asıl tehlikeye odaklansın!
AKP seçmeni her ne AKP’nin Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan tarafından gizliden gizliye desteklendiğini öne sürmüş olsa da; Necmettin Erbakan, son...
AKP seçmeni her ne AKP’nin Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan tarafından gizliden gizliye desteklendiğini öne sürmüş olsa da;
Necmettin Erbakan, son nefesine kadar sevenlerine “AKP’ye oy vermeyin” çağrısı yapmış bir isimdi.
Yani bu tez, tamamen hayal ürünüydü…
Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan da bunu çok iyi biliyordu.
AKP’ye katılmak yerine, Yeniden Refah Partisi’ni bu yüzden kurmuştu.
2023 seçimlerine kadar AKP’ye ve Erdoğan’a muhalefet ediyor, pek çok konuda sert eleştirilerde bulunuyordu.
2023 seçimleri gelip çattığında ise Cumhur ittifakından teklif geldi YRP’ye…
Partinin MYK üyelerinin yüzde 50’si, il başkanlarının yüzde 60’ı karşıydı ittifaka katılma meselesine…
Fatih Erbakan ise tüm bu tepkilere ve geçmişte yaptığı eleştirilere rağmen;
30 madde şart ortaya koyarak ittifaka dahil olmayı seçti.
***
Peki neden?
Fatih Erbakan, neden babasının “Oy vermeyin” dediği Erdoğan’a destek açıklaması yapmıştı?
“Şartlar kabul edildi, ittifaka dahil olduk” demişti ama seçimden sonrası için bu şartların hayata geçirileceğine nasıl kanaat getirebilmişti, AKP’ye nasıl güvenebilmişti?
Erbakan, gerçekten Millet ittifakını ülke için tehlike görüp de mi Erdoğan’a destek vermişti, yoksa kafasında dönen tilkiler mi vardı?
Ben Erbakan’ın Millet ittifakını tehlike görerek Erdoğan’ı desteklediği kanaatinde hiç olmadım.
Aksine… Erdoğan ile gönül bağı kurmadığı, kendini Cumhur ittifakına ait hissetmediği düşüncesinde oldum.
Yani Erbakan’ın ki bir bakıma “Stratejik ortaklıktı”
Elde edilen sonuca bakınca haklı çıktığımı düşünüyorum.
***
YRP, Cumhur İttifakına katılarak baraj sorununu aştı mı, aştı.
Erbakan, Erdoğan’ı destekleme kararıyla AKP tabanının sempatisini kazandı mı, kazandı.
AKP’ye kızanların ama Millet ittifakına da yönelmeyenlerin alternatifi olmayı başardı mı, başardı.
Mecliste temsil hakkı kazandı mı, kazandı.
E daha ne olsun…!
Tüm bu kazanımlar sayesinde YRP artık sesini daha çok duyurabiliyor, halka kendini daha iyi anlatabiliyor.
Hani neredeyse ittifak yaptığına Erdoğan’ı pişman bile etti.
Baksanıza… dakika bir gol bir, AKP’nin ekonomik politikalarını eleştirmeye başlayan ilk siyasi parti oldular.
Ne dersek diyelim, hükümete destek vermiş ama umduğunu bulamamış seçmeni kendine çekmeye başarıyor Erbakan.
A önce “Stratejik Ortaklık” demiştik ya!
İşte o strateji tuttu. YRP siyasi geleceği adına sağlam bir adım attı.
Erdoğan sonrası, AKP sonrası halka “İşte size alternatif” imajı çizilmeye başlandı.
Halkın iktidara tepkili olduğu bir süreçte, Millet ittifakının dağıldığı bir süreçte gidilecek yerel seçim, YRP için çok büyük bir fırsat oldu.
Bu yüzden eleştiriyor Erbakan iktidarı, bu yüzden kendi adaylarıyla girmek istiyor yerel seçimlere…
Bakıldığında süreç YRP’nin lehine işliyor.
Ve Erbakan, yerel seçimlerde belediyeler kazanarak, Erdoğan sonrasına YRP’nin temellerini atmayı hedefliyor.
Anaakım medyanın önemli bir kısmı iktidara yakın.
Ana muhalefetin de arkasında iktidar kadar olmasa da bir medya gücü var, yok diyemeyiz.
Böyle bir noktada YRP’nin ya da benzeri partilerin kendilerini halka duyurması çok zor idi.
Erbakan, sesini duyuramama engelini, kurduğu planla pek güzel aştı.
Cumhur’a katılmak, bu planın bir parçasıydı.
Farkındaysanız artık siyasi hesaplar YRP olmadan yapılmıyor.
***
Şimdi de yerel seçim planı devreye alındı.
Herkes, CHP’nin kazanacağı belediyelerin AKP’nin canını sıkacağını düşünüyor belki ama;
Asıl can sıkacak, AKP adına tehlike oluşturacak zafer, YRP’nin zaferi olacaktır.
Çünkü YRP kazanırsa tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başaracak.
AKP’ye alternatif bulamadığı için AKP’ye oy veren seçmenin gözünde “Kazanabilir parti” imajını oluşturacak.
Bundandır ki YRP, vekil çıkardığı Kocaeli gibi illere büyük önem veriyor.
Bundandır ki YRP, gizli kapılar arkasında bağımsız bile girse seçim kazanabilme şansı olan isimlere kanca atmaya çalışıyor.
YRP büyük sıçrayışı Kocaeli’den yapmayı planlıyor.
Plana göre ilk hedef kazanmak, ikinci hedef ise kaybettirmek…
Bunun için kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler yok değil!
Zamanla onlara da değineceğiz.
Kısacası, Millet ittifakının dağılmasına sevinen,
CHP’nin kurultay süreciyle meşgul olmasından keyiflenip rehavete kapılan Cumhur ittifakı,
Kendi elleriyle büyüttükleri asıl tehlikenin hiç ama hiç farkında değiller gibime geliyor!
---------------------------
KOÜ’YE HÜLAGÜ VE KANKO YETERDİ…
Kocaeli Üniversitesi bugün Akademik Yılı Açılış Töreni gerçekleştirdi.
Açılışa TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş davet edildi.
Hal böyle olunca Kocaeli Üniversitesi’nin Akademik Yılı Açılış Törenine, AKP’li isimlerin ilgisi yoğun oldu.
Ön protokol fotoğraflarına bakınca, siyasetin üniversitelerde ne kadar da egemen olduğunu gördüm.
Gerçi bunu görmek için böyle bir fotoğrafa ihtiyaç yoktu.
Ancak insan yine de bazı şeylere inanmak istemiyor, görmezden gelmeyi seçiyor.
***
Aslında bugün KOÜ’nün Akademik Açılış programı daha anlamlı hale getirilebilirdi.
O açılışı KOÜ’nün bir önceki dönem Rektörü, AKP Milletvekili Prof. Dr. Sadettin Hülagü ile;
Uzun yıllar o üniversitenin Tıp Fakültesinde Kalp Damar Cerrahisi olarak hizmetleri bulunan Prof. Dr. Muhip Kanko beraber yapabilirdi.
Üniversitenin iki değeri iki farklı partiden milletvekili olmuş, beraber açılış yapıyorlar.
Böyle bir tören daha anlamlı olmaz mıydı?
Çıkıp kürsüde yıllardır hizmet ettikleri üniversite ile ilgili duygularını paylaşsalardı güzel olmaz mıydı?
Ama nedense bizde bir “Protokollü açılış” hastalığı var.
Etiketi ne kadar güçlü isim gelirse o kadar başarılı zannediyorlar kendilerini.
Bu sadece Kocaeli Üniversitesi için değil, her alanda geçerli.
***
Belki ben abartıyorumdur, bilemem!
Fakat gönlümden geçen manzara buydu, paylaşmak istedim.
Numan Kurtulmuş her ne kadar TBMM Başkanı olsa da AKP içerisinde güçlü bir siyasi figürdür.
İşte bu sebeple…
“Kocaeli Üniversitesine Hülagü ve Kanko yeterdi” demekten kendimi alıkoyamadım!