CHP’ye “ŞOVMEN” lazım değil!
Cumhuriyet Halk Partisi, kökleri olan bir partidir. Bir lider partisi hiçbir zaman olmamıştır. Yani varlık sebebi AKP gibi lider bazlı değildir. CHP’de kol...
Cumhuriyet Halk Partisi, kökleri olan bir partidir.
Bir lider partisi hiçbir zaman olmamıştır.
Yani varlık sebebi AKP gibi lider bazlı değildir.
CHP’de kol kırılsa da yen içinde bırakılmaz AKP gibi.
CHP’liler susmaz, susturulamaz!
CHP’liler, sırf kendi partilisi diye bir milletvekilinin, bir belediye başkanının yanlışına göz yummaz.
CHP’liler, sessiz düşünmez.
***
Evet, bu durum algılara açık olmasına, bölünmesine, iktidar olamamasına neden olur belki ama CHP’yi CHP yapan da budur.
Zaman zaman baraj altı kalmışlığı da oldu.
1950’lili yıllardan bu yana iktidar yüzü görmemiştir belki ama her daim önemli bir güçtür CHP.
Atatürk’ten, Ata’dan bir miras olarak görülür, sahiplenilir.
Bugün iktidarda olan AKP’nin Erdoğan sonrası akıbeti bilinmezken
CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra, ondan sonra genel başkanlık koltuğuna oturacak olanlardan sonra da akıbeti bellidir.
CHP daima var olacaktır…
***
Sağ iktidarlar için de vazgeçilmez bir partidir aslında CHP…
Çünkü sağ partiler, iktidarlarını CHP’ye borçludur.
Üzerlerinde oluşturulan algılarla her zaman karşı tarafa konur.
Ve sağ seçmen CHP’nin kazanma ihtimaliyle korkutulur.
AKP, bu algıyı en iyi yöneten, CHP’nin varlığını en iyi kullanan parti olmuştur.
AKP’nin karşısındaki en güçlü partinin CHP olması,
Algı yönetimine açık olan sağ seçmenin AKP dışındaki alternatiflere yönelmesini engellemiştir.
CHP, bu algıyı ne yaptıysa ne ettiyse kırmayı başaramamıştır.
Çünkü CHP çok sesli bir partidir…
Muhafazakarı da ateisti de ulusalcısı da sosyalisti de bu partide toplanmıştır…
Ve bu partiye gönül veren bu çok sesliliğin, kimi kesimleri rahatsız edecek açıklamaları, zaman zaman tüm partiye mal edilmiştir.
***
Tek başına bir koalisyon olan CHP’nin yönetim kadrosu,
Genel başkanı ne yaparsa yapsın, bu algıları kırmak için ne kadar çabalarsa çabalasın,
Bir aksi sesi illa ki çıkarak, iyi giden süreci baltalayarak her şeyi mahvetmeyi başarabilmiştir.
İşte bu yüzden CHP’nin tek başına iktidar olması neredeyse imkansızdır.
CHP üzerine giydirilmiş bu algılarla, bu çok seslilikle asla iktidar olamaz fakat rakibi onu kullanarak iktidardaki yerini sonsuza kadar koruyabilir.
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bunu gördü ve “CHP ile olmuyorsa ittifakla göndereceğiz AKP iktidarını” dedi…
“Belki vekil sayımız azalacak, belki ideolojimize ters partilerle yol yürüyeceğiz ama bu iktidarı göndermek için bir araya geleceğiz” dedi.
AKP’nin karşısında ilk defa seçim kazanabilecek bir blok oluşturdu Kılıçdaroğlu…
İlk defa muhalif seçmene umut oldu.
Muhafazakar seçmenin algısını Saadet Partisi ile,
Milliyetçi seçmenin algısını İyi Parti ile,
Ulusalcıların algısını Demokrat Parti ile,
AKP’den soğuyanların algısını Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ile kırmayı düşündü.
Masayı kuran kişi ve ana muhalefet partisinin lideri olarak adaylık en fazla onun ya da onun göstereceği bir ismin hakkıydı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener…
Torunlarına dahi Kılıçdaroğlu’na vefa duymasını vasiyet eden Akşener;
Kılıçdaroğlu’nun adaylığına tüm kamuoyu önünde karşı çıkarak aylarca oturduğu masayı “Kumar masası”, “Noter masası” ilan etti ve süreci pek bir güzel baltaladı.
O dönem CHP içinden topyekün Akşener’e ve İyi Parti’ye tepkiler yükseldi.
Hatta İyi Parti içinde bile istifalar başladı.
Yani CHP’de Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarından, A Takımı’ndan bir Allah’ın kulu çıkıp da “Akşener haklı” demedi.
CHP içerisinden bir Allah’ın kulu çıkıp da “Kılıçdaroğlu ile kazanamayız” demedi.
Ne yaptılar, “Adaylık genel başkanımızın hakkı” dediler.
Ne yaptılar, grup toplantısındaki veda konuşmasında duygulanarak ağladılar.
Ve şimdi o ağlayanlar, “Değişim” diyorlar…
Şimdi o ağlayanlar, “Seçimi Kılıçdaroğlu kaybetti” diyorlar…
Şimdi o ağlayanlar, “CHP’nin sandalyeleri ittifak partilerine dağıtıldı” diyorlar…
Kendileri orada hiç yokmuş gibi, bir karşı çıkışta bulunmuş gibi bağırıyorlar, çağırıyorlar.
Bunun adına da CHP’lilerin gözünün içine baka baka “DEĞİŞİM” diyorlar…
***
O zamanlar Kılıçdaroğlu’nu gazlayanlar, şimdi CHP Genel Başkanı için, AKP ağzıyla “Defalarca seçim kaybetti” diyorlar…
Sanki CHP her daim seçim zaferi yaşamış bir parti gibi bu cümleyi kuruyorlar.
Sanki Kılıçdaroğlu’nun yanı başında kendileri yokmuş gibi suç üretip, o suçu genel başkana yıkıyorlar.
CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yönettiği İstanbul’da tüm sorunları çözmüş gibi,
Çok başarılı işlere imza atmış gibi, CHP geçmişinde siyasi başarı grafiği varmış gibi, kendini sütten çıkma ak kaşık görüp, “değişim” diyor…
Kılıçdaroğlu’nun aday olmasına sevinip, vedasına ağlayan Özgür Özel, “değişim” diyor…
Seçilebilecek sırada yer bulma umuduyla aday olup, seçilemeyecek sırada aday olunca saha çalışmasından kaçanlar, okey oynarken görülenler “Değişim” diyor…
Her ne kadar açıklamasa da İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet,
Kılıçdaroğlu’na açık destek veren CHP Kocaeli İl Başkanı ve milletvekillerine kongrelerde rakip çıkararak “Değişim” yanlısı olduğunu ortaya koyuyor.
Herkesle küs, herkesle kavgalı olan, yönettiği belediyede “Hak-hukuk-adalet” kavramından uzaklaşan Hürriyet bile
Bomboş geçen 4,5 yılın ardından CHP’ye kaybettirdiklerine bakmadan “Değişim” diyor…
***
Kısacası CHP’nin mevcut yönetim tablosu işçerisinde kendine gelecek göremeyenler “Değişim” diyor.
Aslında değişim CHP için kaçınılmaz bir gerçek!
Ama değişimi arzu edenler, CHP’nin bu hale gelmesinin müsebbipleri olunca bu istem samimiyetten uzak oluyor.
Diyelim ki Özgür Özel CHP Genel Başkanı seçildi.
Kadroların yarıdan fazlasının aynı olmayacağını bana kim söyleyebilir?
Özgür Özel’in ağzı iyi laf yapıyor diye onun gerçek bir “Değişimci” olduğuna inanalım mı?
Buna ilaveten, yerel seçimlere aylar varken, şehirlerde artık belediye başkan adayları belli olması gerekirken;
CHP’de olası bir Genel Başkan değişimiyle işler arap saçına dönmez mi?
***
Tabiki Kılıçdaroğlu görevi teslim etmeli ama o zaman bu zaman değil!
Yerel seçimler atlatılmadan bu olmamalı.
Yıllardır Kılıçdaroğlu’nun eteğine yapışanlar, üç kez, beş kez, altı kez milletvekilliği kapanların bu tahammülsüzlüğünü anlamak mümkün değil!
Bana göre sistemin bir parçası olanlar CHP’ye umut olamaz!
Bu aynı AKP’deki “Gel Ali, Bin Ali” denklemine benzer.
Ha, Kılıçdaroğlu Genel Başkanlıkta kalmış, ha, Özgür Özel Genel Başkan olmuş.
Eee… madem yok bir farkları, o zaman parti ne diye bir açmaza girsin?
Tüm hesaplar mart sonrasına bırakılsa, öncelik bir belediye fazla kazanmak olsa ölür müsünüz?
Neymiş, Özgür Özel ile CHP bir rüzgar yakalarmış.
Biz o rüzgarı Muharrem İnce örneğinde gördük, test ettik.
Kısacası CHP’nin, şovmenlere, balon siyasetçilere değil, aklı selim davranacak adamlara ihtiyacı var!